Mahmut Alınak: Türkiye'de Konuştuğunuz Zaman Bileklerinize Kelepçe Takılır

Mahmut Alınak: Türkiye'de Konuştuğunuz Zaman Bileklerinize Kelepçe Takılır

Eski HEP Milletvekili avukat Mahmut Alınak 2008'de 2 polisin hem şikayetçi hem tanık olduğu davadan 9. defa ceza evine konuldu. Alınak Kars Adliyesi önünde yaptığı açıklamada, "Türkiye'de konuştuğunuz zaman bileklerinize kelepçe takılır."...

Eski HEP Milletvekili avukat Mahmut Alınak 2008'de 2 polisin hem şikayetçi hem tanık olduğu davadan 9. defa ceza evine konuldu. Alınak Kars Adliyesi önünde yaptığı açıklamada, "Türkiye'de konuştuğunuz zaman bileklerinize kelepçe takılır." dedi.

TBMM'de 18. dönemde Kars, 19. dönemde Şırnak Milletvekili olarak bulunan Alınak saat 14.00 sıralarında geldiği Kars Adliyesi'nde basın mensuplarına, bir kez daha demokrasi ve özgürlükler nöbetini sürdürmek için ceza evine döndüğünü söyledi. Türkiye'de her ne kadar demokrasi olduğu söyleniyor ise de geçmişte Genel Kurmay Cumhuriyetinin yasalarının işlediğini, şimdi ise polis cumhuriyeti tarafından Türkiye'nin yönetildiğini ifade eden Alınak; "Bu polis cumhuriyetinde siyasal iktidar ve siyasal iktidarın yandaşlarıyla bir avuç oligarkın dışında kalan herkes misakı milli sınırları içerisinde yaşayan Kürtler, ezilen Türkler, Araplar, Çerkezler, Rumlar, Süryaniler kısacası bütün emekçi halklar ağır bir esaret altında yaşamaktadırlar." şeklinde konuştu.

Türkiye'de tüm hakların sadece susma ve susarak boyun eğme hakkına sahip olduklarına vurgu yapan Alınak, "Aslında çağdaş statüler esirliktir ve köleliktir. Bu esirlik ve kölelik statüsünün dışında kalan bir avuç azınlık siyasal iktidarla birlikte tüm bu coğrafyayı pençesinin içine almış ve halk yığınları inim inim inlemektedir. Konuştuğum zaman Türkiye'de bileklerinize kelepçe takılır. Sözüm ona demokrasinin olduğu söylenen Türkiye'de düşünceleriniz ifade ettiğinizden hapse atılırsınız. Televizyonlarda görüyor ve izliyoruz. Memurlar ve maden işçileri haklarını savunduklarında azgın bir saldırıya uğramaktadırlar. Bu nedenle ceza evleri düşünce insanlarınca tıklım tıklım dolu bir haldedir."

'BU DÜZENİN SEVDİĞİ ZİFİRİ KARANLIKTIR'

Alınak, bu düzen ve bu düzenin başındakilerin, düşünceden korktuklarına değindiği konuşmasında; "Aydınlıktan korkmaktadırlar. Onların sevdikleri tek bir şey zifiri karanlıktır. Halkların üzerine çökmüş zifiri karanlıktır. Hapishanelerde ölüm sınırında olan insanlar var. Egemenler bu düzenin başında bulunanlar, aydınlık düşüncelerden korktukları için aydınları hapishanelere doldurmaktadırlar." dedi.

Bazılarının kendine bu yaşta hapishaneye girmek ayıptır dediğini hatırlatan Alınak; "Ben de diyorum ki asıl bu yaşta hapishaneye girmemek ayıptır. Çünkü biz yaşlılar hapishaneye girmesek, biz yaşlılar bedel ödemeyi göze almasak gelecek kuşaklara karşı görevlerimizi yapmamış oluruz. Tarihe ihanet etmiş oluruz. Ben istesem bir avukat ve siyasetçi olarak bu düzenin nimetlerinden pekala yararlanabilirdim. Mercedeslerim olurdu, villalarım olurdu, İstanbul’un kalbine dikilen gökdelenlerim olurdu. Ama elimin tersiyle ittim, çünkü ben kendimi gelecek kuşaklardan sorumlu hissediyorum. Zamanında dedem bedel ödemeyi göze alsaydı ben bugün hapishaneye gidiyor olmayacaktım. Ancak bana verilmiş olan bu ceza benim için bir şeref madalyasıdır. Ya ben işbirlikçi olsaydım ve bu düzen işbirlikçisi olarak bu düzenin nimetlerinden yararlanıp emekçi hakların kanlarıyla beslenen biri olsaydım ne olurdu? O zaman sokakta dolaşamazdım, kendimden utanç duyardım, çocuklarıma ve torunlarıma karşı utanç duyardım."

'2 POLİS HEM ŞİKAYETÇİ, HEM TANIK VE MAHKEME BUNU ESAS ALARAK BANA CEZA VERDİ'

Alınak bugün Kars adliyesinde olmasının 2008’de yaşanan bir dava ile ilgili olduğunu da açıklayarak, "İçeri girişimin nedeni şu, 2008 senesinde bir teyze bana geldi. O zaman avukatlık yapıyorum. Oğlunun polise mukavemetten dolayı göz altına alındığını söyledi. Benden yardım istedi. Bende geldim adliyenin birinci katında yüzü gözü yara bere ve kanlar içinde bir insan bankta yığılı bir şekilde oturuyor. Digorlu olduğunu söyledi. Adı Tahsin Orman'dı. Bu halin ne diye sorduğum da polisleri işaret ederek, 'Beni dövdüler' dedi. Dehşete kapıldım o an susamazdım sussam sokağa çıkamazdım. 'Bu canavarlık' dedim, 'Bu hayvanca bir uygulama' dedim. O sırada polisler özel yetkili savcıyla görüşüp tutanak tutmuşlar. Tutanağımı alan ve soruşturma başlatan savcı, polisler hakkında işgenceden dolayı soruşturma açacakken benim hakkımda polislere hakaretten dava açtı. Ve mahkeme el çabukluğuyla bana 14 ay 17 gün hapis cezası verdi. Polis tutanağından başka hiçbir delil yok ve polis tutanağı doğrulanmadı. 2 polis hem şikayetçi, hem tanık ve mahkeme bunu esas alarak ceza verdi. Yargıtay da onayladı." CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.