Sanatçılar toplumun vicdanıdır

Sanatçılar toplumun vicdanıdır

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesinin, Konya Büyükşehir ve Selçuklu Belediyesi işbirliği ile düzenlenen haftalık Cumartesi programları kapsamında bu hafta ‘Sinemada Geleneksel Anlatımdan Modern Normlara’ konuşuldu.

 Cumartesi günü saat 14.00’de Kılıçaslan konferans salonunda gerçekleştirilen programa katılan Sinema eleştirmeni İhsan Kabil, “Sinemanın diliyle Tasavvufun dili çok örtüşüktür.” dedi. Konuşmasına kendisinin sinemanın daha çok doğası, içyapısı, entelektüel boyutu, estetik değerleri üzerinde kafa yorduğunu söyleyerek başlayan eleştirmen İhsan Kabil, “Bu anlamda belli problematikleri açmaya çalışıyorum. Dünya sinemasında geleneksel bir anlatım tarzı var. Son gelişmelerle sinemada son on beş yirmi yılda görsel ve bilgisayar destekli farklılıklar olageldi. Şimdi bu alana hem dünya sineması hem Türk sineması hem de İslâm ülkeleri sinemaları olarak bakmak zorundayız.” dedi. Bizim sinema ölçülerimizi Amerikan sinemalarının biçimlendirdiğinin altını çizen İhsan Kabil, “Animasyonlarıyla, kurmaca filmleriyle, belgeselleriyle, kısa filmleriyle, dizileriyle ve sinemaya olan ilginize bağlı olarak bizi içine çeken bir dünya haline geldi. Değişik platformlar, internet ortamları, çok değişik sinemasal yaklaşımlar var ki, adeta o kadar bilgi dönüşümü yaşıyoruz ki, yazılı kültürden görsel kültüre kaymış durumdayız. Kaçınılmaz bir gelişme oldu. Bu bizim kendi şifahi kültür geleneğimizle de alakalıdır. Bizim kültür geleneğimizde anlatıma dayalı bir yaklaşım söz konusudur. Masallarla, destanlarla, şiirlerle anlatıla anlatıla, aktarıla aktarıla büyüyen bir süreçte tarihî birikimdir o. Biz onu yaparken de hem dinleriz hem de kafamızda tahayyül ederiz, tasavvur ederiz, canlandırırız, dinleriz. Sinema aslında bizim sanat anlayışımıza çok yakın bir dildir, çok yakın bir zemindir. Bu bakımdan da bizim çok şeyler üretebileceğimiz bir alandır. ”dedi. Sinema alanında çalışma yaparken önemli olanın hangi dili ve normlarıyla kullanmamız gerektiği, nasıl bir form ortaya koymamız ve hikâyelerimizle bu dili nasıl bağdaştıracağımıza dikkat çeken eleştirmen İhsan Kabil, ürünlerimizi oluştururken kendi kültürel kodlarımızla bezememiz, beslememiz gerektiğini söyledi. “Sanatçılar toplumun vicdanıdır” diyen İhsan Kabil, “Sanatçılar vicdanî bir sorumlulukla hareket etmelidir. Kişisel ve toplumsal sorumlulukla hareket etmelidir. O vicdan duygusunun gerçek dokunulmamış, zedelenmemiş normlarla hareket etmek durumundadır. Bu demek değil ki, didaktik olalım. Sinemada dinî anlatımlar direkt veriliyor ve seyirci bundan hiç hazzetmiyor. Sanatçı bunu sanatçı kimliğiyle çeşitlendirmeli, elabore etmeli, daha sofistike bir hâle getirmelidir. Dolaylandırarak, anıştırarak, çağrışımlarla, sembollerle, metaforlarla hareket etmelidir. Sinemanın diliyle Tasavvufun dili çok örtüşür. Sinemasal anlatım bizim kendi kültürel öz dilimizdir.”dedi. “Cumhuriyetle birlikte kültürümüze, geçmişimize set koymasaydık Gölge oyunumuz olan Karagözümüz, Hacıvatımız, Ortaoyunumuz olan Pişekarımızla farklı bir sinema dili ortaya koyabilirdik. Kültürümüze karşı bu keskin duruşumuz bizi sudan çıkmış balığa döndürdü. Sinemamız da daha derme çatma oldu. Rejimdeki tek particiliğin sinemadaki yansıması da Muhsin Ertuğrul’u tek yönetmen olarak yansıttı.”diyen İhsan Kabil, Geleneksel Amerikan sinemasına karşılık Sovyet sinemasının modern normda ortaya çıktığını söyledi. Sinema Eleştirmeni İhsan Kabil’e Katılım Belgesini TYB Konya Şubesi Başkanı Hayri Erten takdim ederken TYB Konya Şubesi Onursal Başkanı Ahmet Köseoğlu da Hz. Mevlâna’nın sözlerinden oluşan bir eseri takdim etti. Toplu fotoğraf çekimi ile program sona erdi.

HABER MERKEZİ

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.