Son kale de satışa çıktı

Son kale de satışa çıktı

Özelleştirmeye karşı yıllarca direnen ve devlet işletmeciliği arasında elde avuçta kaldı denilebilecek son kurumlar arasında yer alan Şeker Fabrikaları için de satış kararı çıkarıldı.

2009 ve 2012 yıllarında satış ihaleleri iptal edilen Şeker Fabrikaları için karar verildi. Yıllardır özelleştirilmeyen, elde kalan son kale olarak görülen, şeker pancarı üretimi için hayati önem taşıyan ve dolaylı yollar ile yüzbinlerce insana geçim kaynağı olan Şeker Fabrikaları'nın geleceği; alınan satış kararı ile tehlikeye atılıyor.  Türkiye ekonomisine gerçekte ciddi anlamda katkı sağlayan fakat her kampanya döneminde zarar ettiği söylenilen Şeker Fabrikaları, satışa çıkarılıyor.Fabrikaların satılması ile birlikte Türkiye'nin şeker ihtiyacını karşılamak için ithalata yöneleceğini ve ülkede Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) tüketiminin artacağı öngörülüyor. Fabrikalarda çalışan işçiler ve çiftçiler şimdi kara kara düşünüyor. Ayrıca Cargill'in "Türkiye, şeker pancarından zarar ediyor" raporu, süreci hızlandırdı.  Hükümetin aldığı bu radikal karar, ciddi tepkiye neden oldu.

ÖZELLEŞTİRMEK KAPATMAK ANLAMINA GELİYOR

Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Bursa Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Orhan Sarıbal, Şeker Fabrikaları'nın özelleştirilmesinin fabrikaları kapatma anlamına geldiğini dile getirdi. Alınan özelleştirme kararı ile vatandaşların nişasta bazlı şeker tüketimine zorlandığını ifade eden Sarıbal, "Fabrikalar özelleşince arsaların mülk satışı da yapılacak. Bu karara şiddetle karşıyız. Özellikle Doğu Anadolu ve İç Anadolu bölgesindeki bazı illerde Şeker Fabrikaları'ndan başka sanayi kuruluşu yok. Yaşamını bu noktalarda sürdüren insanların şeker pancarı ekmekten başka alternatifleri yok. İnsanları köyden kente göçe zorluyorlar. Fabrikaları özelleştirmek demek, vatandaşımızı yoksulluğa itmek demektir. Yeni sosyal sıkıntıların baş göstermesinden endişe ediyoruz" dedi.  

HÜKÜMET SÜRDÜRÜLEBİLİR EKONOMİ TUTTURAMADI

Şeker pancarının en yüksek oranda istihdam sağlayan bir ürün olduğunun da altını çizen Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Orhan Sarıbal, "Şeker pancarının ekili olduğu toprağa bir yıl sonra hububat ekildiği zaman en az yüzde 20 verim artar" dedi. Türkiye'de hayvancılık sektörünün de can çekiştiğini hatırlatan Sarıbal, daha sonra konuşmasını şöyle sürdürdü: "Hayvancılık artık ayağa kalkamaz. Pancarın posası aynı zamanda enerji yemidir. Pancar, kaba yem katkısı sağlamaktadır. Stratejik de bir üründür. 1 dönüm pancarın oksijen katkısı, 2 dönüm çam alanından daha fazladır. Yine üstüne basa basa söylüyorum. Fabrikaları özelleştirmek demek, bu fabrikaları kapatmak anlamına geliyor. Hükümet ülkeyi ekonomik olarak iyi yönetemiyor. Kendileri de bu söylemleri sürekli tekrar ediyor. Maalesef sürdürülebilir bir ekonomik plan sağlayamadılar."

ŞEKER FABRİKALARI ELİMİZDEKİ SON KALE

Türkiye'de çoğu kamu kurumunun özelleştirildiğine de değinen Sarıbal, Şeker Fabrikaları'nı ülkenin elindeki son kale olarak gördüklerini aktardı. Çoğu kurumun ayrıca son zamanlarda Varlık Fonu'na devredildiğini de kaydeden Sarıbal, "Varlık Fonu'nun kurulmasından sonra ülke ekonomik olarak biraz rahatladı. Kalıcı çözümler alınamadığı için sıkıntılar yeniden filizlenmeye başladı. Sıkıntıların çözüm yolu olarak da şuan Şeker Fabrikaları görülüyor. Önümüzdeki dönemde bir seçim var. Seçime katkı sağlamak için de fabrikalar satılıyor. Fabrikalar satılınca ele geçen para ile kısa süreliğine yine rahatlık sağlanacak. Oysa sıkıntıların bu şekilde çözülemeyeceğini mevcut iktidarın çoktan anlaması gerekti. Son nokta ve son umut Şeker Fabrikaları'dır. Hükümet, çoklu şirketlerin dediğinin dışına çıkamıyor. Tek kelime ile çok yazık" diye konuştu.

FABRİKALARIN SATILMASI İTHALATI ARTIRIR

Konu ile ilgili daha önce defalarca yazılar yazan ve araştırmaları bulunan Milli Gazete Yazarı Sadettin İnan, fabrikaların özelleştirilmesinin uzun soluklu bir süreç olduğunu hatırlattı. 2012 yılında da böyle bir karar alındığını Milli Gazete'nin yürüttüğü yayın politikası ile bu yanlışın önüne geçtiğini söyleyen İnan, konuşmasını şu ifadelerle sürdürdü: "Kimse olayın ne kadar elzem olduğunun farkında değil. Anlaşılan o ki; ülkede gerçekten bir politikasızlık var. Gelinen noktada yıllar önce hatta yakın zamanda söylenilenlerle, yapılanlar arasında bir ilişki kurmak bile mümkün değil.  Kısa süreli rahatlık ve geçici çözümlemeler hükümetin mantalitesi haline gelmiş. Geçici kararlar, hangi sorunu çözecek. Şeker pancarında zaafiyete düşmek, buğdayı riske atmaktır. Öngörüsüzlük hayli fazla. Sağlık Bakanlığı'nın Nişasta bazlı şekerin düşürülmesi ile ilgili net kararı vardı. Bugün fabrikaların satılacağı konuşuluyor. Bu nasıl bir tezatlık? Ülke ekonomisi sıkıntıda. Mantığını anlatmak lazım. Eğer paraya ihtiyaç varsa zaten bu ülkenin çiftçisi kazandığını götürür, devletine verir. Şeker Fabrikaları çok hassas. Bu fabrikalar satılınca, geriye dönüş mümkün olmaz. Pozitif planlama stratejileri uygulansa, pancarda biz söz sahibi haline geliriz. Özelleştirme kararı ithalatı artırır. Ülkede mısır şurubu tüketilir. Herşey kişilerin inisiyatifine kalır. Fabrikaların satılması aynı zamanda toprağın, arsanın, mülkiyetin ve kotanın satılması demek. Kota altın değerinde. Bu yanlıştan dönülmeli."

ÖZELLEŞTİRME BÜYÜK BİR KUMARDIR

Şeker-İş Sendikası Konya Şube Başkanı Metin Kunter, Konya'da 2017 yılında 4 milyon 300 bin tondan fazla pancar kesildiğini söyledi. Şeker Fabrikaları'nın özelleştirilmesi, Şeker İş Kurumu'nun ise kapatılmasının altında yatan en önemli sebebin Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) üretiminin önünü açmak olduğunu belirten Kunter, şunları kaydetti: "Geniş ve güçlü bir lobi, istediğini yaptırmanın peşinde. NBŞ'yi ülkemizde artırmak istiyorlar. Fabrikalar özelleştirildi diyelim. Satın alan firma üretimi azaltabilir, kotayı düşürebilir. Ya da üretimi artırabilir. Bu, büyük bir risk ve ciddi bir tehlikedir. Deyim yerindeyse bir nevi kumardır. Özelleştirmenin çare olmadığını hepimiz biliyoruz. Devletin elindeki mevcut fabrikaları ayağa kaldırma imkânı illaki vardır. Özelleştirildikten sonra nasıl bir sistem uygulanacağını kestirmek de zor. Kadrolular başka bir kuruma geçer veya havuz sisteminden geçişi yapılır. Muhakkak işçiler için de nasıl bir tercih yapılır, bilemiyoruz."

KARAR ÇİFTÇİLERİ TEDİRGİN ETTİ

Konya Pancar ve Tarım Ürünleri Üreticileri Derneği (KONPADER) Başkanı Ahmet Bestil, kamuya ait Şeker Fabrikaları'nın satışa çıkarılma kararının çiftçilerin akıllarında ciddi soru işaretleri bıraktığını işaret etti. "Eğer bu fabrikalar yıllardır zarar ediyorsa, özelleştirme kararı niye şimdi alındı" diyen Bestil, Cargill raporundan sonra böyle bir kararın alınması için düğmeye basılmasının manidar olduğunu belirtti. Bestil, "Özelleştirilmesi düşünülen 25 Şeker Fabrikası kapatılacak mı yoksa faaliyetlerine devam edecek mi? Bahsi geçen fabrikaların kıymetli arsaları inşaat sektörünün hizmetine mi açılacak? Bu sorular, bizleri endişelendiriyor. Doğu Anadolu Bölgesindeki hayvancılıkla uğraşan çiftçilerimizin de küspe ve yem tedariği konusunda zor duruma düşecekleri göz ardı edilmemelidir. Şeker Fabrikaları'nın bulunduğu bölgelerdeki refah düzeyi, o bölgelerimizde terör faaliyetlerine engel olmuştur. Refah düzeyi düşecek bölge insanımız, ya şehirlere göç edecek, ya da alternatif kazanç yollarına başvuracak. Şeker Fabrikaları'ndan kazancını sağlayan nakliyeci esnafımızın durumu da göz önünde bulundurulmalı. (KONPADER) olarak diyoruz ki; devletimizin sırtında kambur olan Kamu İktisadi Teşebbüsü (KİT)'ler özelleştirilsin. Ama bu özelleştirme NBŞ üreticilerinin önünü açmaya hizmet edecekse şiddetle karşı çıkıyoruz" dedi. 

EMRE ÖZGÜL merhabahaber.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum