Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Unutma kulluğunu

Unutma kulluğunu

Hayâtı yaşarken kulluklar nasıl da unutuluyor? Dünyânın genel-geçer kurallarıyla hareket ettiğimizden bir bakıyorsunuz öyle davranışlar serdediliyor ki diyesimiz geliyor; ‘Hak aşkına bu hâdisede kulluğumuzun nesrindeyiz?’ ya da ‘Nerde kaldı Cenâbı Hakk’a kulluğun, hiç yakışık aldı mı şu yaptığın?’Diyoruz, demeliyiz. Bir hengâme kaptırdık, doludizgin bir koşuşturma, bir dünyâya aldanmışlık almış başını gidiyor… Bakıyorsunuz, herkes ayni. Bu rutinin dışında olan tek tük, nâdirattan! 

Aman Yâ Rabb’i! Kaydırma ayaklarımızı şu iki para etmez çullu (çulsuz) dünyâdan…

Hep bahsederim dünyâ, bütün ihtişâmıyla üstümüze üstümüze gelirken altında ezilmemek imkan hârici değil. Madden ezilenler, bedenen yorulanlar, fiziken güçten düşenler soluğu hastanelerde alıyorlar. Hastaneler hınca hınç dolu her poliklinikte ayrı bir kalabalık. Gençler, yaşlılar, çocuklar sanırsın herkes hasta. Peki ya gönüller? Onların hastalığı şimdiye kadar hep ihmal edildi. Bu problem için dahi insanlar, hastaneye başvuruyorlar bu sebeple de ruh ve sinir hastalıkları ve psikolojik tedâvilerde de artışlar revaçta. Yâni gönüller hastalınca da doktora başvuruluyor. Halbuki eskiler, gönül sağlamlığıyla her türlü hastalığın üstesinden gelirlerdi. Şimdikilerin bedenleri, ruh dünyâları, aile iletişimleri, çocuk yetiştirme husûsiyetleri her şeyleri ama her şeyleri çürük.

Çürük, güdük, yetersiz bir dünyâda yaşıyoruz. O zaman dünyâmızı anlamlı kılacak şeylere yönelmek daha akıl kârı olsa gerek. Hayra koşmak, iyilikle buluşmak, başkalarına yardımla hayâtı anlamlandırabiliriz. Bir yetimin başını okşayarak, bir ihtiyaçlının elinden tutarak, bir mazlumun gönlüne merhem olarak hayâtı dolu dolu yaşayabiliriz. Hastalara maddi-mânevî destek olarak, zâlimin zulmune engel olarak olamasak bile hiç olmazsa dua ederek yüce Kur’ân’ın övdüklerinden olabiliriz. Hayâtı tebessümle yaşayan idraklilerden olmak çok da zor değil azıcık düşünsek bunların yollarını bulabiliriz. Aklımızı bu yöne çalıştırsak daha neler neler yapabiliriz? Ancak akıllar ne yazık ki hep kendi maddi mefaatlerimizi daha artırmaya çalışıyor. Ne diyor bir düşünür; ‘başkasını mutlu ettiğin kadar mutlu olursun.’ Bu hakikati idrak için sözün özünü hayâta koymak gerekiyor. O zaman anlayacağız ki; ‘Hayat ne güzel! Yaşamak ne kadar anlamlı!’

İnsanoğlu maalesef günün yoğunluğunda âdeta kaybolmuş bir vaziyette yaşıyor. Ne vakit akşam oldu ne vakit yatma vakti geldi hayretlere düşülüyor. Günün de bereketi yok. Neden? Çünkü günü bereketlendirecek yukarda bahsettiğimiz doğru davranışları hayâta koyamıyoruz da ondan. Oysaki güzel ve faziletli davranışlar kişiyi moralli tutar hatta kişinin şahsi mâneviyesinde pozitif enerji depolar da, o kişi zorluklar içinde olsa dahi hayâta hep gülümser, olayları iyimser bir şekilde değerlendirir. 

Dünya meşgalesi bitmiyor, ömür devam ettiği sürece de bitmeyecek. O zaman biz diyoruz ki, ey kardeşler hayâtı hızla yaşarken sakın kulluğunuzdan tâviz vermeyin. En büyük hata oradan başlıyor. Sonra, hangi tür bir ortam içinde olursan ol hayâtı, hakiki bir kulca yaşa. Her davranışın dîninin ve değerlerin çerçevesi içinde olsun etrâfın çokluğuna bakıp da zinhar kaymayasın kendi ölçütlerinin dışına çıkmayasın. Popülist kültürün tuzaklarına düşmeyesin. Bunun için uyanıklık şart. Bugüne kadar başımıza gelenler, hayâtı gafilce yaşamamızdan ve bilinçli Müslüman olmadığımızdan gelmiştir. Davranışlara, hareketlere, konuşmalara, yaşantıya mutlaka bir çerçeve gerekiyor. Bu ölçütü şaşmamız sebebiyle daldık dünyânın koşuşturmacasına gidiyoruz ama nereye kadar? Mutlaka bir silkiniş gerekiyor! Ve kendimize şu soruyu sormamız şart; ‘Ben hayâtımı yaşarken davranışlarım ne merkezde, yüce Yaratıcı’ya hesâbımı verebilir konumda mıyım?

Hesaplı-kitaplı, derli-toplu, özenilir bir güzellikle hayat yaşamamız temennisiyle efendim…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi
SON YAZILAR