Yapay pankreasa çeyrek kaldı 

Yapay pankreasa çeyrek kaldı 

Yapay pankreasın birkaç yıl içerisinde kullanılmaya başlanması bekleniyor 

Türkiye’de 11 milyon diyabet hastasını doğrudan ilgilendiren ve ilki İzmir’de düzenlenen 1. Diyabet Teknolojileri Sempozyumu, uluslararası katılımla başladı. SGK verilerine göre ülkemizde sağlık için ayrılan her 4 liradan 1 liranın harcandığı diyabet hastalığının tanı ve tedavisindeki son teknolojik gelişmeler, bu sempozyumda anlatıldı. Avrupa ülkelerine göre diyabet artışının 4 kat hızlı ilerlediği Türkiye’de yetişkin diyabet hastalarının yüzde 60’ı, hastalığının farkında olmazken, 17 yaş altı çocuklarda ise son yıllara göre diyabette artış olduğu gözlendi. Sempozyumda konuşulacak önemli konulardan biri olan ve diyabet hastalarının hayatını kolaylaştıracak yapay pankreasın ise birkaç yıl içerisinde kullanıma başlanması bekleniyor. 

Şeker hastalığı olarak da bilinen diyabetle ilgili gelinen son teknolojiler ve tedavi yöntemlerinin konuşulacağı, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Bilim Dalları ile Türk Diyabet Vakfı ve Türkiye Çocuk Endokrinolojisi ile Diyabet Derneği işbirliğiyle gerçekleştirilecek 1. Diyabet Teknolojileri Sempozyumu başladı. İzmir’de 3 gün boyunca devam edecek olan ve uluslararası katılımın da sağlandığı sempozyumun önemi, her 6 saniyede 1 kişinin diyabet nedeniyle hayatını kaybettiği göz önüne alındığında daha net ortaya çıkıyor.

ÇOCUKLARDA DİYABET ARTIYOR 
Sempozyum Başkanı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Damla Gökşen, daha çok çevresel faktörlere bağlı olarak çocukluk çağında görülen diyabetin, son yıllarda artış gösterdiğine vurgu yaparak, Türkiye’de her 100 bin çocuktan 11’nde diyabet görüldüğünü söyledi. 10-14 yaş aralığında yüzde 40, 5-9 yaş aralığında yüzde 25 ve 5 yaş ve öncesinde ise yüzde 15 civarında diyabetli çocuk olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Damla Gökşen, “Türkiye’de 23 milyon 17 yaş altı çocuk var ve bu çocuklardan kayıtlara geçen 17 bin 115’inde tip 1 diyabet (çocuk tipi) var. Bu artışın tam nedeni açıklanamıyor ancak çevresel faktörler önemli bir etken. Kış aylarında özellikle viral enfeksiyonlara neden olan virüsler, şeker hastalığını tetikliyor” diye konuştu. 
KANTİN YASAKLARI İSABETLİ 
Türkiye’de çocuk ve erişkinlerde diyabetin ortaya çıkışındaki artışın yeterince önlenemediğini aktaran Prof. Dr. Gökşen, “çocuklarımızın yaşam tarzını daha sağlıklı hala getirmek için uygulanan kantin yasakları oldukça isabetli. Milli Eğitim Bakanlığı, Çocuk Endokrin ve Diyabet Derneği ile Diyabet Çalışma Grubu’nun yaptığı çalışmalar sonrası okulların kantinlerinde kola, cips gibi yağlı ve şekerli gıdaların satışında kısıtlamalar getiriliyor. Bunun yerine çocuklar daha sağlıklı gıdalar tüketmeli ki, ilerde şeker hastalığı ile karşılaşma risklerini aza indirebilelim” dedi. 


YAPAY PANKREASA 1 ADIM KALDI 
Pankreası taklit edebilecek bir cihaz olarak tasarlanan ve yapay pankreas denilen cihazların şeker hastalarının hayatını kolaylaştıracağını ifade eden Prof. Dr. Damla Gökşen, “Yapay pankreasla ilgili çalışmalar tüm hızıyla sürüyor. Birkaç yıl içerisinde yapay pankreasın diyabet hastaları tarafından kullanılabileceğini öngörüyoruz. Yapay pankreas, akıllı telefondan küçük bir cihaz olarak tasarlanıyor. Glikoz sensörü, insülin dozunu hesaplayıcısı ve akıllı pompadan oluşan 3 sistemden meydana geliyor. Alıcıdaki algoritma, kişinin hareketlerine, yediğine içtiğine göre ne kadar insülin gerektiğini hesaplıyor ve insülin pompasına gerekli dozu vermesi için sinyal veriyor. Sistem gereken insülini otomatik olarak hastaya veriyor” şeklinde konuştu. Yapay pankreasla birlikte diyabet hastalarının parmaktan kan şekerini daha az ölçeceğini, iğne yapmak zorunda kalmayacağını, şekerlerinin normal seviyeye yakın seyredeceğini ifade eden Prof. Dr. Gökşen, “yapay pankreas da olsa bunlar insan yapımı şeyler, bozulabilirler. Bu nedenle hiçbir zaman “hastalık bitti” ifadesini kullanamayız. Şu an kullanılan sistemde hastalar, yemek yiyecekleri zaman karbonhidrat sayıyor. Bu oranı pompaya giriyorlar. Yani yine insan müdahalesi söz konusu. Yapay pankreasta ise yemek yendiğinde ve egzersiz yapıldığında pompa algılayacak ve insülini kendi ayarlayacak” şeklinde konuştu. 

AVRUPA’YI 4’E KATLADIK 
Diyabetin 20 yıl içerisinde 500 milyondan fazla insanı etkileyeceğini belirten Sempozyum Başkanı Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Selçuk Dağdelen, “Türkiye’de şu an 11 milyon diyabet hastası var ve ne yazık ki bu kişilerin yüzde 60’ı diyabet hastası olduğunun farkında bile değil. Yani tanısı konulmamış. Her yıl 5 milyon kişi ne yazık ki diyabet nedeniyle hayatını kaybediyor. Küresel sağlık harcamalarının yüzde 12’si diyabete harcanırken, SGK verilerine göre Türkiye’de sağlık için ayrılan her 4 liranın 1 lirası diyabete harcanıyor. Tüm bu harcamalara ve ölüm oranlarına rağmen, diyabet kontrol altında değil.. Yani bir farkındalık söz konusu değil. Avrupa ülkelerine göre Türkiye’de diyabetin artış hızı 4 kat fazla. Bu önemli bir oran” dedi. 

ÇAKMA ÖLÇÜM CİHAZLARINA DİKKAT 
Türkiye’nin diyabetle mücadelede teknolojiyi kullanmak zorunda olduğunu ifade eden Prof. Dr. Selçuk Dağdelen, “Türkiye’de kan şekeri ölçüm cihazları ile ilgili ciddi bir kalite sorunu söz konusu. Geri ödeme koşulları da bu “çakma” denilebilecek kalitesiz cihazların yaygın şekilde kullanılmasını teşvik ediyor. Diyabet hastasının olduğu her eve gitseniz farklı markaralarda ne olduğu belirsiz kan şekeri ölçüm cihazları görürsünüz. Çünkü vatandaş kaliteli bir ölçüm cihazı almak isterse fark ödemek zorunda kalıyor. Bu ölçüm cihazları nedeniyle bazı hasta grupları, özellikle de çocuklarda yaşamı tehdit edebilecek acil dalgalanmalar olabiliyor” dedi. 
SİMİT DÜNYASINDA YAŞIYORUZ 
Türkiye’de diyabet hastalığının bu kadar hızlı artışının nedenlerini de sıralayan Prof. Dr. Dağdelen, “Türkiye’de önemli bir sosyal değişim oldu. Köyden kente göçün de hızlanmasıyla tüm vatandaşlar, daha şehirli bir hayat yaşamaya başladı. Ayrıca Türkiye kültür olarak karbonhidrat ağırlıklı beslenen bir ülke. Dünyanın 4 katı, Avrupa’nın 7 katı kişi başı ekmek tüketiyoruz. Bu kadar ağır karbonhidratla beslenirseniz diyabet artar. Türkiye simit dünyasında yaşıyor, mesele bu. Anneler, sabah çocuklarına unlu mamuller yapıyor, simit yediriyor, pasta böreklerle besliyor. Herkes kahvaltıya saf karbonhidrat alarak başlıyor. Özetle hareketsiz yaşam ve karbonhidrat ağırlıklı ve aşırı beslenme diyabeti beraberinde getiriyor” şeklinde konuştu. 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.