Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

O’nun bir günü ve her günü

O’nun bir günü ve her günü

Günümüzde hayâtı günü birlik kafasına estiği gibi yaşayanlar ne yazık ki dolu dolu bereketli bir hayat yaşayamıyorlar. Yiyeceklerine dikkat etmeyenler, gelişigüzel davranışlar ortaya koyanlar, uyku düzeni bulunmayanlar, yardım hislerinden uzak olanlar, dost seçmesini bilmeyenler yaşam kalitesi sağlayamazlar. Hayat güzel yaşayınca güzelleşirken tam tersi günahlara bata çıka yaşayınca bir ızdırâba dönüşebiliyor. Bugün olduğu gibi, o yüzden yaşamaktan bezmiş, hayattan hiçbir beklentisi bulunmayan umutsuz, ümitsiz, karamsar insanlar ortalığı kaplamıştır.

Bu mutsuzluk okyanusunda boğulmamak için müracaat edeceğimiz kaynak bellidir. Hiç olmazsa Rebiyülevvel ayında O’nun nurlu doğumu vesilesiyle O’nu hayatlarımıza çağıralım da günlerimiz, aylarımız, senelerimiz hasılı ömrümüz bereketlensin. O iki dünyânın Efendisi Peygamberimiz aleyhisselam günlerini acaba nasıl yaşadı? Biz nasıl yaşıyoruz ve nasıl yaşamalıyız ki hayâtımıza O aleyhissalâtu vesselâmı taşıyalım. Haydi, bunun için önce O’nun gününü değerlendirişini doğru kaynaklardan öğrenerek işe başlayalım:

Peygamber aleyhisselâm’ın torunları, babaları Hz. Ali (r.a)’den naklederek anlatıyorlar; ‘…Hz. Peygamber aleyhisselam, günlük zamânını üçe taksim ediyordu. Bir kısmını namaz kılmak ve Kur’an okumak gibi Allah Teâlâ’ya ibâdete ayırıyordu. İkinci kısmını aile fertleriyle alâkadar olmaya ayırıyordu; günlük ev işlerini yapıyor, ev ihtiyaçlarından kendisine düşenleri yerine getiriyordu. Üçüncü kısmında ise, istirahat buyuruyorlardı. Ancak istirahat zamânını da ikiye böler ve bunun bir kısmında ashâbın ileri gelenlerini huzûra kabul ederek onlara gerekli bilgileri öğretir, onlar da huzûrundan çıkınca öğrendiklerini ashâbın bütününe öğretirlerdi. Rasûllullah aleyhisselam kendisine yakın olmakta ashâbında mal, mülk, para, soy sop gibi şeyler aramaz, daha ziyâde takvâya önem verirdi, ibâdet ve taate düşkün, dürüst, güvenilir kimselere fazlaca iltifat ederlerdi.’

Şimdi burada duralım kendi hayâtımızı O’nunkinin üzerine koyalım ve benzeşme var mı diye bir soralım? Teknoloji çağında aile fertleri her biri ayrı ayrı evlatlar, anne-babalar bilgisayar, akıllı telefonlarla face-bookların, internetin ve televizyonların başında harcanan boşa heba edilen vakitler, aile muhabbetine ayrılabilir meselâ değil mi? Ya da bize yanlışlarımızı düzeltebilme erdemi kazandıran ibâdetlere zaman kalabilir değil mi? Gece geç saatlere kadar bu âletlerle vakit geçirenlerin pek tabiî ki uyku düzeni de kalmıyor. 

Şurası bir gerçek ki O insanlığın Efendisinin hayâtından çok uzak yaşıyoruz bu sebeple de gafletteyiz ayni zamanda kayıpta. Devam ediyorum O güzel insan peygamberinin hayat içindeki davranışlarına…

Hz. Peygamber aleyhisselam tevâzuyu elden bırakmazdı. Çarşı-pazar her nerede olursa olsun dâima herkesin hal-hatırını sorar, çevresine güler yüzle, tatlı dille hitap ederek gönül alırdı. O’nun meclisi; ilim, haya, sabır ve emânet oturmaları olur ve huzûrunda edeple bulunulurdu. Herkes birbirine saygı duyardı. Yüksek sesle edebe aykırı konuşulmazdı. (Bir de şimdikilere bakın.) Yanında abes yâni faydasız sözler söylenmesine müsâde etmezdi. Orada konuşulup orada kalması gereken şeyler dışarıya taşırılmaz, dedikodu yapılmazdı. (Bir de şimdiye bakın devlet adamları bile devlet sırrı diye söylenen şeyleri hemen basına sızdırıveriyorlar.) Orada hiç kimsenin aleyhinde konuşulmaz, kimse töhmet altında bırakılmazdı. Huzûrunda insanlık hâli bâzı kusurlar olsa dahi mesele orada kalır etrâfa yayılmazdı. O’nun berâberinde olanlar gönüllerindeki dâvâda birleşmiş, konuştukları şeylerde kaynaşmış ve birliğin ahengine erişmiş kişilerdi. (Tabi bu şuur meselesi!) Öylesi toplumda yaşlılar hürmet, küçükler şefkat görürdü. İhtiyaçlının ihtiyaçları hep berâber el birliği içinde giderilirdi.’ (1)

O halde insanlığın Efendisinin gününü, davranışlarını kendi günümüze, kendi davranışlarımıza taşımadan olmaz. O’nsuz olmaz. O’nsuz olmaz. Aleyhissalâtu vesselam..

----------------------

(1) Bakınız bilgi için Prf. Hüseyin Algül, Peygamberimizin Şemâili-Ahlak ve Âdâbı, İst, 2002, s.85-87

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi
SON YAZILAR