Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Pazar günü Muharrem

Pazar günü Muharrem

Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâm’ın Mekke’den Medine’ye hicretinin gerçekleştiği aya nasipse Pazar günü erişmiş bulunacağız efendim. Şimdiden siz değerli okurlarımızın Muharrem ayını tebrik ediyoruz. Aynı zamanda Muharrem ayı Hicrî yılın ilk ayıdır yâni Pazar günü Müslümanların ‘Hicrî Yılbaşı’sıdır. Bu vesileyle Hicrî yeni yılınızı da kutlamış olalım. Bu yeni yıl hayırlara teşne olsun inşaALLAH. Milâdi yılbaşında birilerinin tepinip, eğlendikleri gibi değil biz, Hicrî yılbaşımızı oruç ve ibâdetlerle kutlarız zira Kutsî Rehberimiz müminlere böyle tavsiyede bulunmuştur. Bizim kıstasımız Kur’an ve Sünnettir.

Daha önce Muharrem ayının farklı boyutlarını yazmış olmamız hasebiyle bugün Muharrem ayının ‘Hicret’ boyutuna değinmek istiyoruz.

İlk defa müminlerin adâlet simgesi emiri Hz. Ömer (r.a)’ın hilâfeti zamânında “Hicret” İslâmî takvim başlangıcı olarak kabul edilmiş ve 1 Muharrem Müslümanlar arasında Hicrî takvimin başı olmuştur. Daha sonraki yıllarda müminlerin Kur’ân’a ve sünnete gönülden bağlılıklarının sonucu olarak Hicreti, Hicrî yılı, Muharrem ayını Müslümanlar hep ihya etmişlerdir.

Rasûllullah Efendimiz aleyhissalâtu vesselam Rabb’inden aldığı kutlu dâveti insanlara anlatması yâni ‘tebliğ’ hakikati vazifesini ifâ ederken kendi kavmi tarafından pek çok zulüm ve baskıya uğramıştı. Bunun neticesinde istemeye istemeye çok sevdiği Mekke şehrinden Medine şehrine “Hicret” etmek zorunda kalmıştı.

Muharrem ayı denince akla kutlu ‘Hicret’ hâdisesi geliyor. Nedir ‘Hicret’? Bugün ‘Hicret’e nasıl bakmalı, ‘Hicret’i nasıl anlamalıyız? Buradan başlamak isteriz. Önce ‘Hicret’i tanımlayarak başlayalım. ‘Hicret’ sözlükte; bir yerden başka bir yere göç etmek mânâsında kullanılırken dînî mânâda; Rasûllullah ve ashâbının müşriklerin ağır baskı ve zulümlerinden kurtulmak için doğup büyüdükleri Mekke şehrinden Medine’ye göç etmeleri, demektir.

Peki, bu mânâda ‘Hicret’ baskıdan, zulümden kaçış mıdır? Böyle mi anlamalıyız? Tabi ki hayır, ‘Hicret’ zorluklardan kaçış değil bilakis Müslümanların Hakk’ı ve hakikati hâkim kılacak ortama kavuşarak mücâdele zemini oluşturmaya ortam hazırlamanın adıdır. Hicret; Mekke’deki zulüm taassubunu kırarak, insanlığı iki dünya bahtiyarlığına eriştirecek sistemi kurmak için atılan adımdır. Hicret, haksızlığa mâni olmak, mazluma sâhip çıkmak, adâleti ve kâmil düzeni oluşturma zeminini temin etmektir. Hicret kaçış değil tam tersine ‘Hicret’ Hakk’a koşuştur.

Yaklaşan Muharrem ayı Hicri ayın başıdır. Bu ay Hicretin gerçekleştiği günü baz aldığı için biz de yazımızı ‘hicret’ üzerine kurguladık. Ancak yine de kısaca ibâdet yönüne de değinmek istiyoruz. Peygamberimiz aleyhissalâtu vesselam; ‘Ramazan’dan sonra en faziletli oruç, Allâh’ın ayı olan, Muharrem’de tutulan oruçtur. Farz namazlarından sonra da en faziletli namaz gece namazıdır.’ (1) Buyurmuşlarıdır. Yine; Zilhicce’nin sonuncu günü ile Muharrem’in birinci günü (yılın sonu ile yılın başı yâni) oruç tutan, geçmiş yılı oruçla bitirip, yeni yıla oruçla başlamış olur. Allah Teâlâ onun o orucunu elli yıllık günahlarına kefâret eder.’ (2) Buyrulur. O zaman Cumartesi ve Pazar mümkünse oruçlar tutmalı demek ki.

Yanı sıra, yeni senede belâ ve müsibetlerden âzâde olmak adına dua, niyaz ve yakarışlarla Cenâb-ı Hakk’a yönelmeli tevbe ve istiğfarlarla, hayırlı dilek ve isteklerle yüce Rabb’in huzûruna vararak günü değerlendirmelidir. Bilhassa Muharrem’in 10. günü pek çok özel hâdiselerin vuku bulduğu ‘Aşure Günü’nü de ayrı bir titizlikle ihya etmelidir. O günlerde oruçlar tutulmalıdır. Kültürel geleneğimizde bereket ve bolluğun simgesi “aşure” pişirilip dağıtılması geleneği Müslümanlar arasında dayanışma ve kardeşliğin sembolü olmuştur. İnşaALLAH her zamankinden daha çok birlik ve berâberliğe ihtiyâcımız olduğu şu günlerde ihlasla aşurelerimiz pişsin dağılsın birlik ve berâberliğimiz kavileşsin.

Yeni Hicrî yılın, Allâh’ın ayı olan Muharrem ayının Müslümanlara hayırlar, iyilikler getirmesini, ağlayan İslam coğrafyasının yüzünün gülmesi ve izzetinin artmasına vesile olmasını yüce Allah Teâlâ’dan niyaz ederiz.

------------------

1- Tac tercümesi, 2.c, s.146

2- Günye, 2.c, s.54

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi
SON YAZILAR