Konya'nın açık hava müzesi: KİLİSTRA

Konya'nın açık hava müzesi: KİLİSTRA

İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü vasıtasıyla Kilistra Antik Kenti’ni gezip, Kilistra’da yaşayan insanların yaşam tarzı ve bölgenin mimari yapısını yerinde görme fırsatı bulduk. Kilistra tarihi dokusuyla adeta açık hava müzesini andırıyor

Roma’nın son dönemlerinde yönetim amaçlı kullanılan şehirlerden biri olan Kilistra, Hristiyanlığın ilk yaşandığı yerlerden biri olma özelliği taşıyor. Uzaktan görünümüyle Kapadokya’yı andıran Kilistra, yumuşak kayalıklara oyulmuş evleri, sarnıçları, yönetim binaları ve kiliseleriyle insanlık tarihine ışık tutuyor. Arkeolog Nurettin Özkan eşliğinde kenti gezmeye ilk olarak köy konağı önünden başlıyoruz. Konak, Cumhuriyet’in ilk yıllarında halk evi olarak inşa edilmiş. Cumhuriyet’in 10. Kuruluş yıldönümü de bu halk evinin önünde kutlanmış. İki katlı olan binaya daha sonradan bir kat daha çıkılmış ve köy odası olarak kullanılmaya başlanmış. Köyde otel ya da pansiyon olmadığı için gelen ziyaretçiler bu odadan yararlanmış.

4-2-025.jpg

KAYADAN OYMA BİNALAR

Arkeolojik alan hemen konağın yanından başlıyor. Kentteki evlerin kayaların içine oyularak yapılması, kentin kuruluşunda ve yapılaşmasında gizlilik esas alınmış gibi görünüyor. Roma döneminde Hristiyanlığı kabul etmiş halk, putperest kitlelerin ve yağmacıların yoğun saldırılarına dayanamayarak saklanmaya elverişli dağlık kesimlere geçmişler.  Uzaktan bakıldığında doğal bir kaya gibi görünen yerleşme yerlerinin iç kısımları geniş mekanlar halinde oyulmuş, aydınlatma ve havalandırma gizli açıklarla sağlanmış. Roma’dan sonraki öneminde kente Hz. İsa'nın havarilerini gören ve havari gibi kabulde gören Aziz Paulos'un gelmesiyle Hristiyanlık ile ilgili ilk misyoner çalışmaları yapılmış. Buradaki ilk Hristiyanlar, eski Roma mekanlarını da kullanarak kaya mezarlarında küçük ibadethaneler kurmuşlar. Gerçek bir doğa içinde mağaraların ve yükseklerde kayalara oyulmuş odaların bulunduğu Kilistra’da en önemli dini yapı yaklaşık olarak 1200 yıl önce bin kaya kitlesinin oyulması ile meydana getirilen haç planlı şapel. Bu şapel yani kaya kilise, hem kayanın içine oyulmuş hem de dış kısmı haç şeklinde oyulmuş. Anadolu'da bulunan ender şapellerinden birisi. Bu yüzdende sanat tarihi bakımından da son derece kıymetli. Gerçekten görülmesi gereken ilginç bir eser.

4-4-014.jpg

ÜST DÜZEY GÜVENLİKLİ KARAKOL

Kentin doğusuna doğru giderek Devrek mevkiine ulaşılıyor. Devrek mevkiinde kentin girişini kontrol altında tutan gözetleme kulesi, yağmur suyu toplamak için yapılan su sarnıcı ve mezarlar ve kentin içine ulaşan antik yol izlenerek Konacak mevkiine ulaşılıyor. Burada dikkatimizi önemli stratejilerle inşa edilmiş şehrin korunmasında büyük önem sahibi olan karakol çekiyor. Karakolda, karakol komutanının odası, ileri karakolda nöbete gelen devriye askerlerinin koğuşu ve hamamlık bulunuyor. Karakolun uç noktasında nöbeti devralan askerin duracağı yer ulunuyor. Askerin dikileceği yer öyle iyi ayarlanmış ki kentin ana giriş kapısına bakıyor. Diğer nöbetçi askerin durduğu yer ise kale kapısına bakıyor. Bir diğer asker de kaya içine oyulmuş bir kulübenin kenarındaki küçük bir delikten kapının açılıp kapanma işlemini yapıyor. Yani şehrin girişi öyle stratejik noktalarla güvenlik altına alınmış ki şehre girmek isteyen birisi üç farklı açıdan görünebiliyor. Bu da o dönemde burada yaşayan insanların güvenliğe ne kadar önem verdiğini bize gösteriyor. Kilistra Atik Kenti’nin hemen üzerine kurulan Gökyurt köyünün yaşayan halkı Kilistra antik kenti üzerine yerleşmiş durumda. Köyde yiyecek içecek ve zorunlu ihtiyaçlar temin edilebiliyor. Vadi içinde doğa ile tarihin iç içe yaşandığı Paulönü Mevkiinde yeşilin her tonu izlenebiliyor.

ALİ İBİLEME merhabahaber.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.