Hüzeyme Yeşim Koçak

Hüzeyme Yeşim Koçak

Oruç ve Ramazan üzerine değerli bir yorum

Oruç ve Ramazan üzerine değerli bir yorum

Ramazan ayı biterken ve kıymetli bir geceyi idrak ederken, Büyük bir velinin, haşmetli bir zekânın bize aktardıklarına, Ramazan konusundaki yorumlarına bir göz atalım.
Prof. Dr. Ekrem Demirli’nin “İbnü’l- Arabî Metafiziği” eserinden:
“Oruç, insanın sürekli eylem içinde olmayla şartlanmış ve Tanrı’ya yaklaşmayı meşakkatli ibadetlere bağlamış algısına ‘bir şey yapmayarak’ Tanrı’ya yaklaşmanın imkânını hatırlattığı için önemlidir. Ve dindarlığın ölçütü sayılmıştır. Gerçekten de oruç, bir şey yapmak değildir. Oruç tutan kişi; bedenî, malî veya zihnî herhangi bir amel yapmaz. Bu bağlamda insanın orucuna derinlik kazandırmak ve değerini arttırmak için oruçluyken yaptığı işler ve ibadetler, orucun zatî tanımına dahil değildir kuşkusuz. Oruç tutmak’ ile ‘oruçluyken ibadet yapmak’ ayrı mütalaa edilmesi gereken hususlardır. Konuyu ayrıntılı bir şekilde Futuhât-ı Mekkiyye’de inceleyen İbnü’l-Arabî’ye göre oruç, ‘bir şey yapmayarak’ karşılığı bizzat Tanrı olan bir ibadeti yerine getirmektir. Bu yönüyle oruç, Tanrı’nın es-Samed ismini hatırlatır. ‘Çünkü,’der İbnü’l- Arabî, ‘oruç tutarken bir şey yapmayız, aksine bir şey yapmayarak oruçlu oluruz.’
“İbnü’l-Arabî’nin üzerinde durduğu en önemli mesele, oruç sürecinde oruçlunun İlâhî isimlerle, ilişkileridir. İbnü’l-Arabî ‘Ramazan Allah’ın bir adıdır’ diye bir hadis aktararak Ramazan’ın ve bu ayda tutulan orucun ibadetler arasındaki müstesna yerini anlatır. Ramazan Tanrının aylar içindeki tek ismidir ve aylar içinde benzeri olmayan bir aydır. Oruç da benzeri olmayan bir ayda tutulan benzersiz bir ibadettir ve misilsiz Allah’ı hatırlatır. Öte yandan oruç gizli bir ibadettir. Bir insanın kendisi açıklamadan oruç tuttuğu ve ibadet yaptığı bilinmez. Çünkü oruçlu, bir şey ‘yapmamaktadır.’ Bir ibadeti bir şey yapmaksızın yerine getirmek, onu gizlemek demektir. İbnü’l-Arabî ‘Ramazan ayı geldiğinde Cennet kapıları açılır’  anlamındaki hadisin bâtınî yorumundan Cennet ile örtünmek ve gizlenmek arasındaki ilişkiye dikkat çeker. Cennetin gizlemek ve örtmek anlamıyla orucun gizliliği ilişkili olduğu için bu hadis böyle zikredilmiştir.
Allah’ın adı olan bir ayda tutulan ve her bakımından bu isimle kuşatılan oruç, öncelikle Tanrı’nın el-Mümsik ya da el-Masik ismiyle irtibatlıdır. ‘Tutmak’ fiilinin öznesi olan el-Masik, Allah’ın isimlerinden biridir. Allah bu isimleriyle yerleri ve gökleri tutar, onların ortadan kalkmasını engeller. İnsan ise kendini ‘tutarak’ bu isim ile önce taalluk (ilişme, ilme’l-yakîn), sonra tahalluk (ayne’l-yakîn, ahlaklanma) ve sonunda tahakkuk (hakka’l-yakîn) eder. El-Masik ismi insan üzerinde hüküm sahibiyken bir şey yemez, içmez, cinsel ilişkiye girmez v.s. Öte yandan orucu bozmak anlamındaki ‘iftar’ kelimesi de bizi Allah’ın başka bir ismine götürür. O ise el-Fatır’dır. El-Fatır, Tanrı’nın yaratma eylemiyle ilgili ismi olduğu gibi aynı zamanda ‘fıtrat’ kelimesiyle irtibatlıdır. Oruçlu iftarını açarken el-Fatır isminin hükmü altına girer. El-Fatır ‘yaran, ortaya çıkaran’ demektir. İftar ile insanın daha önce uzak durduğu besinlerin onun sindirim sistemini ‘yarması’ ve ‘açması’ arasında bir ilişki vardır. Burada İbnü’l-Arabî’nin yaratma teorisinin yokluktan yaratma değil, çekirdek hâlindeki bir şeyden âlemin ortaya çıkartılması olduğunu hatırlamak gerekir. El-Fatır çekirdeğin veya kabzedilmiş şeyin parçalanması ve açılması demektir. İbnü’l-Arabî fıtrat ile el-Fatır arasındaki ilişkiye de dikkat çeker ve mastar ile isim arasında zaman zaman yaptığı yer değiştirmelerinden birini kullanarak ‘Fıtrat Allah’tır’ der. İnsanların üzerinde yaratıldığı fıtrat, onların Allah’a ve O’nun sûretine göre yaratılmış olmaları demektir.
 (…)İbnü’l-Arabî orucun Tanrı’nın isimleriyle ilişkisini, orucun ödülü hakkındaki rivayetlerle destekler. Kutsi hadiste Allah Teâlâ ‘Orucun sevabı Bana aittir’ demiştir. Burada İbnü’l-Arabî’ye göre herhangi bir zımnî sevap söz konusu değildir. Aksine Allah ‘Onun ödülü Ben olacağım’ demektedir. Öyleyse oruç, sevabıyla da ibadetler arasında müstesna bir yere sahiptir” (Sufi Kitap, s.309-310)
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüzeyme Yeşim Koçak Arşivi
SON YAZILAR