Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Tarih Tekerrür Ediyor mu?

Tarih Tekerrür Ediyor mu?

“Tarih tekerrür eder” denilse de...
“Tarih tekerrür etseydi, ibret alanlar olurdu” düşüncesinde olanlarda az değil
Dolaylı da olsa hem tekerrür ettiği, hem de ibret alınmadan, “Ben kuvvetliyim” diyen diktatörler hatta sadece kendilerine demokrasi uygulayıp sözde demokrat görünen hatta demokrasinin anası denilebilen dev devletler.
Demokrasi oyunu ile dış devletler için diktatörlük yolu tutanların devam ettiklerini herhalde görmekteyizdir. Örneğin Amerika, İngiltere, Fransa gibi.
Gelmiş geçmiş dünya savaşlarında ki olaylardan bu günlere göre tekerrürünün benzetmesi olarak birinci ve onun akabinde hemen aynı yöntemler içinde İkinci Dünya Savaşını karşılaştırırsak daha bariz görürüz.
Yakın yıllardakiler tam tamamına o savaşların işgal şekline tıpa tıp uymasa da. Asıl gaye yine tıpa tıp olmakta.
İşte bahanelerle Afganistan, Irak oluşumları belki de yarın İran hatta Türkiye’nin ortada kalıp karışabileceği harbin hiçte var sayımlı olamaz denilemeyeceği bir ortamdayız.
Zaten Türkiye içinde de gizli emperyalistlerin arkadan vurma savaşı, kabul edilebileceğini umarken Kürdistan havariliği ile Terör icraatları.
Bu terör aslında Türkiye’ye bağlı doğulu Kürt kardeşlerimizin gönlünde yatan hiçte teröre kuvvet verme eğilimi değil amaaa. Hakikatleri görmezden gelmeyelim.
Adam, “sen devlete yan bakmazsan. Benim söylediklerimi yapmazsan. Terörü desteklemez, çocuğuna taş attırmazsan. Mahallendeki oy sandığına bizden başkasına oy verirsen.
Ailecek vay haline” diyenlere karşı direnebilme imkânları maalesef yok.
Gözümüzü açmalıyız artık sözde doğu illerinde oy çoğunluğu ile bağımsızlıkla meclise girenler acaba hakikaten doğu vatandaş haklarının mı arkasındalar? Yoksa demokrasi nakaratı ile kendi diktatörlüklerini mi kurmak, tantana içinde yaşamak istiyorlar bir anlayabilsek!
***
Tarihte, Birinci Dünya Savaşını, genişleme aşkını her dirilişte asırlarca bırakamayan Alman diktatörleri, çıkarmıştı...
Rusya petrollerine sulanan Almanlar emelleri yönünde, Osmanlıyı da oyuna getirip savaşa sokmuş, yok olmalarının temelini attırmışlardı...
Bu gün ABD ve İngiltere’nin Türkiye için tuttukları yol gibi...
Irak ve bilhassa İran üzerindeki oluşumları dikkate alırsak düşüncemize girebilir.
Her savaş sonu kaybeden Almanya kendi kümesine çekilmekle kalmış yeniden türemişti..
Müttefiki olanlar ise, büyük topraklar kaybettiler...
Bu günkü olabilecek savaşta. ABD kaybederse kümesine çekilecek. Kazanırsa Petrol kuyularına sahip olacak...
Ya Türkiye?
 Eğer savaşa karışırsa. Kazanılsa da kazanılmasa az çok birşeyler kaybedebileceği hiçte olasılık dışı değil...
 ***
Birinci Dünya Savaşı’nı kaybetme sonu kaybeden Almanya sözde demokrasiye geçti...
Milliyetçiliği ön plana alan Nazi Partisi iktidarı ele geçirince Başkan Hitler diktatörlüğünü ilan ediverdi!..
Aynı Napolyon gibi...
Bununla da kalmadı. Otuz yıl sonra palazlanan Almanya’yı genişlemem lazım deyip, Avusturya, Çek, Slovakya ve Macaristan yetmemiş ki 90 milyonluk insana Almanya dar geliyor bahanesiyle Dansing adlı küçücük devletin ilhakın da istedi...
İsteği olmayınca harp ilanıyla 01.09.1939 günü Polonya’ya hücum etti...
Dokuz yaşındaydım ama dün gibi hatırlıyorum. Belleğimin şu an bile göz önüme getirdiği koca koca koca manşetlerle “Almanya Polonya’ya hücum etti” yazılarını.
***
O zamanlar birkaç varlıklı ve modern diyebileceğimiz ailelerin evinde vardı elektrik ve Radyo
Konya Köprübaşı eski Polis Karakolu binası veya Hacıhasanbaşı Mah. de, iki katlı çıkartmalı güzel Konya evinin üstündeki Belediye hoparlöründen verilen radyo haberlerinin abonesiydi herkes.
Baba ve amcalarla Araplar üzüm bağlarına giden toprak su kanalı kenarına oturak gibi oturup İkinci Cihan Harbi olaylarını dinlerdik.
Bazı köyler deki okul veya muhtar odalarında rüzgar enerjisi ile de dolan sulu pil kavanozları ile çalışabilen radyolar bulunurdu.
Odayı dolduran köylüler Almanların zaferini duydukça alkış tutarlardı
Hele, Konya Yeni Meram Yolu’nun açılmasına var gücü ile çalışıp sağlayan rahmetli Konya valilerinden Cemal Bardakçı’nın, emekli olunca İstanbul’da çıkardığı renkli karikatür baskılı mavi renk yazılı dört yapraklı Köylü Gazetesi olan meşhur “Köroğlu” gazetesinden zaferleri okudukça memnun olanlar(!)
O günlerde, bizzat vakıf olduğumuz olaylarda ki hakikatler den bazıları değiştirilerek veya hiç bahsetmeden geçilerek oluşum anlatım hatta İnternet de hareketli haritaları, harp sonu yıllarca gördük, okuduk ve duyduk! Hala duymaktayız da!
Bu bilip belleğime yerleşen konular, bu köşemize sığmaz..
Ama Yüce Yaradan ömür verir müsaade ederse olayları yaşayanların ağzından doğruları ile yeni neslin öğrenmeleri için inşallah çaba göstereceğimi belirtmek isterim.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle
***
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü, Sayın Prof. Dr. Âdem Esen, yazılarımı takip lütfunda bulunarak bir teşekkür yazısı ve amaç ile azminin ilim için olacağını belirtmekte. Zatı âlilerine teşekkürlerimi iletirim efendim.
***
“Değerli Ahmet Bey,
Araştırma mahsulü yazınızı okudum. İlim Yayma Vakfı ve muhterem merhum hocam için yazdıklarınızdan dolayı teşekkür ederim. Ben de verilen görevi yapmaya gayret ediyorum. Allah utandırmasın. Konya’da, Selçuklu ilçemizde eserler bırakmaya çalıştım. Bildiğiniz gibi önümüzdeki günlerde 2. Selçuklu Sempozyumu yapılacak. Halefim Uğur İbrahim başkanı tebrik ederim. Biz, ilkini birkaç yıl önce. Anadolu Selçuklu Eserleri albümü ile yapmıştık. Medeniyetimizi gelecek nesillere taşımak bizim görevimiz.
Bu vesile ile selamlarımı sunarım.
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Âdem Esen”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi
SON YAZILAR