Recep Çınar

Recep Çınar

Konyaspor, Konyaspor olalı

Konyaspor, Konyaspor olalı

Bilinen hikayedir. Anadolu’yu “modernleştirme” programı çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, konser vermek üzere Erzurum’a gider. İş Erzurumluya kalsa, Raci Alkır’dan “Dün gece yar hanesinde yastığım bir taş idi” veya Mükerrem Kemertaş’tan “Eledim eledim höllük eledim” ya da Arif Sağ’dan “Erzurum çarşı pazar” yani “sarı gelin”den başkasını dinlemeyecektir ya. Devir öyle bir devirdir ki, el mahkum doluşurlar konserin verileceği salona. Yaklaşık iki saat Beethoven, Mozart, Çaykovski, yani hiçte duymadıkları bu konseri dinlerler mecburiyetten. Konserin çıkışında, Anadolu’nun “aydınlanma” hamlesinden memnun bir gazeteci, aynı duygularla dolduğunu tahmin ettiği “Teyyo pehlivan” gibi nüktedan bir Erzurumlu yaşlıya neler hissettiğini sorar. Aldığı cevap,  “Ula oğlum Erzurum Ermeni zulmü gördü, Rus zulmü gördü, ama Erzurum Erzurum olalı böyle bir  zulüm görmedi” der.
***
Evet, bu hikaye gerçek midir, değil midir, bilinmez. Ama, Konyaspor, Konyaspor olalı gerçekten böyle bir “zulüm” görmedi. Böyle bir “rezil”liği yaşamadı. Hem yönetim, hem teknik ekip hem de oyunca bazında. 
Ehil ellerle başlamadı sezona Konyaspor. Şehrin kanat önderleri de kendilerine pay çıkarmayınca kaçınılmaz sonla baş başa kaldı bu şehrin takımı. Lig’den düşmek önemli değil, ama bu düşmeyi alışkanlık haline getirmek ya da düştüğün yerden kalkamamak çok daha düşündürmeli bu şehrin insanlarını.
Maalesef Konyaspor tertemiz de düşmedi. Dallı budaklı düştü. Vergi borcunu bir kenara koyarsak, 8-9 trilyonluk bir yük var bu kulübün sırtında. Bu şehirde hiçbir babayiğit bilerek, isteyerek, bu borç yükünün altına girmez, giremez.
O zaman?
Konyaspor’u, bu şehrin sırtında “kambur” gibi görenler değil, şehrin “yüzakı ve “marka” değeri gibi hissedenler 18 Haziran’da yapılacak kongrede ateşten gömleği sırtlarına geçirmeliler. Özellikle de sporu seven, sektöre yabancı olmayan, Konya’yı ve Konyaspor’u temsil etme “misyon”u ve “vizyon”una sahip olanlar bu göreve soyunmalı.
Hem iş yapmalı, hem de iş yaptırmalı.
Hem “iktidar” sahibi, hem de “muktedir” olmalı.
Hem Konya’yı, hem de Konyaspor’u sevmeli.
Her ne kadar köprüler atılmış, saflar netleşmiş olsa da, geçmişte yaşanan kişisel “travma”ları da bir kenara bırakarak, ortak bir payda olan, şehir ve şehrin takımı ise orada buluşulmalı. Oyunun aktörleri birbirleri ile duygu ve hedef birlikteliğinde olmayacaklarsa eğer, Konyaspor’da dün olduğu gibi sevgi de olmaz huzur da. Zaman, dün de yaşananları kestirip atma zamanı. Taktir edersiniz ki, yerde yatan bir “enkaz” var ve kat edilmesi gereken uzun bir yol.
Ve ulaşılması gereken de bir hedef.
O zaman mecburen yürüyecek bu kervan. Mecburen sevecek insanlar birbirlerini. Mecburen sarılacaklar Konyaspor’a. Eğer hep birlikte batmak istemiyorlarsa, bu gemide. Kurt, yaprağı kemirmeye devam etse de!
Samimiyetlerini Konya ile paylaşmak için bulunmaz bir fırsat ve önlerinde, önümüzde şimdi. Kimsenin karnının ağrımayacağı, ama Konya’nın kazançlı çıkacağı bir yönetim işin başına gelmeli ya da getirilmeli. Konya’yı yeniden bir spor şehri yapmak istiyorsak, istiyorlarsa doğrular da buluşmanın tam zamanı.
Türkiye Spor Yazarları Derneği Konya Şubesi ve Konya Gazeteciler Cemiyeti olarak, bir önceki sezon Konya ve Konyaspor bilinçliliği ile ortak bir duruş sergilemiştik. Şehir dinamiklerini harekete geçirmekti amacımız.
Başarılı da olduk.
Bank Asya 1. Ligi’ne düşen Konyaspor’un ayağa kalkması noktasında bizlerin de sorumluluğu olduğu bilinci ile yeniden bir araya geldik. Çaktığımız kıvılcımın büyümesini arzu ediyoruz. Dolayısıyla da bu şehrin “sahipsiz” olmadığına inanmak ve inandırmak istiyoruz, hem kendimizi hem de bu şehirde yaşayanları.
Umarım, başarılı oluruz.
Umarım, insanlar kayıtsız kalmaz.
Umarım, Konyaspor düştüğü yerden kalkar.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi
SON YAZILAR