Tarihi çeşmeler restore edilmeli

Tarihi çeşmeler restore edilmeli

Roma ve öncesi tarihlere kadar uzanan geçmişi yanında, bugün Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden kalan mimari eserleri ile kendisini gösteriyor. Özellikle tarihi çeşmeler restore edilmeyi bekliyor

Konya’nın küçük ama şirin ilçelerinden olan Sarayönü, aynı zamanda tarihi geçmişi ile  dikkatleri üzerine çekiyor. Selçuklu döneminden kalma camilerin yakınlarında bulunan tarihi çeşmeler onlarca yıldır insanlara serin suları ile hizmet etmeye devam ediyor. Çeşme kelimesi, Farsça’da 'göz' anlamına gelen 'çeşm' kelimesinden türetilmiş. Su çıkan kaynak, pınar ve gözlere “çeşm” denilmesi, bunların akıtıldığı küçük yapılara çeşme denilmesine neden olmuş. Çeşmeler su mimarisinin en yaygın örnekleri olmalarının ötesinde, her dönemde şehirlerin en önemli öğeleri arasındadır. Selçuklular döneminden itibaren, dini yapılarla bütünleşik ya da bağımsız bir yapı olarak çeşmeler inşa edilmiş. Dinimizdeki temizlik ve sadaka-i cariye (öldükten sonra da sevabı yazılmaya devam eden hayırlar), 'halka hizmet hakka hizmet' düsturlarının adeta bir tezahürü olan çeşmeleri Anadolu’nun hemen hemen her şehrinde görmek mümkün. İşte Sarayönü Hatip Mahallesi ile Yukarı Mahalle arasında bulunan tarihi camilerin çevresinde de bir kaç tane ecdat yadigarı çeşme bulunuyor. Her gün yakınından onlarca insan geçiyor, serin sularından birçok kimse faydalanıyor, ancak üzerlerinde bulunan kitabelerini ise bugün maalesef pek çok kimse okuyamıyor. Buradan hareketle değerli büyüğüm Musa Zeybek Bey ile birlikte bir Pazar günü bu kitabeleri okumaya ve yaptıranlara birer Fatiha okumaya karar verdik. Maalesef çeşmeler sonraki dönemler kısmen onarımlardan geçmiş ve bu süreçte de kitabelerinde bazı deformasyonlar meydana gelmiş.

ÇEŞME 1:

17-1-001.jpg

Yukarı mahallede bulunan Selçuklular döneminden kalma Pir Hüseyin Camisi’nin avlu duvarı dışında bulunan ve Roma dönemine ait bir mermer kaide kullanılarak Osmanlı döneminde yapıldığı anlaşılan çeşmenin üzerinde: “Şehzade uzun kâni büniye kim, Hazreti Ahmet Paşa, Fî sebilillah edip hayrat kıldı bu çeşmeyi bunda icra, Der bir eksiğin ânın tamiri için, oldu bu çeşme bî misal a’lâ” Halk arasında dolaşan bir rivayete göre ise, bu mermer kaideyi kirman eğiren bir kadının omzunda taşıyarak buraya getirip yerleştirdiği inancı yaygındır. İçinizden “Aman canım olur mu öyle saçma şey ?” dediğinizi duyar gibiyim. 250 kilogramlık top mermisini tek başına taşıyan Seyit Onbaşının ülkesinde bu tür haberleri garipsememek gerek… Bu çeşmeden yaklaşık yüz metre aşağıda Hatıp Mahallesi içerisinde kalan çeşmelerin ise daha sonraki dönemlerde yapıldığını kitabelerindeki tarihlerden anlaşılıyor.

ÇEŞME 2:

17-2-003.jpg

"Çeşmede bu suyu iç, şehid-i kerbela aşkına doya doya”  yazıyor. Bu çeşmeden yüz metre ileride bulunan ve aynı tarihte yapılmış olan Hatıp Çeşmesi bulunmaktadır. Bu çeşmenin kitabesinde ise: “Ol tas ile iç bu suyu her derde devadır. Sahibu’l hayrat Hacı Halil Ağa” yazılı. Sarayönü eşrafından yazar Yaşar Atçeken, Çatal Çeşme ve Hatıp Çeşmeyi yaptıran Mehmet ve Hacı Halil Ağaların büyük dedeleri olduğunu söylüyor. Bu tarihlerden önce de buralarda çeşme olduğunu düşünüyoruz. Zira çevrelerindeki camiler daha eski tarihlerde yapılmış. Ancak onlar hakkında bugün hiçbir bilgi bulunmuyor.

KASIM KOCABAŞ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum