Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Tüketmek ile tükenmek

Tüketmek ile tükenmek

Son yıllarda her şey çok çabuk olup bitiyor ve çok çabuk tükeniyor diye şikâyet edenlerin sayısında çok fazla artış olduğu gözlemleniyor.

Esasında dünya yaratıldığından bu yana zaman aynı zaman ve aynı hızda akıp gidiyor.

Fakat zamana kendi hayatımızdaki değişiklikler nedeniyle farklı değer yargıları ve farklı mefhumlar yükleyenler bizleriz.

Hayatı yavaşlatmak görevleri olmasına rağmen hayatı hızlandıranlar şimdi bu hızdan şikâyet etmek mecburiyetinde kaldılar ama şikâyet ettikleri hızı daha da hızlandırmaktan başka bir şey düşünmüyorlar.

Aslında hızla tükenen şikâyet ettiğimiz zaman değil biziz.

Kafa yapılarımız ne olursa olsun gerçek hayatta tükettiğimiz her şeyle birlikte esasında kendimizi de tüketiyoruz.

En başta bilgiye ulaşmak kolaylaştı diyoruz ama kendimizle birlikte en çok tükettiğimiz şey yine bilgi oluyor.

Doğru bilginin en çok tüketilmesi bize ilginç olarak tanıtılan hatta dayatılan ilginç(!) bilgilerle oluyor.

Dün bizim için önemli olan bilgi birkaç gün sonra basın yayın organları veya internet ortamında önümüze konulan ve esasında bizim için hiç de gerekli olmayan ve hemen ertesi güne unutulacak ya da bir kısım ilginçleri değiştirilerek bize tekrar tekrar satılacak bir ilginç(!) bilgi ile en değerli bilgiyi tüketiyoruz.

Tükettiğimiz bilgi bu kadar ucuz olunca tüm bilgiler sıra ile ucuzluyor.

Doğru bilgilerimizde en çabuk tükettiğimiz bilgi maalesef dini bilgilerimiz oluyor.

Müslümanların tek bir dinleri, tek bir milletleri ve tek bir devletleri ile tek bir cemaatleri olması gerekirken dini bilgiyi “bana göre” veya “bence böyle” ekleriyle ucuzlattığımız için her birimizin ayrı cemaatleri ile başlayan ayrı milletleri ve ayrı devletleri oluşmuştur.

Dini bilgiyi tükettiğimizde hemen peşinden gelen tüketim siyasette meydana gelmektedir.

Siyasi tükenmişlik günümüzde dün ile bugün savunduğumuz fikirlerin farklılaşması veya dün reddettiğimiz bilgileri bu gün bize yakın durduğu için veya menfaatimiz öyle gerektirdiği için savunmamızla ya da tamamen gündemimizden çıkarma şeklinde tezahür etmektedir.

 Mesela dünya ölçeğinde baktığımızda önceki gün 11 Eylül saldırısının yıldönümü idi.

Ya da kendi memleketimiz ölçüsünde baktığımızda dün 12 Eylül askeri darbesinin yıldönümü idi.

Gerek 12 Eylül darbesi arkasından yaşanan dikta rejimi karşısında, gerekse 11 Eylül saldırısı arkasından yaşanan ABD kaynaklı İslamofobi saldırısı karşısında dini duyarlılıkları en üst düzeyde olan Müslümanların bu gün bu duyarlılıklarını kaybetmeleri dini tükenmişliğin başlangıcı olmuştur.

Bu tükenmişlik son yıllardaki tek parti hükümetinin uygulamaları ile öylesine artmıştır ki dün Kemalist rejime alternatif olduğu için sözde muhafazakâr Müslümanların oylarına talip olan iktidar son yıllarda özellikle eğitimde ve aile hayatı ile ilgili, yaptığı uygulamalarla devletin Kemalist bedenini tahkim etme yolunda hayli mesafe katetmiştir.

Bunun en açık örneği kişisel planda tek parti iktidarı olarak AKP iş başına gelinceye kadar içinde yaşadığı devleti küfür devleti ve tağuti rejim olarak gören kişilerin hemen hepsi Hükümet ile Devlet ayrımını da iktidar dolayısıyla elde ettikleri maddi ve manevi ulufeler nedeniyle tükettiklerinden herkesten daha fazla devletçi kesilerek bugün devleti kutsadıkları ve dolayısıyla da iktidara laf söyletmedikleri hatta söyleyenleri hain, düşman ve öteki gören bir duruma gelmiş olmalarıdır.

Dünya ile ilgili meseleler gündeme geldiğinde ise ABD, İngiltere, İsrail şer üçgenini tarihi ve dini sebepler nedeniyle ezeli ve ebedi düşman olarak görenlerin yine partilerinin iş başında olması nedeniyle üst akıl dedikleri bu yapıları hem de gönüllü olarak stratejik dost olarak görüyor olmalarıdır.

Toparlamak gerekirse dinini batılı müsteşriklerden öğrenerek dinini tüketen Müslümanların düşünce planından gıda sektörüne kadar ne halde olduklarına dikkat etmemek suretiyle kendilerini de tüketmeleri kaçınılmaz olacaktır.

Maddi ve manevi olarak tükenmişlerin ise hak ve adalet adına söyleyecek bir sözleri olamaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi
SON YAZILAR