Suriye zindanlarında nice canlar gitti

Suriye zindanlarında nice canlar gitti

Suriyeli Abdullatif El-Şeyh Abdulhay, İhvanı Müslim Cemaati'ne mensup olduğu için Hafız Esad hükümeti döneminde 21 yıl hapse mahkum edildi. Abdulhay'in ömrü demir parmaklıkların arkasında geçti

 

Merhaba Şehir Dergisi Eylül-Ekim sayısında okuyucu ile buluşan Suriyeli Abdullatif El-Şeyh Abdulhay röportajı...

Röportaj: KERİM ATICI

ALLAH ZALİMİN ELİNE DÜŞÜRMESİN

18 yaşında hapise giren Suriyeli Abdullatif El-Şeyh Abdulhay, 39 yaşında cezaevinden çıktı. 1981 yılında İhvanı Müslim cemaatine mensup olduğu için tutuklanan ve 2 senedir Konya'da yaşayan Suriyeli Abdulhay, yaşadıklarını Merhaba Şehir'e anlattı. Abdullatif El-Şeyh Abdulhay, büyük sıkıntılar çektiğini belirtti. Hafız Esad döneminde tutuklandığını ve ömrünün önemli bir kısmının demir parmaklıklar arkasında geçtiğini söyleyen Abdulhay, “Allah kimseyi zalimlerin eline düşürmesin” dedi.

img_3826.jpg

180 MAHKUM AYNI HÜCREDE

**Cezaevi koşullarından biraz bahseder misiniz? Neler yaşadınız?

-Sorgulama bir yıl sürdü. İstihbarat temsilcilerinden büyük bir subay bana, 'eğer siz Allah ibadet ediyorsanız, biz de Hafiz Esad'a ibadet ediyoruz' dedi. Ondan sonra Tedmür hapishanesine gönderildim ve orada 21 yıl mahkumiyetim sürdü. Hapishaneye gönderildikten sonra küçük bir hücreye koyuldum. 180 mahkum aynı hücredeydik. Bir tuvalet vardı içeride. İçeridekilerin yaşları 18-60 arasında değişiyordu. Bütün mahkumlar din ilimlerine ilgi gösteriyordu. Ben bizzat her gün en az 10 derse katılıyordum ve bir yıl içinde Kur'an-ı Kerim'i ezberledim. Yalnız her şey gizli olarak yapılıyordu. Çünkü hücrenin tavanında iki delik vardı ve bu deliklerde güvenlik görevlileri vardı her iki saatte bir değiştirildi. Ne kağıt ne kalem ne de kitap vardı. Bütün her şeyi dinleyerek öğreniyorduk.

İŞKENCE EDİYORLARDI

**Hapiste yemekler nasıldı? İşkence yapılıyor muydu?

-Hapishanenin idarecileriyle günde 3 kez karşılaşıyorduk. Kahvaltıda her mahkuma 3 tane zeytin verilirdi, kahvaltıdan sonra teneffüse çıkartıyorlardı bizi. Teneffüsü havalandırma için değildi, bir işkence faslıydı. İkici buluşma saat 2'deydi. Öğlen yemeğinde iki kaşık pilav ya da bulgur bir tane ekmek veriyorlardı. Yemekten sonra yoklama alınıyordu. Tabi sadece yoklama alınmıyordu vurmak küfür etmek ve aşağılamayla alınıyordu. Üçüncü buluşma saat 4'teydi. Akşam yemeğinde her iki kişiye bir tane haşlanmış patates ya da çay bardağı kadar çorba veriliyordu. Saat 6'da herkes uyumak zorundadır. Ertesi gün 6'ya kadar bir kimse hareket ederse hemen öldürülürdü.

HER GÜN BİRİNİ ÖLDÜRÜYORLARDI

**Rahat bir şekilde ibadetinizi yapabiliyor muydunuz?

-Namaz kılmak, ibadet etmek yasaktı. İbadet ettiğinizi biri görürse oracıkta öldürürdü sizi. Bir gün mimikle namaz kılarken polis beni farketti. Dışarıya çıkardı beni ve acımadan başıma vurmaya başladı. Sert darbeler yüzünden işitme duyumu kaybettim. 6 ay dengemi koruyamadım. Her an dengesizdim. Hala etkisi var bende. Yasalar her gün birinin ölmesini uygun görüyordu. Ömür boyu unutamayacağım şeyler yaşadım. Bir subay, birini dışarıya çıkarttı ve yüz üstü yatmasını emretti. Sonra eline aldığı taşı mahkumun kafasına indirdi. Mahkumun kafası iki parça oldu. Bizzat buna şahit oldum. Bunları unutmak mümkün değil. Orası tam bir cehennemdi. Zulüm kol geziyordu. 1995 yılında genel aff çıktı ve affın listelerinde benim adım da vardı.

img_3825.jpg

TAM 21 YIL YÜZÜMÜ GÖRMEDİM

**Hapisteyken ailenizden haber alıyor muydunuz? Ziyaretçiniz var mıydı?

-Hapishanedeyken 21 sene yüzüme bakamadım. Hiç kimse ziyaretime gelmedi. Çünkü hapiste ziyaret yasaktı. 21 yıl boyunca ailemden haber alamadım. Benden 6 ay önce serbest bırakılan bir arkadaşım aileme hayatta olduğumu haber verdi. Cezaevinden çıktığımda kendimi tanıyamadım.

2001 yılında serbest bırakıldı. Hapishaneden çıktığımda kendimi yeniden doğmuş gibi hissettim. Sokak ve caddeleri tanıyamadım. Bir süre sonra evlendim. Hayata kaldığım yerden devam ettim. Orada çektiklerimi unutmam mümkün değil.

TÜRKİYE'YE TEŞEKKÜR EDİYORUM

**Suriye'deki iç savaş kaldığı yerden devam ediyor. Hergün onlarca insan ölüyor. Siz de savaştan kaçıp Türkiye'ye sığınanlardansınız. Türkiye'ye ne zaman geldiniz? Türkiye hakkında neler düşünüyorsunuz?

-2011 yılında Suriye devrimi başladığında merkezi hükümet benden sahte bir muhalefet yapmamı istedi. Mevki ve makamla beni kandırmaya çalıştılar. Onların bu teklifini reddettiğim için bir kez daha tutuklandım. Bir süre sonra tekrar serbest bırakıldım. Bırakıldıktan sonra emniyetten biri, “Buralardan git. Seni öldürecekler' dedi. Bende çocuklarımı alıp Türkiye'ye sığındım. O gün bugündür burada yaşıyorum. Türkiye hükumetine ve halkına çok teşekkür ediyorum. Bizi en güzel şekilde misafir ediyorlar. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadılar. Teşekkürü bir borç biliyorum. İnşallah vatanımızdaki savaş bir an önce biter. Biz de ülkemize döneriz. Konya'nın huzurunu bozan bazı Suriyeliler var. Bunlar adına Konyalılar'dan da özür diliyorum.

merhabahaber.com

1966309_10152755626532208_1803714475967920371_o.jpg

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.