Toplum hassas olmalı

Toplum hassas olmalı

Türkiye'de otizmli bireylerin sayısı her geçen yıl artıyor. Bu gerçeklik karşısında sosyal hayattan ve iletişim sürecinden bağını koparmak istemeyen otizmli bireyler, toplumdan özellikle bazı konularda daha fazla hassasiyet bekliyor.

Yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan ve yaşam boyu devam eden bir gelişim bozukluğu olan, erkek çocuklarda kızlara oranla 4-5 kat daha fazla görülebilen otizmin, son yıllardaki görülme sıklığı bakımından ciddiye alınması gerekiyor. Her geçen yıl otizmli doğan bebek sayısında artış yaşanıyor. 2000'li yıllarda her 250 bebekten birinde görülen otizm, bugün 59 çocuktan 1'inde görülüyor. İlerleyen yıllarda otizmin doğan her iki bebekten birinde görülebilme ihtimali üzerinde duruluyor. Hayatın bir gerçeği olan otizm, Türkiye'de ne yazıkki yeterince anlatılmıyor. Otizmli bireyler, toplum tarafından yeterince hassasiyet görmüyor. Sosyal hayatında problem yaşayan bireyler, iletişim konusunda da geride kalıyor. Hastalığın teşhisi ve sonraki süreçte ise en büyük sorumluluk yine ailelere düşüyor. Uzmanlar, belirti görüldüğü takdirde vakit kaybetmeden ailelerin çocuklarını doktora götürmesi tavsiye ediyor. Bazı aileler, otizm gerçeğini göz ardı etse de bilinçli çoğu aile erken teşhis ile çocuğunu hayata bağlıyor. Selçuklu Otizmli Bireyler Eğitim Vakfı (SOBE), bu konuda çok başarılı işlere imza atıyor.

OTİZM TOPLUMA YETERİNCE ANLATILMAMIŞ

Selçuklu Otizmli Bireyler Eğitim Vakfı Genel Koordinatörü Psikolog Fatma Güllüoğlu Birer, otizmin normal tanımlara göre hastalık olmadığını, tanı koyarken nöro gelişimsel bir bozukluktan dolayı da hastalık olarak adlandırılabileceğini söyledi. Otizmin farkındalığını artırmak için çeşitli çalışmalar yürütüldüğünü dile getiren Güllüoğlu Birer, Aksaray'da yaşanan üzücü olayın otizmli çocuk ve bireylere karşı bir farkındalık oluşturduğunu ve çoğu velinin aklına 'Acaba benim çocuğumun sınıfında otizmli bir çocuk olsa ben ona nasıl davranırdım' düşüncesini getirdiğini belirtti. SOBE olarak otizmli bireylerin sosyal hayata kazandırılması için ellerinden geleni yapmaya çalıştıklarını ifade eden Güllüoğlu Birer, “Bu anlamda basın desteğine ihtiyacımız var. Velileri bilgilendirme amacıyla öğretmenlerden göreceğimiz desteğe ihtiyacımız var. Aksaray'daki olayın asıl sebebi bilgisizlikti. Otizm, insanlara iyi anlatılmalı. Otizmli bireyler, sosyal hayatın bir parçası olarak görülmelidir” dedi.

SOSYAL HAYATIN BİR PARÇASI OLMALILAR

Türkiye genelinde ve Konya'da otizmli bireylere karşı beklenilen düzeyde farkındalığın henüz yeterince oluşmadığını aktaran Güllüoğlu Birer, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Otizmli olmak hiçbirimizin kendi seçimi değil. Herkes otizmli olabilir. Otizmli bireylerin en büyük problemi sosyal hayattan uzak kalmaları ve ve iletişimsizlik. Toplum, otizmli çocuk ve ailelerine karşı anlayışlı olması gerekir. Otizmli bireyler, toplu taşıma araçlarını da rahatlıkla kullanabilmeli, okuluna da anayasal hakkı olarak gidebilmelidir. Toplumun bu bireylere destek vermesi gerekiyor.”

OTİZMLİ DOĞMA SIKLIĞI ARTTI!

“Otizm, Türkiye'de her geçen gün artan bir problem olarak karşımıza çıkıyor” diyen SOBE Vakfı Genel Koordinatörü Fatma Güllüoğlu Birer, şunları kaydetti: “Türkiye'de doğan her iki bebekten biri otizmli olma yolunda hızla ilerliyor. Otizmin net sebebi maalesef bilinmiyor. Fakat tek gerçek otizmli bireylerin sayısının her geçen gün artması. 2000 yılında 250 çocuktan sadece birinde otizm görülüyordu. Bugün 59 çocukta bir. Aileler çocuklarının etiketlenmesinden korkuyorlar. Birçok kişi konuşamayan, odaklanamayan bebeğinin iyileşeceğini düşünüyor ve yanılıyorlar. Özellikle erkek çocuklarında otizm kızlara göre 4-5 kat daha fazla görülüyor. Tanı ne kadar gecikirse iyileşme süreci o denli zorlaşır. 1 buçuk yaşından itibaren tanı konulmaya başlandı. Otizm şüphesinin farkındalık yaşı 18-20 aya kadar düştü. Veliler bilinçlenmeli. Bizim vakfımızın bazı kuralları var. Velileri de eğitimlerimize dahil ediyoruz. Otizmli bireylere yoğun eğitim şansı tanıyoruz. Uygulamalar yaptırıyoruz, ev ödevleveriyoruz. 3 öğrencimizin otizm tanısını kaldırmayı başardık, Konuşamayan çoğu çocuğumuzu yaşıtları ile aynı okula gönderdik. Vakıf olarak güzel işler yapıyoruz.”

TEPKİ VERMEME BELİRLEYİCİ OLABİLİR

Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB)'nin iletişim ve davranışsal olmak üzere iki temel alanda kendini gösterdiğini söyleyen Psikolog Ali Kültekin ise otizmin sosyal etkileşim alanındaki belirleyicileri hakkında bilgiler verdi. “Sosyal etkileşim alanındaki zorluklara ilişkin olarak sosyal-duygusal, empati eksikliği, öfkelenme, sosyal etkileşim başlatmada sınırlılık ya da iletişim girişimine tepki vermeme belirleyici olabilir” diyen Kültekin, şunları söyledi: “Ayrıca sosyal etkileşim içinde gerekli sözel olmayan zorluklar (örneğin; göz kontağı, vücut dili ya da jestleri anlamlandırma) ve son olarak sosyal ilişkileri anlama, geliştirme ve devam ettirme konularında eksiklikler yaşama da otizmin sosyal etkileşim alanındaki belirleyicileri olarak kabul edilmiştir.”

HİÇ GELİŞMEYEN SOSYALLİK GÖRÜLEBİLİR

Diğer alan olan davranışsal göstergeler arasında ise tekrarlı motor hareketleri olduğunu söyleyen Kültekin, “Nesneleri kullanma ve konuşmada güçlük, rutinlerde değişikliklere tolerans eksikliği, aynılığı koruma, çok sınırlı ilgi alanları ve çevresel uyaranlara aşırı tepkili olabilme hali yer almaktadır” şeklinde konuştu. Bu davranışsal özelliklerin erken dönemden itibaren görülmeye başlaması, kişinin sosyal ve diğer alanlarda işlevde bulunması ve akranlarından anlamlı düzeyde farklılaştırıyor olması gerektiğini dile getiren Psikolog Kültekin, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Otizm Spektrum Bozukluğu olan çocuklarda; davranış problemleri, konuşma bozuklukları, iletişim sorunlar, sosyal problemler, akranları veya diğerleri ile sınırlı ya da hiç gelişmeyen sosyallikler görülür. Bu örnekler sınıflarda en sık rastlanan problemlerdendir. Ayrıca, sınıflarda takıntılı davranışlar, yüksek ses veya ışığa karşı hassasiyet gibi durumlar da görülebilmektedir.”

EMRE ÖZGÜL

4-3fatma-gulluoglu-birer.jpg4-4ali-kultekin.jpg4-1-066.jpgotizm-3.jpg

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.