Türkiye kabuğunu kırdı

Türkiye kabuğunu kırdı

Türkiye'nin stratejik bir konuma geldiğini belirten Katar Büyükelçisi Ahmet Demirok, “Ülkemiz maalesef yıllarca kendi kabuğuna çekilmiş bir ülke görünümündeydi. Ancak Türkiye, son dönemlerde dinamik politikalar izlemeye başladı” dedi

RÖPORTAJ: KERİM ATICI

Türkiye'nin stratejik bir konuma geldiğini belirten Katar Büyükelçisi Ahmet Demirok, “Ülkemiz maalesef yıllarca kendi kabuğuna çekilmiş bir ülke görünümündeydi. Ancak Türkiye, son dönemlerde dinamik politikalar izlemeye başladı” dedi

KÖPRÜ GÖREVİ GÖRÜYOR

Konya artık dış diplomasi de etkili hale gelmeye başladı. Geçen yıl Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan yeni kararname ile Katar Büyükelçiliği'ne atanan Ahmet Demirok, Londra'da insanlara gösterdiği güler yüzü Katar'a taşıdı. 1970 Kulu doğumlu olan Demirok, Türkiye-Katar ilişkilerinin güçlenmesinde aktif rol oynuyor. Gazetemize konuşan Ahmet Demirok, diplomatların ülke çıkarlarının geliştirilmesi için ön cephede mücadele veren neferler olduğunu söyledi.

8 BİN VATANDAŞIMIZ VAR

Katar'da yaklaşık 8 bin Türk vatandaşının bulunduğunu dile getiren Demirok, “Vatandaşlarımızın çoğunluğu inşaat ve hizmet sektörlerinde işçi statüsünde çalışmakta. Katar’da bildiğim kadarıyla Konyalı işadamımız ya da yatırımcımız bulunmamaktadır. Konyalı işadamlarını buraya davet ediyorum” diye konuştu. Kulu ile ilgili de konuşan Demirok, “Kulu benim doğduğum, büyüdüğüm ve çok sevdiğim memleketimdir. Çocuklarım için dünyanın en güzel yeri Kulu’dur” diye konuştu.

İNSANİ DEĞERLER SAYGI GÖRÜYOR

**Katar'ın başkenti Doha'nın sizce önceki görev yerlerinizden farkı nedir?

-Daha önce bulunduğum ülkelerin tamamı Batı medeniyetinin egemen olduğu ülkelerdi. Katar’a atanmam nedeniyle ilk defa bizim kültürümüze yakın bir ülkede görev yapmak kısmet oldu. Bu durum benim ve ailem için uyum açısından büyük bir kolaylık sağladı. Daha önce sahip olduğumuz kanaatlerin tersine iki ülke insanı önemli ölçüde ortak kültüre sahipler. Bu nedenle Katar’da kendimizi evimizde hissediyoruz. Bu benzerlikler Katar’a kısa sürede uyum sağlamamızı sağladı. Katar hala insani değerlerin saygı gördüğü bir ülke olması hasebiyle keyifle görev yaptığım bir ülkedir. Katar insanları Dünyanın kişi başına gelir açısından en zengin kişileri olmalarına rağmen tevazu konusundaki tavırları nedeniyle de taktir edilmektedirler. Katar, geleneklerini kaybetmeden modernleşmeyi başarmış bir ülke olarak da öne çıkmaktadır.

**Katar'da Osmanlı izlerine rastlamak mümkün mü? Katar'da ne kadar Türkiyeli yaşıyor?

-Basra Körfezi’nde stratejik önemi haiz bir yer olan Katar ve civarı, Avrupa’yı sıcak denizlere bağlayan yollar üzerinde bulunması ve Hindistan ticaret yolunun buralara kadar yayılması sebebiyle bu bölgeden Osmanlı Devleti’nin uzak kalması düşünülemezdi. Basra Körfezi’nin Arap Yarımadası’na yönelik seferler Yavuz Sultan Selim döneminde başlamasına rağmen, hâkimiyet Kanuni Sultan Süleyman zamanında kurulmuştur. Osmanlı arşiv belgelerinden bölgedeki idari yapılanmanın 1550’li yıllarda tamamlandığı anlaşılmaktadır. Halen Katar'da yönetimi elinde tutan Al-Thani ailesinin büyükleri Osmanlı döneminde de Basra Valiliğine bağlı Necid Mutasarrıflığının bir kazası olan Katar'da Osmanlı İmparatorluğunun kaymakamları olarak görev yapmışlardır. Katar’da yaklaşık 8 bin vatandaşımız yaşamaktadır. Vatandaşlarımızın çoğunluğu inşaat ve hizmet sektörlerinde işçi statüsünde çalışmaktadır. Katar’da iş üstlenen şirketlerimizin mensupları veya yönetici düzeyinde çalışan işadamlarımız ve çeşitli petrol veya finans şirketlerinde çalışan personel ile doktor, hemşire ve otel çalışanları dışında kalan vatandaşlarımız, genellikle küçük lokanta sahibi, aşçı, garson, oto tamircisi, berber, terzi, marangoz ve şoför olarak faaliyet göstermektedir. Bu meslek gruplarında çalışan vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu Hatay kökenli olup Arapça konuşmaktadır.

**Katar zengin enerji kaynaklarına sahip. Ülke yatırımcılara ne gibi avantajlar sağlıyor?

-Katar ekonomisi, genel olarak LNG, yani sıvılaştırılmış doğalgaz ihracatından kaynaklanan enerji gelirlerine dayalıdır. Katar, yıllık 100 bin doları aşan kişi başına geliriyle dünyanın en zengin ülkelerindendir. Katar ekonomisi oldukça dinamiktir, hızlı büyümektedir. Enerji dışında, inşaat, bankacılık ve finans, turizm gibi sektörler öne çıkmaktadır. Katar sermayesi, Katar dışında yatırım yapmaya heveslidir. Ülkemizde yükselen bir piyasa olarak son dönemde Katar sermayesinin dikkatle takip ettiği ve yatırımlarını arttırmaya başladığı bir pazardır.

İKİ ÜLKE ARASINDA İLİŞKİLER GÜÇLENDİ

**Türkiye ile Katar arasındaki ilişkiler hangi noktada?

-İki ülke arasındaki ilişkilerde son yıllarda önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Halihazırda Katar siyasi açıdan ülkemize en yakın ülkelerin başında gelmektedir. Katar, Türkiye'nin bölgede üstlendiği role önem atfetmektedir. Yönetim ve halkın Türkiye'ye ilişkin izlenimleri olumludur. Katar Emiri ve Başbakanı ülkemizin bölgesel istikrara sağladığı katkıyı takdirle karşıladıklarını ve Ortadoğu ile Avrupa arasında köprü konumunda bulunan Türkiye’nin daha da güçlenmesini arzu ettiklerini, bu çerçevede ülkedeki Türk mevcudiyetinin artmasından memnuniyet duyduklarını dile getirmektedirler. İki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler de günden güne artmaktadır. Dünyanın en önemli doğalgaz ihracatçılarından olan Katar, bu yolla elde ettiği geliri çeşitli ülkelerde farklı alanlarda yatırıma dönüştürmektedir. Bu amaçla, gerek bireysel gerek şirket bazında birçok Katarlı girişimci ülkemizde inşaat, turizm, bankacılık, finans ve emlak alanında yaptıkları yatırımları gün geçtikçe artırmaktadır.

**Katar, uzun yıllar bölge aşiret beylerinin emri altında yönetildi. Katar'ın bugünkü yönetim şekli nedir?

-Katar, 1971 yılında bağımsızlığını İngilizlerden almış bir ülkedir. Daha öncesinde gidecek olursak, Katar’ın 16. Yüzyılın ortalarında, Kanuni Sultan Süleyman’ın 1538’teki 6. Sefer-i Humayunu sırasında (Basra seferi) Osmanlı İmparatorluğu’na dahil olmuştur. Bölgede artan İngiliz nüfuzu nedeniyle Osmanlı’nın Katar’da askeri bir mevcudiyet barındırdığı da görülmektedir. Katar’da geleneksel olarak, kabilelerin etkili olduğu bir yönetim şekli mevcuttur. Emirlik, Osmanlının kaymakam atamasıyla birlikte Al Thani soyuna verilmiştir. Katar, şeffaf ve adil bir idareye sahiptir. Anayasal anlamda bir demokrasi olmasa da, demokrasinin insan hakları, hukukun üstünlüğü, şeffaflık, basın, toplantı ve teşebbüs hürriyeti gibi temel unsurlarının güçlü bir şekilde var olduğunu görmekteyiz.

TÜRKİYE'DEN GAYRİMENKUL ALIYORLAR

**Türkiye'nin dışarıda nasıl bir imajı var?

-Her yıl artan oranda Katar vatandaşı ülkemizi ziyaret etmekte, ayrıca birçok Katarlı Türkiye’den gayrimenkul almaktadır. Türk dizilerinin de etkisiyle, Körfez bölgesinde Türkiye’ye ve Türkçeye olan ilginin arttığı görülmektedir. Ülkemizi burada daha etkin tanıtmak amacıyla Yunus Emre Türk Kültür Merkezi açılması yönünde çalışmalarımız devam etmektedir. Kültür Merkezimizin açılmasıyla birlikte, bu alandaki etkinliğimizin daha da artacağı, arada tarihi ve dostluk bağları bulunan Katar’la kültürel ilişkilerimizin hak ettiği seviyeyi yakalayacağı düşüncesindeyim. Diğer taraftan, çeşitli kültürel etkinliklerle Katarlı kardeşlerimize kültürümüzü yakından tanıtmayı amaçlamaktayız. Bu çerçevede, Nisan ayının ikinci haftası Doha’da Türkiye Festivali düzenleyeceğiz. Festival kapsamında SoloTürk, Mehteran Takımı, Folklör, Fasıl, Meddah, Gölge tiyatrosu gibi çeşitli etkinliklere yer verilecek. Sözkonusu festivalin ülkemizin buradaki görünürlüğünü daha da artıracağı inancındayım ve benzer etkinliklerimizin her yıl düzenlemesini arzuluyorum. Katar’da bildiğim kadarıyla Konyalı işadamımız ya da yatırımcımız bulunmamaktdır. Gazeteniz vasıtasıyla, bu mülakatı fırsat bilerek, Konyalı işadamlarını buraya davet etmek isterim. Son dönemde birçok şehrimizden işadamlarımız heyetler halinde burayı ziyaret ettiler. Konya’mızın öndegelen işadamlarının da yatırım ve işbirliği olanaklarını incelemek üzere Katar’a gelmeleri faydalı olabilir. Bakanımız Ahmet Davutoğlu’nun Katar’a olan özel sevgi ve ilgisi ve Konyalı bir Büyükelçinin Katar’da görev yapıyor olmasının burada iş yapmak isteyen Konyalı hemşerilerimiz için bir avantaj olduğu kanaatindeyim.

**Türkiye stratejik bir konumda. Bu avantajını yeterince kullanıyor mu?

Ülkemiz maalesef yıllarca kendi kabuğuna çekilmiş bir ülke görünümündeydi. Ancak, özellikle son zamanlarda dinamik politikalar izlemeye başlaması ile birlikte sahip olduğu stratejik önem de anlamlı hale gelmiştir. Ancak, ülkemizin fırsatlarını ülkemizin çıkarlarına olacak şekilde kullanmamız için gayretlerimizi artırmamız lazımdır. Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu mirasının temsilcisidir. Bu potansiyelimizi yeterince değerlendirmemiz halinde ülkemizin çıkarlarına daha iyi hizmet edebileceğimizi düşünüyorum. Bu açıdan Hükümetimizce belirlenen Türkiye 2023 vizyonu isabetli bir yol haritasıdır.

DIŞ POLİTİKAMIZ DEĞİŞTİ

**Türkiye'nin dış politikası bazen eleştiriliyor. Sizce Türkiye, dış politikada başarılı mı?

-Öncelikle şu iyi anlaşılmalıdır: Türk dış politikasının temel önceliği, ülke çıkarlarımız çerçevesinde bölgesel barış ve istikrarın, her sahada işbirliği ve karşılıklı ekonomik bağımlılık sağlanması suretiyle güçlendirilmesidir. Sözünü ettiğim bu yaklaşım, 'komşularla sıfır sorun' politikamızın temelini teşkil etmektedir. Sıfır sorun politikası, kamuoyunda bazen ifade edilegeldiği gibi gündelik bir çabayı değil, uzun vadeli bir eğilimi ve hedefi ortaya koymaktadır. Türkiye’nin tüm komşularıyla barış içinde ve kalkınma odaklı bir gündem oluşturma isteğinin somut yansımasıdır. Bu yönüyle, Cumhuriyetin kurulduğu yıllardan bu yana Türk dış politikasının kılavuzu niteliğindeki “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesinin de bir tezahürüdür. Mevcut dış politikalarmıza yönelik eleştirilerin gerçeği yansıtmadığını düşünüyorum. Geçmişle karşılaştırdığımızda Türkiye dünyanın ve bölgemizin sorunlarının çözümüne katkıda bulunan ve görüşüne başvurulan ülkelerin başında gelmektedir.

**Dış politikanın gelişmesinde büyükelçilerin rölü nedir?

Tabiatıyla Büyükelçiler de dış politika yapıcılığında önemli bir role sahiptir. Büyükelçiler ve Büyükelçilik personeli, temsil keyfiyetleriyle beraber, görev yaptıkları ülkelerde kendi ülkelerinin parmak uçları hüviyetindedir. Merkezlerini devamlı olarak bilgilendirmek ve değerlendirmelerini iletmek durumundadırlar. Merkezde yine Büyükelçilerin yer aldığı karar alma süreçleri temelde bu bilgilendirme faaliyetine dayanmaktadır. Tabii ki nihai tahlilde, dış politikayı şekillendiren kamuoyu, basın, resmi ve özel kurumlar, dış aktörler gibi birçok etkenin bulunduğu da unutulmamalıdır.

KONYA MEVLANA SAYESİNDE TANINIYOR

**Konyalılar son yıllarda diplomasiye mührünü vurmaya başladı. Konya, dış devletlerde tanınıyor mu? En çok hangi özelliğiyle öne çıkıyor? Bununla ilgili neler söylemek istersiniz.

Tabiki bu durumdan gurur duyuyoruz. Bakanımız Davutoğlu’nun riyasetinde Konyamızın damgasını diplomasimize de vurmak için gayret gösteriyoruz. Daha fazla sayıda Konyalı genç hemşerilerimizi Dışişleri Bakanlığı kadrolarında görmek istiyoruz. Anadolu Selçuklu Devleti ve Karamanoğulları'na başkentlik yapmış olan Konya, tarihsel zenginliği ve nin bulunuyor olması nedeniyle önemli bir kültür şehri olarak ön plana çıkmaktadır. Ayrıca en eski yerleşim yerlerinden birisi olan Çatalhöyük, nde bulunmaktadır.

Konya’nın simgelerinden olan Mevlânâ Celâleddîn Rûmî, islam ve batı dünyasında tanınan ve halen fikirleri ilham kaynağı olan önemli bir şair ve düşünce insanıdır. Burada, Katarlı yetkililerle görüşmelerimde Konyalı olduğumu söylediğim zaman, hemen hemen hepsi Mevlânâ Celâleddîn Rûmî’yi gündeme getirmekte, hatta bazıları Konya’da düzenlenen Şebi Arus törenlerine katılmayı arzuladıklarını söylemektedirler. Bu benim için oldukça önemli bir gurur kaynağıdır.

DİPLOMATLAR ARTIK HALKLA İÇ İÇE

**10 yıl önceki diplomasiyle bugünün diplomasisi arasındaki fark nedir?

-Diplomatlar ülke çıkarlarının geliştirilmesi için ön cephede mücadele veren neferlerdir. Ülke politikaları çerçevesinde görevlerini yerine getirirler. Son yıllarda ülkemizin izlemeye başladığı proaktif dış politikalara uygun olarak diplomasimizde de olumlu yönde önemli değişimler yaşanmıştır. Daha önce de belirttiğim gibi Türkiye artık, yakınındaki gelişmeleri uzaktan izleyen bir ülke olmaktan çıkmış, görüş alınan, dostluğu aranan, tarihin akışına damgasını vuran bir konuma gelmiştir. Diğer yandan, en önemli değişimlerden biri de devletin vatandaşına 'hakim' olduğu değil, 'hadim' olduğu bir yaklaşımın giderek yerleşmesidir. İnsan odaklı bir bakış açısı giderek yerleşmektedir. Mesela bugün Avrupa’daki vatandaşlarımız Türk olduklarını söylemekten çekinen değil, başları dik yürüyen kişilerdir. Yurtdışındaki vatandaşlarımız, Türkiye’nin performansından, kalkınmasından büyük onur ve gurur duymaktalar. Bu da esasen bizlerin çalışma şevkini arttırmaktadır. Büyükelçiler ve diplomatlar, artık halkla iç içeler. Londra’da olduğu gibi Katar’da da kapım düşünce, inanç, etnik kökenlerine bakılmaksızın tüm vatandaşlarımıza açık olacaktır. Diğer yandan, diplomasi yaşayan ve gelişen bir kurumdur.

İNSANIMIZ HER ŞEYİN EN İYİSİNE LAYIK

**Türkiye'nin AB sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Avrupa, ortak normlar, prensipler ve değerler etrafında birleştiğimiz müşterek evimizdir. Avrupa ailesinin bir parçası olarak Türkiye, sadece Kıta’daki siyasi, ekonomik ve sosyo-kültürel gelişmeleri etkilemekle kalmamış, aynı zamanda bunlardan kendisi de etkilenmiştir. Türkiye’nin Kıta’da oynadığı rol analiz edilmeden Avrupa’nın bütüncül bir değerlendirmesi yapılamaz. Geçmişte olduğu üzere, bugün de Türkiye ve diğer Avrupa ülkelerinin kaderleri iç içe girmiş haldedir. Aynı şekilde geleceğe de birlikte bakmaktayız. Dolayısıyla, AB ile ilişkiler Türkiye’nin temel bir dış politika konusudur. Bu çerçevede, AB’ye katılım hedefimiz stratejik bir tercihtir. Türkiye’nin katılımı, Avrupa iç pazarının büyüklüğünü arttıracak ve AB’nin küresel ekonomideki göreceli rekabet yeteneğini güçlendirecektir. Eğitimli ve dinamik nüfusu, bölgesindeki saygın konumu ve izlediği vizyoner ve çok boyutlu dış politika ile Türkiye, Birlik için gerçek bir kazanım teşkil edecektir. Özel jeostratejik konumu ve geniş ekonomik potansiyeliyle Türkiye’nin Birliğe üyeliği somut fayda getirecektir. Ülkemizin katılımı, AB’ye yük değil, katma değer sağlayacaktır. Bu ilişkiyi üyelik nihai hedefiyle ilerletmek hem Türkiye hem AB için stratejik öneme sahiptir. Türk insanı herşeyin en iyisine layıktır.

KULU DÜNYANIN EN GÜZEL YERİDİR

**Kulu sizin için ne ifade ediyor? Bazı İsveçliler, Türkiye'nin başkentini Kulu olarak biliyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Kulu benim doğduğum, büyüdüğüm çok sevdiğim memleketimdir. Hala ailemin önemli bir kısmı Kulu’da yaşamaktadır.Çocuklarımı da Kulu sevgisiyle büyütmeye çalışıyorum. Çocuklarım için dünyanın en güzel yeri Kulu’dur. Çünkü Kulu güzel, cömert ve mert insanların memleketidir. O nedenle her yıl Kulu ve Konyamızı ziyaret ederiz. Benim bu düzeylere gelmemde de katkısı bulunan İsveç, ülkemizin zor dönemlerinde insanımıza ekmek kapısı olmuştur. Üniversite yıllarımda yaz tatillerinde İsveç’te çalışarak eğitim masraflarımı karşılardım. Kululuların İsveç’teki en büyük Türk gurubunu oluşturması İsveçlilerin Kulu’ya karşı özel bir ilgi duymasına yol açmıştır. İsveç başbakanları dahil birçok İsveç vatandaşı Kuluyu ziyaret etmektedir. Bakanımız Ahmet Davutoğlu’nun da vurguladığı gibi Kulu hemşerilerimiz Türkiye-İsveç ilişkilerinin temelini oluşturmaktadırlar.

AHMET DEMİROK KİMDİR?

1970 yılında Kulu'da dünyaya gelen Demirok, ilk, orta ve lise eğitimini ilçede tamamladıktan sonra 1987 yılında Ortadoğu Teknik Üniversitesi'ne girmeye hak kazandı. Üniversite eğitimini tamamladıktan sonra Dışişleri Bakanlığı'nda göreve başlayan Demirok, Bakanlığın çeşitli dairelerinde ve yurtdışında görevler yaptı. Londra Başkonsolosluğu görevinden sonra 2013 Ekim ayında Katar’a Büyükelçi olarak atanan ve Türkiye’nin en genç Büyükelçilerinden biri olan Demirok, evli ve 2 çocuk babası.

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.