Kom Eski Şube Müdürü Aydın: Gözaltı Sayısı 51’den 32'ye Nasıl Düştü?

Kom Eski Şube Müdürü Aydın: Gözaltı Sayısı 51’den 32'ye Nasıl Düştü?

İzmir'deki liman ihalesi yolsuzluğunu açığa çıkaran polislerden biri olan eski KOM Şube Müdürü Taner Aydın’ın, emniyetteki ifadesine göre gözaltına alınan polis sayısı 51 olması gerekirken, bilinmeyen bir sebeple 32’de kaldığı belirtildi....

İzmir'deki liman ihalesi yolsuzluğunu açığa çıkaran polislerden biri olan eski KOM Şube Müdürü Taner Aydın’ın, emniyetteki ifadesine göre gözaltına alınan polis sayısı 51 olması gerekirken, bilinmeyen bir sebeple 32’de kaldığı belirtildi.

İzmir 4. Sulh Ceza Hakimliği'ndeki ifadesinde bu gerçeğe dikkat çeken Aydın, “1998 yılında istihbarat şubeye geçtim. 2007 yılında Hakkari’ye gönüllü olarak gittim. 2013 yılına kadar da İzmir istihbaratta görev yaptım. 2013 yılında Kudret Dikmen, şube müdürü olarak atandı. Ramazan müdürüm terfi etti. İstihbarat daire başkanı değiştirildi, ardından Türkiye’deki bir çok istihbarat şubede PKK ve sol örgütlerle mücadele etmiş polis memurları tamamen görevden alındı. Ardından burada yapılan listelerle KOM daire başkanlığındaki müdürler değiştirildi. Bunlar fişleme neticesinde oldu. İstihbarat daire başkanlığında oluşturulan istihbarat şubeleri denetlenmeye başlandı. Bunlar normal denetlemeler değildi. Önceki yönetimi suçlamak ve onlarla ilgili delil üretmek için denetleme yapıldı. Bu denetlemelerde şubelerde görev almış henüz mesleki tecrübeye sahip olmayan personel zora sokuldu, sıkıştırıldı. Zaman zaman bu denetlemelerde anayasal haklar, inanç özgürlüğü ile ilgili olan kısımlarda bazı zorlama ifadeler alınmaya çalışıldı. Yaptığımız bir çok resmi operasyon, savcı ve hakim kararı ile yapılan operasyonlar, didik didik incelendi. Örgütlere yapılan operasyonlar suçmuş gibi incelendi. Sanık olmuş, mahkemelerce ceza verilmiş örgüt mensupları şubelerimize davet edilerek, telefonların dinlendiği ve bizlerden şikayetçi olmaları için teşvik edildi. Özel savcılar seçildi, bu dosyalar savcılarımıza verildi. Müfettişler de olaya dahil oldular. 2013 yılında denetlemeye ilişkin dökümanlar, bir ulusal gazetede (Star) çıkan dökümanlar ile aynıdır, bu belgenin gazeteye verilmiş olmasının, bugün benim bu hakimlikte olma sebebidir. O belgeyi kimlerin verdiği de belli. Düzmece bir operasyon sonucu buradayız. Gözaltında tutulduğumuz yerde şartlar çok kötüydü. Orada çalışanları ayrı kendimden ayrıyız görmedim ama binanın temizliğinin yapılması onların görevidir. Teröristler bile geldiğinde oralar temiz tutuluyorsa bizim için de tutulmalıdır. Müfettişlerin ilk savcılığa göndermiş olduğu liste gazetede yayınlanmıştır. Bu personelden ne hikmetse bir kısmı mesela Kudret Dikmen, bu soruşturmaya dahil edilmemiştir, başka isimler de var. Sayı 51'lerden 32'ye düşüyorsa, bunda bir ayrımcılık vardır. Eğer bir suç varsa gerekli işlemlerin diğer kişiler için de yapılmasını istiyorum. Benim gibi bizimle aynı konumda olan Kudret Dikmen ve Fatih Çankaya, bu operasyonu savcımız Okan Batu ile birlikte planlamasını yapmışlardır. Başka bir örneği varsa bu olayın şüphelilerle savcı oturup plan yapmıştır, objektif olamaz. Bizlerden bir takım personelin açıkta olup emniyetten su içmeye izin verilmezken, bir kısım ise en güzide yerlerde çalışması manidardır.” dedi.

"BİRBİRİNİ TANIMAYAN 40-50 KİŞİ AYNI İFADELERLE ŞİKAYETÇİ OLMUŞ"

Kendilerine yönelik hazırlanan şikayet dilekçelerinin, belli bir sistemin içerisinden geçirelerek hazırlandığını aktaran Aydın, “Operasyon yapılacağını 6 aydır biliyorum, gizli istihbarattan öğrenmedim, günlük gazete ve Twitter'da isimlerimiz yayınlanarak, operasyon yapılacağı ve tutuklanacağımız yazıldı. Bu konuda soruşturmanın gizliliği aşikardır, bu konuda işlem yapılmamıştır. Bu haberlerin çıkması ile operasyon aynı kapsamda yapılan işlemdir, aynı komplonun parçasıdır, halkımız üzerinde algı oluşturulmaktadır, illegal dinleme yaptığımız söylenmektedir, bunu emniyetin yapacak kapasitesi yoktur. Şu an bildiğim kadarıyla bir tek MİT mahkeme kararı olmaksızın dinleme yapabilmektedir. Çalıştığım dönemde yapmış olduğumuz terör, uyuşturucu ve kaçakçılık operasyonlarında gözaltına almış veya dinlenmiş olduğumuz insanlara yazılar gönderilerek bizimle ilgili şikayetçi olmaları için teşvik edilmişlerdir. En dikkat ettiğim ise yapmış olduğumuz işlemlerin sanki başka bir sivil toplum veya cemaatin adına yapıyormuşuz gibi özellikle ifadeleri alınmış. İfadelerde şahsi kanaatimce evrakta sahtecilik kapsamına girecek kadar düzmece ifadeler alındığını gördüm. Birbirini tanımayan 40-50 kişi, aynı ifadelerle bizden şikayetçi olmuşlar. Emniyet personeli şikayetlerinde ise alenen kin ve garez ifadeleri bulunmaktadır.” diye ifade etti.

"KANUN MADDELERİ HUKUKSUZLUĞA ARAÇ OLARAK KULLANILMAKTADIR"

Evinin kapısının çilingirle açıldığını belirten Taner Aydın, şöyle devam etti: “32 şüpheliden sadece istihbaratta görev yapan 4 kişinin evinde arama yapılmıştır. Arama kararı kesinlikle şahsımıza karşı garez ile alınmıştır, zira benzer şekilde 3 ay önce bir internette yaptığım işlemden dolayı mahkeme kararı ile arama yapılmıştır, bu aramada çoraplar, şifonlar, deterjan kutuları ve Kur'an-ı Kerim’in yapraklarının arasına varana kadar çok ince arama yapılmıştır. Sanki teröristin evini arar gibi arama yapmışlar. Hiçbir şey bulamamışlardır, evimde olmamama rağmen kapı çilingir vasıtasıyla açılmıştır. Mahkeme kararı da olsa bu arama hukuki değildir. Kanun maddeleri hukuksuzluğa araç olarak kullanılmaktadır. Bu süreçte yargı bağımsızlığı ortadan kaldırılmıştır. Hakimlerin vermiş olduğu kararlar polis müfettişleri incelemesine tabi tutulmaktadır. İzmir Adliyesi'nde görevli bir hakim hakkında iddia var diye polis başmüfettişi 10 hakimi emniyete çağırarak ifade almıştır, HSYK müfettişlerinin yapması gereken görevler gasp edilmiştir. İfadeye gittiğim zaman soruları gördüm. Gözaltına alınma sebebimde yazılan sorular bana sorulmadı. Örgütle de ilgili sorular sorulmadı. Bir örgüt var mı diye sorarsanız, 29 Ekim 1923'te kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti örgütünün üyesiyim. Bu salonda bulunan birçok arkadaşımızla eylem yaptık. Bir tanesi Foça’da, askerlerimizi şehit edenlerin yakalanması, devamında Antalya’ya helikopterler gidip kırsal alanda 20 el bombası, Kalaşnikof silahlar ve patlayıcı maddeleri ele geçirerek eylem yaptık. Bunun için devletin helikopterini kullandık, savcının bahsettiği devlet imkanlarından yararlanmaktan kastı budur.” CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.