Politik kaygılara kurban etmeyin!

Politik kaygılara kurban etmeyin!

Doğu Türkistan’da yaşanan Çin zulmü ile ilgili konuşan İHH Konya Şube Başkanı Hasan Hüseyin Uysal, “Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz reel politik kaygılara kurban edilmemelidir” dedi

İHH Konya Şubesi tarafından Doğu Türkistan’da yaşanan Çin zulmü ile ilgili bir basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda konuşan İHH Konya Şube Başkanı Hasan Hüseyin Uysal, “Doğu Türkistan'da inşa edilen bu büyük hapishaneler, Nazi Almanya'sı uygulamalarını andırmaktadır. Evlerinden, yurtlarmdan, eş ve çocuklarından zorla ayrılan insanların sayıları her geçen gün artarken, aynı zamanda uygulanan işkence ve zulümler neticesinde yüzlerce insan hayatını kaybetmektedir” dedi. “Doğu Türkistan, resmi adıyla Sincan Uygur Özerk Bölgesi, Çin yönetimince işgal edildiği 1949 senesinden bu yana çeşitli insan hakları ihlalleriyle gündeme gelmektedir” diyen Uysal, şöyle konuştu: “Çin, Doğu Türkistan'ın Müslüman halklarına karşı uyguladığı asimilasyon ve yıldırma politikalarını uzun seneler tüm dünyanın gündeminden saklanmayı başarmıştır. 2017 Nisan ayından itibaren Uygurlar!, hapishanelere veya zorunlu Politik Eğitim Kampları'na göndermesi ve beyin yıkamaya yönelik uygulamaları, Çin için yüz kızartıcı yeni bir insan hakları ihlalidir. Çin'in ‘Eğitim Kampı’ olarak adlandırdığı toplama kamplarında 1 ile 3 milyon arası insanın bulunduğu tahmin edilmektedir. Tahmin edilmektedir diyoruz çünkü Çin bu konuda hiçbir açıklama yapmamaktadır. Toplama kamplarına aldığı insanların ailelerinin açıklamalarından sonra, varlığı anlaşılan toplama kamplarıyla ilgili Çin, önce inkar politikasına sığınmış, inkarın mümkün olmadığı anlaşılınca bu kampların varlığını aşırılıkla mücadele ve eğitim kampları adıyla kabul etmiştir”

3-3_880x440.jpg


NAZİ ALMANYA'SI UYGULAMALARI

Doğu Türkistan'da inşa edilen bu büyük hapishanelerin Nazi Almanya'sı uygulamalarını andırdığını ifade eden Uysal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Evlerinden, yurtlarmdan, eş ve çocuklarından zorla ayrılan insanların sayıları her geçen gün artarken, aynı zamanda uygulanan işkence ve zulümler neticesinde yüzlerce insan hayatını kaybetmektedir. Birçok aileye akrabalarının cesedi teslim edilmiş, ancak ölüm nedeni hakkında herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Kamplardan çıkabilenlerin anlattığı kadarıyla, kamplardaki yaşam koşulları çok kötü olup, tutuklu bulunanların sayısı, kampların alabileceği insan kapasitesinin kat kat üstündedir. İnsanlar, sırt üstü yatma imkanına bile sahip olmadıklarından ancak yanlarına dönerek yatmaktadırlar. Çin'in, Doğu Türkistan'da eğitim adı altında uyguladığı yol ve yöntemlere bakıldığında, hâlihazırda bütün Uygurları suçlu olarak kabul ettiği, din ve geleneklerine bağlı Uygurları ise terörist olarak gördüğü anlaşılmaktadır. Bazı insan hakları örgütlerinin bilgilerine göre Doğu Türkistan'da Çin yönetimi tarafından kurulan 16 toplama kampı bulunmaktadır. Bu sayı, her Uygur ailesinden en az bir kişinin söz konusu kamplarda tutuklu olduğu anlamına gelmektedir. Tutuklu olanlar genellikle 20 - 40 yaş arasındaki Uygur erkekleridir. Bu kamplardaki Uygurlar kendi inançlarını değiştirmeye ve Komünist Parti ideolojisine boyun eğmeye zorlanmaktadırlar.

VİCDAN SAHİPLERİNİN TALEPLERİ  

İHH Şube Başkanı Uysal, konuşmasının tamamında STK’ladrın taleplerini şu şekilde sıraladı: “Çin, özellikle ekonomik hamlelerle Islam dünyasını siyasi konularda baskılama politikasını uygulamaya koymuştur. Fakat İslam dünyası, Çin ve ABD dışında üçüncü bir yolun olduğunu unutmamalı, Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz reel politik kaygılara kurban edilmemelidir. Politik Eğitim Kamplarını hemen kapatmalı ve bu kamplarda istekleri dışında tutulan insanların maddi-manevi zararları karşılanmalı. Doğu Türkistan'da yaşayan Uygurların yurtdışına seyahat yasağı ve yurtdışındaki Doğu Türkistanlıların memleketlerine dönüş ve akraba ziyareti engeli kaldırılmalıdır. Yurt dışında akrabası olanlara yönelik denetim ve gözetim aldırılmalı.  Yurt dışında yaşayan Uygurlara yönelik uzaktan kontrol ve gözetim kaldırılmalı, ailesini ve akrabalarını rehin tutma politikasından bir an evvel vazgeçilmeli. Uygurların şahsi bilgisayar ve cep telefonlarını gerekçesiz kontrol etme uygulaması kaldırılmalı. Uygurların evlerine yönelik zorunlu ziyareti, gerekçesiz baskın ve Uygur-Çinli 'zorunlu akraba' uygulamasına son vermeli. İnanç, ibadet, giyim, kuşam, örf ve adetlere yönelik yasaklar bir an evvel kaldırılmalı, camiler ve tüm ibadethaneler olması gerektiği gibi özgür olmalı.  Dil, kültür ve eğitimin önündeki engeller kaldırılmalı, Uygurlar ana dilde eğitim yapabilmeli, tarihi eserler, kitap ve kütüphaneler korunmalı, okullar ve üniversiteler erişilebilir olmalı.  Ekonomik baskılar, gerekçesiz vergiler ve el koymalar, Uygur kızların uzak bölgelere işçi olarak zorunlu gönderimleri son bulmalı, devlet dairelerinde ve iş bulma hususunda Uygurlara, Çinlilerle eşit rekabet imkanı oluşturulmalı, bölgeye ait zenginlikler halkın refahı için kullanılmalı. Seyahat özgürlüğü, evlilik, helal gıdaya erişim ve benzeri haklar iade edilmeli.”

HÂLİD ŞEN
 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.