Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Ramazanın Günlüğü

Ramazanın Günlüğü

Mübarek Ramazan günlerinden ilk haftasını geride bıraktık. Sakin esenlik içinde geçmesini bilhassa istediğimiz bu hayırlı günler de olumsuzlukları yazmaktansa iyi ve iç açıcı konulara girmenin daha iyi olacağı düşüncesindeyim.

Her ne kadar ve maalesef yıllar evveline göre hiç de böyle geçmeyebilen mübarek günlerde olumsuzluklar nerede ise gırla gitmekte.

Bunlardan biri de geçen gün bendenizin de hayret içinde stresine sebebiyet veren olayı yazmak istemiştim ki, ilgililerin ilgilenebilmesi yanında sayın okuyucuların da bilgi edinip kendilerini ayarlasın diye.

Otobüs duraklarında otobüs sürücülerinin çeşitli düşünceleri ile verdikleri rahatsızlık olmuş münakaşaya bile sebebiyet vermişti ama..

Olumsuz olayı buradan yazıp günün esenliğini dağıtmaktansa durumu ilgililere telefonla bildirmekle kalayım onlar çare bulsunlar (tabii ilgilenirlerse!) diye düşündüm.

***

Bizler çocukluk ve gençliğimiz de yaşadığımız mübarek günlerin “Ne kadar sessiz idi” diyebileceğimiz yanında bir esenlik, kişi ve toplumun birbirlerine saygı ve sevgisi nostalji olmuş gibi.

Neden? Niçin? Diye soruyorum kendi kendime. Her ne kadar “O günün yaşamları ile bu günün arasında çeşitli yönlerde hızlı gelişimler var. Uyamaz elbette birbirine. O günlerin evleri tek, çift kat ve küçücük de olsa bahçe veya “Hayat” denilen açıklıklı yerleri vardı bu gün o yerler nerede ise gökdelenler dolduruverdi. Kim kimeee, tım tıma” diyen, hatta yazanlara da bir diyeceğim var.

Gelişim; ikamet, ulaşım yanında başka ne var ki insanların birbirine sevgisini unutturacak stres yapacak değişim olarak.

Bahçeli evde birbirleri ile kapılarda hatta duvar aşımı komşu ile ünleyerek sevgi içinde konuşan hanımefendiler, kapısından çıkınca hatta samimiyete göre kapısı önüne geldiği komşusuna çağrım yaparak beraber gitme işlemini yapabilme imkânımız olamamakta ama…

Aynı apartmanın karşı komşusu kapıyı açınca, çoğumuzun selamı bırakın arkasını dönüp “O asansöre binip gitsin” düşüncesinde oyalanma yerine…

“Komşu nasılsın” selamı ile birlikte giderken esenlik içinde beraber inip, nostaljide ki tabanvayla gittikleri iş yerlerine çeşitli vasıta ile gidebilmeleri, nostaljinin başka bir mutlu şekli olarak yakinen olamaz mı?

Bu günün ekonomi ve stres sorunları acaba, o günlerde yok mu idi?

İnanın yaşamımda belleğime girebilen 1934 lü yıllardan sonra bizzat gördüğüm gibi.

Hem de kat kat fazla idi. Hele bilhassa 39 – 52 yılları arası. Geçenlerde yazdığım gibi işçinin 60 kr. ustanın 80 kr. kazanabildiği günlerde şekerin kilosu beş lira idi kırklı yıllarda. Sonrası mı? Zaten pek durmadı ama hafifleyebilmişti.

Bunu bilmeyip birde araştırmalara inanmayan kör âşıklar, hemen hakaretlerle yalanlama temayülüne girerler ama minareye kılıf bulamamaktalar.

Çoğumuzun pantolon dizleri, kol dirsekleri, ayakkabıları hatta gömleği bile yamalı olabilir kimse de ayıplamazdı. İnanın 1943 de dizlerinde yama ile işine gidip gelen İl Nüfus Müdürü görmüştüm. Ne yapsın adam? Elveriş öyle idi. Kimse ayıplamazdı. Ya şimdi nerede ise işten atarlar!.

Buna rağmen herkeste bir şikâyet mutsuzluk görülmez kadere rıza içinde etrafı ile esenlik içinde yaşamış olur, problemleri içlerine sindirirlerdi. Ya şimdi en ufak münakaşada kan dökme!..

Bunları bırakalım da. Gelin, yaşamımda müşahede ettiğim o nostaljide kalmış diyebileceğimiz Ramazan günlüğünden birini yaşamış olalım.

***

Sabah namazını evde, mahalle mescit veya camisinde kılıp eve dönüş sonu tekrar işine çıkmakta olan kılan beyefendiler…

İş yerine gitmek için hazırlanırken, hanımefendiler ihtiyaçları sıralar. Kapaklı sepet veya zembili ellerine tutuşturup onları uğurlarlar. O günlerde poşet vb. olmadığı gibi açıkta taşımayı iyi görmezler.

Her mahalleden geçen ineklerin mayısı (tersi) toplayanlarca toplanmıştır ama izleri kalmıştır. Evin kız ve gelinleri çoktaan, kirlenen ve tozlanan toprak veya Arnavut kaldırımlı sokakları, ot süpürgelerle temizleyip, sulamışlardır.

Evinden çıkıp yola düşen beyler, temizlenmemiş kapı önü görürse şüphe eder. Komşusuna “...Beyefendi. Haydi, çıkıyor musun” diye ünler. Böylece durumu bir nevi öğrenip, komşusunun derdi varsa ilgilenmek içindir aslında. Komşusu kapıya çıkıp kapı önünü temizlenmiş göremeyince. İki işlem doğar.

Hanımların tembelliğinden meydana gelmiş ise vay hallerine... İçeriye dönüp söylemedik söz bırakmaz. Bu durum binde birdir.

Veya dışarıya çıkan komşu birazda utanarak “Bizim çocuklar rahatsız olunca öylece kalmış” diyerek beraber yürümek ister amaaa.

Diğer komşu hemen kendi evine dönüp hanımını çağırır ve “Komşu hanım rahatsızmış bir ilgilenin” der ve komşusu ile işe gider.

Hanım da hemen komşusuna gider ilgi yanında, evin önü de temizlenmiştir.

Yaya olarak iş yerlerine giderken rastladıkları komşu ve arkadaşları ile birleşerek devam ederler.

Diğer günlere göre daha sakindir Ramazan günleri. Alış verişe gelenlere kolaylık gösterilir.

Ramazan gelmeden fiyatlar bile geriye çekilmiş herkesin alabilmesi sağlanmaya çalışılmıştır.

Çünkü o günlerde bereket fazla olur inancına sahiptirler. Bu günlerdeki gibi, Ramazan fırsatı diye asla ikiye katlanmaz fiyatlar...

Namaz vakitlerinde, ezan okununca ya kapısını çeker ya da bir örtü ile örtüp camiye giderler. Zarar gelmez mallarına.

Kavga, bağırıp çağırma göremezsiniz. Görseniz de karşıt tarafın biri veya oradakiler” Ne yapıyorsunuz Oruçluyuz...” deyince sinirleri gerilenler de kendine gelir. Halli gereken problem varsa elbirliği ile çözüp kardeşlik havasını pekiştirirler.

Evde ki iftara yetişecek şekilde iş yerinden ayrılan beyefendiler, evde yapılamıyorsa fırından ekmeğini, pidesini alır, diğer aldığı malzeme ile birlikte kapaklı sepetine koyup yola düşer.

Bu arada şekerciye de uğramış kendi veya başka çocukları sevindirmek için bir şeyler almayı ihmal etmemiştir.

Eve uğrayıp hazırlanmış dürümlerden birkaç tane alır ezan okunurken camiye gelenlerle iftar açarlar. Camide bir yabancı görmüşler ve yeri yoksa onu iftara davet edip götürür mutluluk içinde Yüce Yaradan’a şükrederek günlerini geçirmiş olurlar.

Hakk’ın bize ihsanısın /Hem ayların sultanısın /Sen bir saadet kânısın /Ey mâhı sultan merhaba

***

Sağlık ve esenlik içinde Ramazan yaşamı dileğimle… 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi
SON YAZILAR