Koç: Cumhurbaşkanı'nın 'Pyd Bir Terör Örgütüdür' Tezi 48 Saatte Havada Kalmıştır

Koç: Cumhurbaşkanı'nın 'Pyd Bir Terör Örgütüdür' Tezi 48 Saatte Havada Kalmıştır

CHP Parti Sözcüsü Haluk Koç, "Cumhurbaşkanının 'PYD bir terör örgütüdür' tezi 48 saatte havada kalmıştır. Havaalanına iner inmez Obama telefonla arıyor. Artık ne söyleniyor ise 48 saat önce söylediğinin tam tersine çark eden, kıvırtan...

CHP Parti Sözcüsü Haluk Koç, "Cumhurbaşkanının 'PYD bir terör örgütüdür' tezi 48 saatte havada kalmıştır. Havaalanına iner inmez Obama telefonla arıyor. Artık ne söyleniyor ise 48 saat önce söylediğinin tam tersine çark eden, kıvırtan cümleler, sözler dökülmeye başlıyor. Bölgemizde talimatla, egemenlerin talimatıyla pozisyon almaya zorlanan bir ülke fotoğrafı bütün dünyaya servis edilmiştir." diye konuştu.

CHP'li Haluk Koç, parti merkezinde düzenlediği basın toplantısında iç ve dış siyasetteki gelişmeleri değerlendirdi. Koç, IŞİD ile mücadelede Türkiye'nin koridor olarak kullanılmasına da değindi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın son 48 saat içerisinde söylediklerini hatırlatan Koç, "Böyle bir omurgasızlık, böyle bir rotasızlık, böyle bir hesapsızlık, böyle bir basiretsizlik ortaya konabilir mi? Şimdi bu konuda resmi kişilerin yaptığı açıklamalar 48 saat içerisinde ve barındırdığı çelişkiler ortada. Bir de üstüne konuyla ilgili doğrudan ilgisi bulunan TSK’nın baypas edildiği de ortada ve TSK ile ilgili bakanın açıklamalarından onun aracılığıyla TSK pozisyon almış gibi gösterilme ihtiyacı duyuyorlar. Şimdi mevcut Cumhurbaşkanı 'PYD bir terör örgütüdür IŞİD’den farkı yoktur.' Bu cümle kendisinin değil mi? Daha kayıtlarda var. Bir iki ay olsa araya getirecekler. Bu söz kendisinin ve ondan sonra yurtdışı gezisinden dönüyor uçakla. Havaalanına iner inmez Obama telefonla arıyor. Artık ne söyleniyor ise 48 saat önce söylediğinin tam tersine çark eden, kıvırtan cümleler, sözler dökülmeye başlıyor. Bir; Cumhurbaşkanının 'PYD bir terör örgütüdür' tezi 48 saatte havada kalmıştır. İki; Başbakanlık makamının maalesef hala münhal ve boş olduğunun bir göstergesi olmuştur. Teyit edilmiştir bu pozisyon. Üç; bölgemizde talimatla, egemenlerin talimatıyla pozisyon almaya zorlanan bir ülke fotoğrafı bütün dünyaya servis edilmiştir." ifadelerini kullandı.

"DAVUTOĞLU GRUP KONUŞMASINDA TAKLA ATAN POLİTİKA İZLEDİ"

Koç, konuşmasında Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun grup konuşmasını dün dikkatle, ibretle izlediklerini belirtti. Davutoğlu, hakkında samimi bir dilekleri olduklarını ifade eden Koç, Başbakan'ın biran önce yürütmekte olduğu görevin sorumlulukları çerçevesinde tavır almasını, gölgeden çıkmasını ve o makamın gerektirdiği gibi davranmasını tavsiye etti. Koç, Davutoğlu’nun 17 – 25 Aralık hırsızlık ve yolsuzluk olaylarıyla ilgili yürütülen soruşturmada savcının verdiği takipsizlik kararına değinmediğine dikkat çekerek, şunları kaydetti: "Önemli bir gündem maddesiydi. Hükümetin başkanının, başının bu konuya değinmeden bir grup konuşması tasarlaması herhalde düşünülemezdi. Hepinizin, hepimizin tanık olduğu takla atan bir politika izledi. Bu konuda biraz terledi, bunaldı ama tek söz söyleyemedi. Kısaca kıvrandı durdu, terledi, bunaldı. Yani laf olsun torba dolsun şeklinde bir takım kişisel hak ve özgürlüklere devlet kelepçesi takacak olan getirilen yasa tasarısını bir özgürlük genişleten yasa tasarısı olarak sunma gayretine, sihirbazlığına girdi. Meramını anlatamadan da kürsüden indi. Değerli arkadaşlarım, niye Başbakan bu yolsuzluk ve hırsızlık, rüşvet soruşturmasıyla ilgili tek kelime edemiyor? Daha önce birlikte kabinede bulunduğu 4 çalışma arkadaşı istifa etmek zorunda kalmış. Belgeler ortada, kayıtlar ortada, görüntüler ortada, fezlekeler ortada. Tek kelime edemiyor savcının verdiği usul yönünden verdiği takipsizlik kararıyla ilgili tek kelime edemiyor dikkat edin. Acaba yakasına Başbakanlık görevi iliştirilir iken partisinin Genel Başkanı olması talimatı birileri tarafından kendisine tevdi edilir iken kardeşim sen bu yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet olaylarıyla ilgili soruşturma boyutuyla hiç ilgilenmeyeceksin, biz onu başka kanallardan bir şekilde hallettik, günü geldiğinde de bir savcılık kararıyla mahkemeye daha intikal ettirtmeden takipsizlikle sonuçlanacak ve ondan sonrada mecliste yürütülen soruşturma komisyonunun gündemi o kararı gerekçe göstererek aynı şekilde sonlanacak. 'Sen bu işlere hiç girme, sen sana verdiğimiz görevi yap' şeklinde bir telkinle mi karşılaştı? Niye giremiyorsunuz Sayın Davutoğlu? Milletin vicdanı kanamış, görüntüler ortada, yaşananlar ortada. Adalet nasıl tarif edilir? Adalet bir elinde terazi, bir elinde kılıç gözleri bağlı bir bayan figürüyle temsil edilir. Bu adaletin siz ırzına geçmişsiniz, tutuklamışsınız, hapse atmışsınız. Milletin vicdanı, kamunun vicdanı bunlar önemli değil. Benim siyasi ikbalim önemli noktasına gelmişsiniz. Ağzını açamıyorsun. 'HSYK seçimlerinin sonuçlarıyla ilgili sonuç şöyle çıkarsa biz bunu meşru saymayız' deme noktasına gelmişsiniz. Çıt yok, Sayın Davutoğlu’ndan. Diğer konuda da çıt yok."

"ÇARŞI GRUBUNUN BAŞINA GELEN HERKESİN BAŞINA GELEBİLİR"

Koç, konuşmasında güvenlik paket ile ilgili de değerlendirmede bulundu. Yasayı, "Temel ve hak özgürlükleri, sokaklarda yaşanan provokasyonları, Vandal hareketleri, yağmaları gerekçe göstererek kısıtlamak isteyen bir yasa." olarak tanımlayan Koç, şöyle konuştu:

"Değerli arkadaşlarım, burada getirilen yasa teklifi bir defa Türkiye’de yaşayan herkesi eğer hükümet ve uygulamaları noktasında sorgulayan bir tavır içine girerse makul şüpheli tarifine sığdırıyor. Yani herkes her an makul şüpheli haline bu ülkede gelebilecek demektir. Bu sokaktaki sade bir vatandaşta olabilir, hükümetin uygulamalarını muhalefet çizgisinde eleştiren kişide olabilir. Değerli arkadaşlarım, konutunuz ya da arabanız gerekçesiz aranabilir. Gerekçe makul şüphe görüyorum bu kişide. Çarşı grubunun başına gelenleri biliyorsunuz. Çarşı grubuna açılan darbe girişimi davası var. Bir taraftan grubundan bir organize darbe yapan bir terör örgütü ürettiler. Çarşı grubunun başına gelen herkesin başına bu kanundan sonra rahatlıkla gelebilir. Yani hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı bir sistem, bir yapı yavaş yavaş demokrasi olmaktan çıkar. Bunu sürekli olarak vurguladık.

'İŞ ADAMLARI HAKKINDA MAKUL ŞÜPHE SORUŞTURMASI AÇILABİLİR'

Değerli arkadaşlarım, burada bakalım neler olabilir daha başka. Mesela uygulanan ekonomi politikalarından zarar gören bir yatırımcı, bir işadamı diyelim bu uygulamaları eleştirebilir bir STK toplantısında. O zaman bu kişi makul şüpheli olarak addedilebilir, hakkında soruşturma açılabilir, malvarlığına tedbir konabilir. Böylece muhalefet odağı olabilecek bütün işadamları da iflasa devlet eliyle sürüklenebilir. Yani hak ve özgürlüklerde Başbakanın her ne kadar lafı döndürerek iyileşme var, ilerleme var demesine rağmen tam tersine bu gidiş iyi bir gidiş değil.

'SÜREÇ TOTOLİTER YAPILARIN EĞİLİMLİ ÖZELLİĞİNİ TAŞIYOR'

Bu gidişin sonu toplumu çok daha fazla sıkıntıya çıkacak bir süreçtir. Hatta daha ileri gidebilir milletvekilleri ve Genel Başkanlar dahi bu sürecin içine çekilebilirler. Türkiye yakın ve orta tarihinde benzer uygulamaları yaşadı Nisan 1960’ta yaşadı. Tahkikat komisyonları döneminde yaşadı. Yani bir defa hukuk perdesi artık yırtılmıştır. Bunun arkasından gelecekleri de görmek zor değildir. Bu süreç tüm totaliter eğilimli yapıların ortak özelliğidir. Yani önce sana muhalif edenleri düşman addedeceksin, ondan sonra getirdiğin yasal düzenlemelerle o düşmanları yok edecek süreci yaratacaksın. 12 yıl önce neler söylediler, neler söylediler. İleri demokrasi dediler, demokratikleşme dediler. İşin ucu öyle değil. Bundan sonra artık Türkiye çok daha kapalı bir rejime doğru sürükleniyor. Bunu ifade etmek istiyorum. Yani hukuk devletinden yavaş yavaş polis devletine geçilmektedir. Kanun devletinden sonra polis devleti olmak farklı bir anlam taşır. O zaman rejiminiz demokrasi olarak anılmaz.

Dünyada hiçbir rejim demokratik hak ve özgürlükleri kısıtlayarak, muhalefeti sindirerek, kendisinden olmayan insanları kendisine düşman ilan ederek iktidarını koruyamaz. Dünyada bunun örneği yok. Bu süreçleri yaşayıp totaliterleşen bütün rejimler eninde sonunda hem de kendi içlerinden yıkılmıştır."

"ALEVİLER DOLGU MALZEMESİ OLARAK KULLANILAMAZ"

Koç, pakketteki Alevi yurttaşlarla ilgili bazı taleplerinde yer aldığını belirterek, iktidarın bu şekilde özgürlük kısıtlayıcı bir paket içerisine Alevi yurttaşları dolgu malzemesi olarak koymasını hiç kimsenin kabul edemeyeceğini de vurguladı.

"KORİDOR AÇILMASININ SONUÇLARI NE OLACAK?"

Konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Koç, "Irak bölgesel Kürt yönetiminden Kobani’ye ilk aşamada ağır silahlarla donatılmış 200 Peşmerge’nin gönderileceği açıklandı. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?" sorusuna ise şöyle cevap verdi: "Önce bu koridor açılmasının sonuçları ne olacak, şartları nedir, oraya ne şekilde intikal edecek? Bakın CHP'yi çelişkiyle suçladılar. Cumhuriyet Halk Partisinin tutumu çok net ve açıktı. Bir defa Türkiye’ye yabancı asker ayağı değmemesi için tıpkı 1 Mart 2003’te olduğu gibi Cumhuriyet Halk Partisi net tavrını koymuştu. Daha sonra Kobani’yle ilgili olarak sadece Kobani’yle sınırlı kalacak, bir takım egemen güçlerin ya da koalisyon olarak adlandırdığımız yapının silah aktarımı ile oraya, o silahların daha sonra Türkiye’ye dönük kullanılıp kullanılmayacağı o sorun halledildikten sonra belli olmadığı bir ortamda Türkiye’nin kontrolünde Kobani’nin güvenliğinin sağlanması sınırlı bir önerimiz olmuştu hatırlıyorsunuz. Efendim çelişkiye düşmekle suçladılar. Oysa bugün daha net, daha açık ortaya çıkıyor. "

"PYD TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİLDİR, TÜRKİYE'Yİ HEDEF ALIRSA TERÖR ÖRGÜTÜDÜR"

Kılıçdaroğlu,'nun "PYD bir terör örgütü değildir" şeklinde açıklamasının hatırlatıması üzerine de Koç,"Sayın Genel Başkanın açıklamasına gelince, evet uluslararası ilişkiler bölümü öğrencileriyle konuşurken öğrencilerin sorusu üzerine şu soru üzerine açıklamayı yaptı Sayın Genel Başkanımız. Sorulan soru şu; terörü ve terör örgütü kavramını tarif eder misiniz? Terörü kural dışı, hukuk nizamının dışında illegal bir yapı içerisinde bulunulan toprak parçasında kurulu yapıya karşı insan öldürerek, masum insan öldürerek, hukuk tanımadan eylem yaparak, kan dökerek kendi kafasındaki hedefe ulaşmak isteyen yapılar olarak değerlendirdi ve Sayın Kılıçdaroğlu’nun terör ve terör örgütü olarak verdiği örnekte bu çerçeve içerisinde PKK bir terör örgütüdür benzetmesidir. Şimdi Ortadoğu’ya bakalım. Ortadoğu’da kimin eli kimin cebinde belli değil. Ortadoğu kan gölü, bataklık sözüne de itiraz etmişlerdi. Ortalık birbirine girmiş durumda. Şunu çok açıklıkla ifade ediyoruz. Türkiye’nin ulusal güvenliğine kasteden, Türkiye sınırları içerisinde ulusal birliğimizi bir terör eylemi içerisinde hedef alan her türlü organizasyon Türkiye için önündeki, yanındaki, sağındaki, solundaki, arkasındaki, üstündeki hepsi terör örgütüdür. Ama bahsettiğiniz yapı bir tek Kobani çevresinde orada kendi insanlarını gözü dönmüş, dünyanın en kanlı terör örgütü IŞİD’in saldırısına karşı bir güvence çerçevesinde tutma gayreti PKK’yla birleştirilmemeli. Eğer PKK’yla bir ortaklık sergilenip Türkiye üzerinde bir hedef belirlenip terör eylemi planlanırsa dediğim kavramda Sayın Genel Başkan'ın da altını çizdiği gibi bunlar terör örgütü ve terör uygulayan yapılar olarak tarif edilir. Açıkça anlatabildim herhalde." diye cevap verdi.

CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.