Recep Çınar

Recep Çınar

Rıdvan abi!

Rıdvan abi!

Rıdvan abi!

Son kalemizdi...

Sadece bizim değil, Konya’nın da son kalesiydi...

Mesleki açıdan yani...

84 yıllık ömrünün hemen hemen tamamına yakınını gazetecilikle geçirmiş bir adam Rıdvan abi...

Çakma değil, harbi duayendi...

Konya için önemli işlere imza attı...

Hem haberciliği, hem de yazarlığı ile...

Tabi ki şairliği ile de...

Gazeteciliği, daha doğrusu haberciliği kendi çıkarları doğrultusunda değil, memleketin çıkarları doğrultusunda yaptı.

xxx

Burnumun direğini sızlattı...

Rıdvan abinin ölümü...

Gerçekten çok üzüldüm...

Benim için ölümsüz...

Memlekete ve mesleğe yaptığı katkılarla, yüreğimde hep yaşayacak bir isim...

“Benim için ölümsüz”den kastım ondandır...

Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan’la Rıdvan abiyi konuşurken, Baykan, “KOP, YHT, Mevlana Kültür Merkezi gibi Konya’nın mega projelerinin yakın takipçisiydi ve hepsinin de hayata geçtiğini gördü” dedi...

Erbakan Hoca’nın özel sevgisini de kazanan gazeteciydi Rıdvan abi...

Ne mutlu ona...

Rıdvan Bülbül gibisi zor gelir...

Onun kadar mesleğini seven, mesleğinin dışında hiçbir iş yapmayan, mesleğine ölümüne tutkuyla bağlı olan birisini, bu şehir bir daha görmez...

Rıdvan abi, müthiş bir gazeteciydi...

Mehmet Gazel gibi, İbrahim Sur gibi, Rıdvan abinin de yerinin dolacağını sanmıyorum...

Bir bir gidiyorlar...

Rıdvan abi son dönemlerde çarşı pazar dolaşmıyordu...

Daha doğrusu 1,5-2 yıldır evden çıkamıyordu...

Rahatsızdı...

Bu dönemleri biraz daha zor geçti diye biliyorum...

Çünkü, telefonlara da çıkmıyordu...

Tanıdıktan sonra sevmemenin mümkün olmadığı nadir insanlardan birisiydi...

Rıdvan abinin kimselere benzemeyen bir tarafı vardı...

Aynen Mehmet Gazel gibi...

Güzel adamdı...

Konya’da ilk meslek örgütünü, yani KGC’yi de kuran adam olarak tarihe geçti...

Bildiğim kadarıyla Konya’da “Basın Şeref Kartı”na sahip olan tek isim Rıdvan abiydi...

Boşuna vermediler o kartı kendisine...

Birilerinin söylediğini yazan değil, söyleneni araştıran, fazlasını çıkaran, eksiğini tamamlayan, sonra da yayımlayan bir gazeteciydi Rıdvan abi...

Bülten gazeteciliği yapmadı...

Kopyala yapıştır gazeteciliği ile hiç tanışmadı zaten...

Onun için duayendi...

Onun için örnek alınandı...

Onun için takdir edilendi...

Rıdvan Bülbül’ün haberciliği, yazarlığı, daha doğrusu araştırmacı gazeteciliği üzerine sadece bir makale değil, sayfalarca yazılabilir...

Gazeteciliği, hem alaylılara hem de okullulara öğretti...

Selçuk Üniversitesi “İletişim Fakültesi”nde yüzlerce gazeteci adayına  ders verdi...

Şunu gönül rahatlığı ile söyleyebilirim; Rıdvan abi, “İletişim Fakültesi”nde öğrencilere ders veren bir öğretmen değil, “İletişim Fakültesi”nin kendisiydi...

Karşısındakine kızdığında bile “şekerim” diyebilecek kadar engin bir hoşgörüye sahipti...

Gazeteciliğe emek veren alaylı ya da okullu, onun için fark etmez, hepsine saygı duyar, mesleki tecrübelerini onlara aktarmak için çırpınırdı...

Seviyesini asla düşürmedi...

Aksine hep yükseklerde tuttu...

Objektif olmaya gayret eden, herkesle ve herkesimle ilişkilerini iyi tutmaya çalışan bir gazeteciydi Rıdvan abi...

Kısacası; boşa geçen bir hayatı olmadı...

Kendisine Allah’tan rahmet, yakınlarına da sabır dilerim.

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi
SON YAZILAR