OHAL'de hukuka riayet edilmeli

Saadet Partisi Temmuz Ayı İl Divan Toplantısı yoğun katılımla gerçekleştirdi. İl binasında gerçekleştirilen toplantıya Saadet Partisi Genel Sekreteri Tacettin Çetinkaya, Saadet Partisi İl Başkanı Hasan Hüseyin Uyar, il başkan yardımcıları, il ve ilçe yönetimi ile çok sayıda partili katıldı. Toplantıda konuşan Saadet Partisi Genel Sekreteri Tacettin Çetinkaya, ülke ve dünya gündemini değerlendirdi. Temmuz ayının önemli bir ay olduğunu söyleyen Çetinkaya, “Bu ayda iki önemli hadise meydana gelmiştir. Birincisi 20 Temmuz 2001 tarihinde Saadet Partisi kurulmuştur. Saadet Partisi kuruluşunun 15. yılını kutlamaktadır. Allah, Saadet Partisinin iktidarını bizlere nasip eylesin. İkincisi de 20 Temmuz 1974'te Kıbrıs Barış Hareketi gerçekleştirilmiştir. Hareketin 42. yılını idrak etmenin memnuniyetini yaşıyoruz. Fakat bu iki güzel hadise tarihin seyri içinde önemli bir yer edinse de, ülkemizde yaşanan askeri darbe girişiminin gölgesi altında kalmıştır” diye konuştu.

DARBELERDEN EN ÇOK BİZ ETKİLENDİK

Çetinkaya, Milli Görüş hareketinin darbe rüzgarlarından en fazla etkilenen yapı olduğunu ve tarihte darbe sonucunda 4 partinin kapatıldığını belirtti. “Milli Nizam Partisi, Milli Selamet Partisi gibi partilerimiz farklı farklı bahanelerle kapatılmak istendi, varlığımız cuntacıları rahatsız etti” diyen Çetinkaya, “12 Eylül darbesinden sonra kurulan Refah Partisi, Türkiye'de çok güzel hizmetler gerçekleştirdi. O kadar hizmete rağmen 28 Şubat postmodern darbesiyle kapatıldı. Refah Partisinden sonra Fazilet Partisi kuruldu. Postmodern darbenin devamı olarak, Milli Görüş'ün önünü keserek yeni bir yol açmak isteyenler, Fazilet Partimiz de kapandı. Ve bugün Saadet Partisi varlığını sürdürüyor” diye konuştu.

MİLLET DARBEYE GEÇİT VERMEDİ

Darbeye karşı olduklarını ve darbenin, en iyi ve en organize darbe türü de olsa en kötü yönetimden daha kötü olduğunu vurgulayan, Çetinkaya, şunları kaydetti: “Darbeleri pasife etmek mümkün değildir. Lanetlemek gerekiyor. 28 Şubat darbesinden bu yana yaklaşık 20 sene geçti. Artık darbe olmaz düşüncesine kapılan bir toplumsal yapıda bir gece aniden darbe yapma teşebbüsü gerçekleştirildi. Bunu hepimiz televizyonların başında sabaha kadar izledik. Neyin ne olduğu belirli bir zaman geçtikten sonra ortaya çıktı. Darbe girişiminde kimlerin eli var bu konu netleşmeye başladı. Sonrasında da sokağa çağrı ile beraber, Türk Silahlı Kuvvetleri( TSK) içinde vatanperver kişilerin ve emniyet güçlerimizin çabalarıyla darbeye geçit verilmeyeceği anlaşıldı. Halkımız büyük bir birlik ve beraberlik örneği sergiledi. Basın tarihi içinde medya kurum ve kuruluşları, darbeye karşı en güzel duruşunu sergiledi. Sürekli halkı bilgilendirerek, vatandaşlar üzerinde farkındalık oluşturuldu. Darbe, yukarıdan aşağıya yani emir komuta halkası ile mi gerçekleştirildi diye düşündük. Genelkurmay Başkanından böyle bir emir gelmediği anlaşılınca adımlar ve çözümlemeler yapıldı.”

İSTİHBARAT ZAFİYETİ YAŞANDI

Bütün yaşananlara rağmen darbeyi kimin yaptığı konusunun son derece önemli olduğunu dile getiren Çetinkaya, konuşmasını şu cümleler ile sonlandırdı: “Türkiye'de yıllardır faaliyet gösteren, cemaat adı altında olan ve kendisi de ABD' de yaşayan bir kişinin kurduğu bir ekip tarafından yürütüldüğü ortaya çıktı. Bu sadece FETÖ yapacağı bir girişimde değil. Bunlara yardımcı olan cuntacılarda var. Her ikisinin sisteme karşı olan işbirliği neticesiyle girişim gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın darbe girişimini eniştemden, Başbakan Binali Yıldırım'ın ise eşten dosttan öğrendim söylemleri doğru olmadı. İstihbarat konusunda ciddi bir zafiyetin olduğunu görüyoruz. Umut ederiz ki MİT, bilgileri zamanlı ve doğru bir şekilde vermiştir. Bağlı olduğu iktidara doğru bilgiler vermek zorundadır. Türkiye, birçok OHAL, durumu yaşadı. OHAL, gerekliydi ve gereken yapıldı. Demokrasi ve ülke yönetiminin bir parçasıdır. Bu noktada hakka hukuka çok güzel bir şekilde riayet edilmesi gerekiyor. Olayla ilgisi olmayanların, zarar görmemesi gerekiyor.”

EMRE ÖZGÜL