Varoluş kodlarına geri dönmeliyiz

Varoluş kodlarına geri dönmeliyiz

HİSDER’de Balkanlar’daki Konyalı ve Karamanlılar’ı mercek altına alan Prof. Dr. Ahmet Taşğın, Batı Roma (Vatikan) ve Kudüs’ün fethini geciktirmemek adına “Konya’nın kendi varoluş kodlarına geri dönmesi lâzım” dedi

Hikmet İlim ve Sanat Derneği’nin bu haftaki Pazartesi Sohbetleri’nde, “Balkanlar’daki Konyalı ve Karamanlılar” dile geldi. NEÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Taşğın, Osmanlı’nın kuruluş dönemlerinde Orhan Gazi’yle birlikte Türklerin Rumeli’ye geçişlerinin “yardımcı” anlamına gelen Pomakların yardımlarıyla olduğunu ve Kolonizatör Türk Dervişleriyle Balkanların, fethinin hazır hale getirildiğini söyledi. Konya ve Karaman’dan Balkanlara yönelik Osmanlı’nın göç ve iskân politikası sayesinde; Balkanlar’da kalan Konyalı ve Karamanlıların torunlarının hâlâ yaşadıklarını ve Balkan bozgunuyla birlikte Balkanlardan Anadolu’ya göçlerle gelen insanların da buradan geçmişte iskân edilen Konyalı ve Karamanlılar olduklarına dikkati çekti.Ahmet Keleşoğlu Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen sohbette, Haçlı seferleriyle Katoliklerin, kıyıma uğrattıkları topluluklar arasında Ortodoks Karamanlıların bulunduğunu ve bu tehditler karşısında ortak oluşturulan koruma alanının Türkiye Selçuklularının merkezi olan Konya ve Karaman olduğu gerçeğini dile getiren Taşğın, “Osmanlı Devleti’nin askeri ve siyasi olarak alan kaybetmesinin ardından ilk sökün edilen alan Balkanlar olmuştur.” dedi.  

“OSMANLI DEVLETİ, BALKANLAR DEMEKTİR”

Osmanlı Devleti’nin, Anadolu’dan genişleyen sınırlarıyla Rumeli ve Balkanlarda kurulmuş bir devlet olduğunu belirten Taşğın, “Bu bakımdan da Balkanlar, Osmanlı Devleti demektir ya da Osmanlı Devleti Balkanlar demektir. Bir bakıma Osmanlı Devleti, Balkan Devleti demektir” dedi.  Osmanlı İmparatorluğunun bir gaflet sonucunda, 1912’de Rusya’nın kışkırttığı Bulgaristan, Sırbistan, Yunanistan ve Karadağ devletçikleriyle girdiği Balkan Savaşlarını beklenmedik bir şekilde kaybetmesiyle Türklerin, Anadolu’dan sonra 550 yıldır kendileri için ikinci Anayurt haline gelmiş olan Rumeli’ni bırakarak, Türk sınırını Meriç’e çekmek zorunda kaldıklarını ve Rumeli Türklerinin yeniden 93 harbi sonrasında daha beter felaketlerle karşılaştıkları acı gerçeğini dile getiren Taşğın, “Sonuç itibariyle Balkanların kaybı, Osmanlı Devleti’nin kaybı veya yıkılmasına neden olmuştur.” dedi.

KONYA VAROLUŞ KODLARINA DÖNMELİDİR

Doğu Roma (İstanbul) ile Batı Roma (Vatikan)’nın fethedilmesi açısından Konya ve Karaman coğrafyasının merkez önemini vurguladıktan sonra “Konya’nın varlık sebebinin Roma (Vatikan) ile Kudüs’ün yeniden fethi” olması lâzım geldiğini ifade eden Taşğın, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Balkanlar’da Konyalı ve Karamanlı olma ülküsünün tarihi bir geçmişi ve kodları vardır. Türkistan’dan gelen ve Konya’ya yerleşen Horasan Erenlerinden Hace Fakih ile Seydi Harun Veli hazretleri ile diğerleri Anadolu’da nasıl şehir, tekke ve zaviyeler kurdularsa; Sarı Saltuk da, Konya civarından Türkiye Selçukluları döneminde Rumeli ve Balkanlara gidip tekke ve zaviyeler kurmuştu. Ama ne yazık ki biz hem mânâ dünyamızı hem tarih şuurumuzu kaybettiğimizden Horasan menşeli olan ne Sarı Saltuk’u, ne Seyit Ali Sultan’ı ne de Otman Baba’yı bilmiyoruz. Günümüzde Balkanlarda yaşayan topluluklardan Arnavutlar,  Boşnaklar, Pomaklar,  Torbeşler ile Türkler kendilerini Karamanlı ve Konyalı olduklarını söylemektedirler. Karaman ve Konya vurgusu, bize Türkistan ve Horasan irfanına sahip topluluklar ile onların referanslarını hatırlatır. Balkanlarda, Karamanlı veya Konyalı olmak Selçuklu olmakla eş değerdir. Geçmişte ve günümüzde, Osmanlı’nın çekildiği coğrafyalar ile Türkiye’de cereyan eden olaylar Roma ile Kudüs’ün Türkler tarafından fethini geciktirmek içindir. Hıristiyan Batı bunu gayet iyi bildiğinden mütemadiyen bir plan ve program dahilinde üzerimize gelmektedir. Kurtuluş ve beklenti ne olması gerekir derseniz, Konya’nın kendi varoluş kodlarına geri dönmesi lâzım. Bu ölü toprağın tekrar hay haline getirilmesi gerekir.”

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.