Türk dili öğretimi  ihmal edilmemeli 

Türk dili öğretimi  ihmal edilmemeli 

Bilkent Üniversitesi Bölge Ülkeleri Programları Direktörü Prof. Dr.Rasim Özyürek, Türk dilinin öğretiminde yaşanan sorunlar ve sorunların çözümüne yönelik önerilerde bulundu

Bilkent Üniversitesi Bölge Ülkeleri Programları Direktörü Prof. Dr.Rasim Özyürek, okullarda Türk dilinin öğretilmesinde karşılaşılan sorunları üç ana başlık altında toplanabileceğini söyledi. Prof. Dr. Özyürek, sorunları ve çözüm önerilerini şu şekilde paylaştı:  “Okullarımızda hangi bilgi, beceri ve tutumların kazandırılmak istendiği davranışsal bir anlatımla açık seçik programda istenilen düzeyde belirtilmediğini görüyoruz. Bu durum okullarımızda okuyan öğrencilerimizin başarılarının nesnel olarak değerlendirilmesini son derece güçleştirmiştir. Son yıllarda okullarımızda eğitim basamakları arasında büyük bir kopukluğun olduğu gözümüze çarpıyor. Çalışmalar birbirini bütünlemiyor. Çalışmalar birbirini bütünlemelidir. Okullarımızda program hazırlanırken öğrencilerimizin ruhsal gelişimleri, bilgi düzeyleri, eğilimleri göz önünde bulundurulmadığı gözlemlenmiştir. Ders konuları belirlenirken tematik bir anlayıştan daima uzak durulmuştur. Derslerde işlenecek yazarların metinleri arasında büyük bir uçurumun olduğu gözlemlenmiştir. Ders konuları işlenirken dört temel beceri (okuma, dinleme, konuşma, yazma) ve dilbilgisi öğretimine eşit miktarda yer verilmelidir.

DERS KİTAPLARINA İLİŞKİN SORUNLAR 

Ders kitapları ve programlarının içerik ve yöntem olarak gelişen, değişen Türk toplumunun hedef ve ihtiyaçlarına göre yetersiz olduğu görülmüştür. Bu kitaplar gerek öğretmenler, gerekse öğrenci velileri ve öğrenciler tarafından şikâyet konusu olmuştur. Türkiye’de  üniversitelerimizin eğitim fakülteleri Türkçe, edebiyat, sınıf öğretmenliği bölümleri öğretim elemanları, yazarlar, çizerler, sosyologlar, psikologlar, eğitim bilimcileri, dilbilimcileri, veliler MEB yetkilileri zaman kaybetmeden bu sorunlar masaya yatırılmalı. Sağlıklı, güvenilir programları hazırlayarak problemlerin üstesinde gelmeliler. Burada öğrencilerle ilgili kişisel, çevresel sorunlar da önem arz eden bir konudur. Bütün öğretmenlerimiz şu cümlede hemfikir olmalılar. Herkes parmak ucu kadar zekidir herkes öğrenir. Biri bir konuyu beş dakikada, bir diğeri bir saatte, bir diğeri ise bir günde öğrenir. Yani  neticede herkes öğrenir. Öğrenciler öğretmenlerince daima güdülenmelidir. Öğrencilerin öğretilen konulara ilgi duymaları farklıdır. İyi bir sınıf ortamı hazırlanmalı.

TESTLE EĞİTİMİ SON VERİLMELİ

Eğitim ve öğretimde yazım meselesi testlerle bir ölçüde denetlenebiliyor ama söyleyiş, okuma, konuşma ve yazma becerileri testlerle ölçülemiyor. Bu konu MEB uzmanlarınca masaya yatırılmalı. Testle eğitime son verilmelidir. Okuma;  basılı ve yazılı işaretleri yorumlama, adlandırma amacıyla zihnimizin göz ve ses organlarının ortaklaşa yaptığı bir etkinliktir. O halde okuma yazılı bir metni gözle izleme, kavrama seslendirmedir. Okumanın gerçek amacı; anlamı, doğru ve çabuk kavramaktır.  Bir yazıyı okuyan kişinin o yazının anlamını doğru ve çabuk kavraması temel amaçtır.

TÜRKÇE KARŞISINDA DUYARSIZLIK, DİLİ KULLANMA BECERİLERİ

Toplumdaki dili kullanmadaki aksaklıklar düşünüldüğünde ilk anda insanın Türkçe karşısındaki duyarsızlığı veya ilgisizliği akla geliyor. Dili yazmanın okumanın edinilmesi gereken bir beceri olduğunu çok kimse dikkate almıyor. Her kademedeki öğrencilerimize öğrenme süreci içinde  kazandırılması, geliştirilmesi için hayata aktarılması önem arz eden bir konudur. Beceriler küçük yaşta öğrencilere okullarımızda öğretiliyor. Bu beceriler hayat boyu kullanılıyor. Bu temel beceriler öğrencilere iyi öğretilmezse öğrenciler dört temel beceriyi (dinleme, okuma, konuşma, yazma) istenildiği gibi kullanamayacaklar. Hedeflenen temel beceriler aşağıya çıkarılmıştır. Türkçe’yi doğru, güzel ve karşındaki insanlara etkili kullanma   becerisi çok önemlidir. Bu beceriyi kullanabilecek öğrencileri yetiştirmek görevimiz olmalıdır. O zaman öğrenciler güzel Türkçemizi doğru, güzel ve de etkili kullanacaklar. 

ÖĞRETMENİN KAPASİTESİ, ETKİSİ

Öğretmen normal olarak dil öğretiminde, yazmada, okumada, konuşmada hazırlıklı olduğu ön görülür. Ayrıca öğretmenin bu etkinlikleri yerine getirmede eğitilmiş olduğu farz edilir. Durum böyleyken üniversite sıralarına gelen öğrencilerde görülen dili gereği gibi konuşamama, yazamama gerçeği karşısında orta öğretimdeki dil öğretimi hakkında şüpheler beliriyor. Üniversitelerin ilk yıllarında Türk Dili dersleri konulmuş olması bunu gösteriyor. Bu dersler üniversitelerimizde yüz yüze yapılmalıdır. Kanaatime göre ayrıntıya girmeden öncelikle dille ilgili temel terimlerin okutulması, öğretilmesi, tanımlarının yapılması gerekir.

TÜRKÇE KARŞILIKLARINA YER VERİLMELİ

Okullarımızda okutulan kitaplarda terim birliğinin olmasına, yabancı kökenli sözcüklere Türkçe karşılıklar verilirken kelimesi kelimesine çevirme yolu seçilmesine gidilmemeli, kavram özelliği ve işlevini yansıtabilecek bir karşılık bulunmasına gidilmelidir. Kısaca kavram özelliklerinden hareket edilerek bu yapılmalıdır. Bütün bu söylenenlerden sonra Türk dünyasında iş birliğini ve bütünlüğünü sağlamak amacıyla Türk Devlet ve Topluluklarının bütün şivelerini içine alan kapsamlı bir eş anlamlı kelimeler sözlüğünün ilgili kuruluşlar ve bilim insanlarınca tekrar kaleme alınmalıdır. T erimin ne olduğu üzerinde örnekler vererek durulmasında yarar görüyorum. Bu tür hususlar programlarda olmayabilir ama bilim dallarının özel sözleri bir konu olarak yeri geldiğinde işlenmelidir. Üniversitelerimizde de söz varlığının geliştirilmesine yönelik çalışmalara da yer verilmelidir. Bu konularda bilim insanları, yazarlar, çizerler, eğitim bilimcileri, dilbilimcileri, rehberlik araştırma merkezleri uzmanları, psikologlar, sosyologlar, öğrenciler, dil bilimcileri,  yöneticiler, veliler bir araya gelerek bu konularda fikirlerini söylemeliler. Masaya yatırılan problemler, teklif edilen yenilikler, yeni bilgiler tartışılarak ortak kararlara varmak zorundadırlar. Eğer varamıyorlarsa orada bir adım ileri gitmek mümkün değildir. Bize düşen yaptığımız her işte bu bilgileri bir inanç çerçevesinde toplayıp ondan sonra araştırmak herkese yaymaktır. Bunu bir yöntem olarak yaymaktır. Bu konuda hata asla yapılmamalıdır. “

İBRAHİM BÜYÜKEKEN

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.