A. Galip Doğan

A. Galip Doğan

Oruçla İlgili Fıkhî Meseleler (2)

Oruçla İlgili Fıkhî Meseleler (2)

Geçen makalemizde orucu bozmayan durumlardan bahsettik. Bu makalemizde ise orucu bozan durumlardan bahsedeceğiz. Orucu bozup keffareti gerektiren haller nelerdir?

Rasûlullah (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde; "Oruç, vücûda girenden dolayı bozulur." Buyurmuştur.(1) Farz olan Ramazan-ı Şerif orucunu kasden ve taammüden bozmak büyük bir günahtır. Kasden orucunu bozan mükellef; arka arkaya olmak şartı ile altmış gün oruç tutmak mecburiyetindedir. Bu, o mükellef üzerine farzdır. Ayrıca bozduğu orucu kaza etmesi gerekir.

Bir mükellefe hem kaza, hem keffaret'in gerekli olması için bazı şartlar gerekir. Bu şartlardan bazıları şunlardır.

Kasden orucu bozmuş olması şarttır. Oruca niyet eden mükellef hata ederek iftar ederse, sadece kaza gerekir. Meselâ abdest alırken ağzına su verdiği anda, elinde olmayarak boğazına su kaçarsa orucu bozulur. Ancak bu fiilde kasıt unsuru mevcut değildir. Bu sebeple sadece bir günü kaza eder.

Kendi iradesi ile bozmuş olmalı, zorlama olmamalıdır. Kendisiyle cim'a edilen kadın, bu fiile razı olmuşsa; hem kaza, hem keffâret gerekir. Ancak cima zorlama sonucu olmuşsa, kadına sadece gününe gün kaza gerekir. Çünkü orucunu bozması hususunda zorlanmıştır.

Oruca başladıktan sonra hastalanmaması veya sefere çıkmaması esastır. Mükellef oruca niyet ettikten sonra hastalanır veya sefere çıkarsa, muhayyerdir. İster durumuna katlanır orucunu tamamlar; ister iftar ederek gününe gün kaza eder. Mükellef Ramazan orucunu tutarken, geceden niyet etmiş olmalıdır.

Mükellef orucunu bozarken, tabii gıdalardan veya gıda yerine geçebilecek yiyecek ve içeceklerden faydalanmış olmalıdır: Meselâ çakıl taşını veya demir parçasını yutan kimsenin orucu bozulur. Ancak keffâret gerekmez. Zira bunlar gıda olmadığı gibi, gıda yerine geçecek besleyici özelliğe de sahip değildir. (2)

Orucu bozan ve sadece kazayı gerektiren hususlara gelince; Mükellefin herhangi bir kasdı olmadan, zorlama ve hata sonucu orucu bozulursa, gününe gün kaza etmesi gerekir. Meselâ Ramazan ayında oruca niyyet eden bir mümin, unutarak yeyip-içer veya cima eder, daha sonra da sırf cehaleti sebebiyle orucunun bozulduğu zannına kapılarak iftar ederse; günü gününe kaza eder. Aynı şekilde; kustuğu için veya kan aldırdığı için orucunun bozulduğunu zanneden ve sırf bu zan sebebiyle orucunu yiyen kimsenin durumu da aynıdır.

Zorla iftar ettirilmiş olan kimsenin veya hataen orucunu bozmuş olan mükellefin de sadece kaza etmesi esastır. Keffâret lâzım gelmez.(3)

Bu durumlarda şu formül uygulanır: Kasden ve kendi ihtiyarîyle herhangi bir meşru özrü bulunmadan Ramazan orucunu bozan mükellefe hem kaza, hem keffâret gerekir. Bunun dışında, kendi ihtiyarı olmaksızın ve meşru bir özür sebebiyle orucunu bozan kimseye, sadece gününe gün kaza gerekir. Okurlarımız bu formülü öğrenip buna göre hareket ederlerse yanılmazlar.

Orucu bozup sadece kazayı gerektiren durumlardan bazılarını zikredelim:

Ağza ve buruna su verme anında midesine su kaçıran kimsenin orucu bozulur. Gününe gün kaza gerekir. Cünûb olarak sabahlayan bir mümin gusül abdesti alırken boğazına su kaçırırsa orucu bozulur; kaza gerekir. Bu sebeble, cünüb olarak sabahlamamaya özen göstermek veya gusül abdesti alırken dikkatli olmak şarttır.

Oruca niyet eden mükellef çakıl, kuru çamur, pamuk, kuru ot ve kağıt gibi gıda özelliği olmayan maddeleri yutarsa orucu bozulur; kaza gerekir. Meşrû bir özür sebebiyle; makadından şırınga (iğne) yaptıran veya mesanesine ilâç veren kimsenin orucu bozulur, gününe gün kaza gerekir.

Kendi iradesi olmaksızın ağzına kar ve yağmur tanesi kaçan ve bunu yutan kimsenin orucu bozulur; gününe gün kaza gerekir. Bir kimse oruçlu iken hanımını öpse ve bu sebeple inzal vaki olsa, orucu bozulur. Gününe gün kaza gerekir.

Ramazan ayının dışında herhangi bir oruca niyet eden mükellef, orucunu kasden dahi bozsa, kaza vacib olur; keffâret gerekmez. Keffâret sadece Ramazan-ı Şerif orucunun bozulması ve bu fiilde mükellefin kasdı sebebiyle gündeme giren bir cezadır.

Boğaza huni ile bir şey akıtmak; ağzına aldığı bir şeyle boyanmış tükrüğü yutmak; karnında veya başında olan bir yaraya akıtılan ilaç mideye veya beyine ulaşmak; zorla oruç bozmak; dişleri arasında kalan nohut tanesi kadar şeyi yemek; unutarak bir şey yedikten sonra orucun bozulduğunu sanarak bile bile yemek ve içmek; kendi isteğiyle ağız dolusu kusmak; ağız dolusu gelen veya getirilen kusmuğu geri çevirmek; kendi isteğiyle boğazına veya genzine duman çekmek; sabah olmuşken, daha vakit var diye sahur yapmak; güneş batmadan, battı zannıyla oruç açmak; Ramazan orucundan başka bir orucu bozmak; Ramazan orucuna niyyet etmeyerek gündüz yiyip içmek; oruçlu ve mukim iken yolculuğa çıkıp orucunu bozmak; makata su veya yağ akıtmak, bez veya pamuk sokmak; uyurken birisinin ağzına su damlatmak, bu durumlarda oruca kaza gerekir.

----------------------------

1- İbnül-Hümâm, II, 72.

2- Merginanî, Hidâye, I, 124.

3- Fetevây-ı Hindiyye, I, 201. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
A. Galip Doğan Arşivi
SON YAZILAR