'Sjögren sendromu'na dikkat

'Sjögren sendromu'na dikkat

Romatizmal hastalıklar arasında yer alan ve kadınlarda daha fazla görülen Sjögren sendromunun göz ve ağız kuruluğuna neden olduğu belirtildi

Selçuk Üniversitesi (SÜ) Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Sema Yılmaz, romatizmal hastalıklar arasında yer alan 'sjögren sendromu'nun en sık 40-50 yaş arasında ve çoğunlukla kadınlarda görüldüğünü belirterek, bu rahatsızlığın göz ve ağız kuruluğuna neden olduğunu ifade etti.
Hastalığın nedeninin tam olarak bilinemediğini belirten Doç. Dr. Yılmaz, “Bağışıklık sistemi, hastalıklara karşı vücudun korunma mekanizmasıdır. Bu hastalıkta bağışıklık sisteminin kontrol mekanizmasında bozukluk vardır. Bunun sonucu olarak kan hücreleri aşırı miktarda üretilir. Bu hücreler gözyaşı ve tükürük bezleri başta olmak üzere salgı bezlerine giderek bu dokulara zarar verir. Sonuçta bu bezlerin salgılarında azalma olur ve zaman içerisinde kuruluk meydana gelir. Hastalık ayrıca, vücudun diğer kesimlerinde de sorunlara neden olabilir. Kas iskelet sistemi, sinir sistemi, akciğer, karaciğer, böbrek ve tiroid bezine de zarar verebilir” diye konuştu.

“YETİŞKİNLERDE GÖZ VE AĞIZ KURULUĞUNA NEDEN OLUR”
Kadınlarda erkeklerden 9 kat fazla görülen hastalığın sinsi başladığını ve yavaş ilerlediğini vurgulayan Doç. Dr. Yılmaz, “Yetişkinlerde, göz ve ağız kuruluğu ana klinik belirtileri oluştururken, çocuklarda iki taraflı tükürük bezi şişmesi başlangıç belirtisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Tükürük bezlerinden tükürük salgısının azalması, hastalarda ağız kuruluğuna yol açmaktadır. Hastalar özellikle kuru gıdaları yutma güçlüğünden, tat duyusundaki değişmeden, diş çürüklerinden, dil ve dudaklardaki yarıklardan, ağızda yanma hissinden veya uzun süre konuşamamaktan yakınırlar. Bu tür hastalar, tükürük azlığı nedeniyle özellikle yemek zamanı ve geceleri sık sık sıvı alma ihtiyacı duyarlar. Kuruluk, üst solunum yolunu da etkileyip ses kısıklığı, kuru öksürük, tekrarlayan bronşit ve zatürreye neden olabilir” dedi. Hastaların gözlerinde toz veya kum kaçmış gibi yanma batma hissi, kızarıklık, kaşıntı ve ışıktan rahatsız olmaktan yakındıklarını belirten Doç. Dr. Yılmaz, “Hastalık, uygun tedavi edilmezlerse, gözün en dışında bulunan saydam zarda ülserlere, nadiren de yırtılma sonucu körlüğe neden olabilir. Çocuklarda daha sık olmakla birlikte, erişkin hastalarda iki taraflı tükürük bezi büyümesi de görülebilir. Tükürük bezlerindeki şişmeye ateş, duyarlılık veya kızarıklık eşlik edebilir” ifadelerini kaydetti.

HASTALIKTA MÜCADELEDE ÖNERİLER

Hastalığın tedavisinde amacın hastanın bulgularını gidermek ve iltihabı baskılayarak organlarda gelişebilecek kalıcı yapısal hasarları önlemek olduğunu kaydeden Doç. Dr. Yılmaz, “Ağız kuruluğu için, sık aralıklarla sıvı alınması, şekersiz sakızlar ve tükürük salgısını artıran ilaçlar önerilmektedir. Ayrıca ağız kuruluğuna yol açan antidepresan, antialerjik ve idrar söktürücü gibi ilaçlardan ve sigaradan mümkün olduğu kadar kaçınılmalıdır. Düzenli diş fırçalanması, diş ipi kullanımı, plak kontrolü ve gargara kullanılması diş çürüklerinin önlenmesinde etkili olmaktadır. Ağızda sık görülen mantar enfeksiyonları için ağızdan alınan mantar ilaçları ve gargaralar önerilmektedir. Göz kuruluğu için, yapay gözyaşları ve gözyaşını artıran damlalar kullanılmalıdır. Ayrıca göz yüzeyinde buharlaşmayı hızlandıran nemsiz, yüksek hava akımlı ortamlardan uzaklaşılmalı ve ortamın nemini artırıcı önlemler alınmalıdır. Yan tarafları kapalı gözlükler kullanılarak buharlaşan gözyaşının kaybedilmemesi sağlanmalıdır. Cilt kuruluğu için nemlendirici losyonlar kullanılmalı, deterjan, deodorantlı sabunlar ve çok sıcak sudan uzak durulmalıdır” şeklinde konuştu.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.