Ebubekir Mücevher

Ebubekir Mücevher

Kimse yok mu?

Kimse yok mu?

Sınırlar içine hapsolmuş sessizliklerimizin, içten içe ürküten çığlıksızlığın bir ses ahengine dönüşebilmesi dileklerimle…

Bir hayatın alanını, ev,iş, yatak, sofra olarak çizmiş ve zamanın akışı içerisinde konuşmayan kimi zaman kekeleyen, hiç sesi çıkmayan bireylere dönüştüğünü görebiliyor muyuz?

Acaba EY İNSANLAR…!

Görülenin, işitilenin karşısında çığlık bile atılamaz bir konumda, dilsizlik ve hareketsizlik kamusal alanlardan, kalpsel alanlarda hüküm sürmeye başlamış… Ve insanlar kalabalıklar içinde yalnızlaşmıştır.

Hiç kimse tek başına ve yalnız değildir.?

Sokaklarda adımlarımızı atarken bu dünyaya ne kadar yabancı ve uzak olduğumuzu hissetmemizin sebebi nedir peki ?

Herkesi tek tek ve ayrı bir şekilde yakalayan hegomanyalar serisi içerisinde, güç ve koltuk manyağı, çıkarları için, doğru sözü dilinin bir köşesine hapsedebilen dilbazlar ordusu, meydana getirmiştir.

Bu kadar anonimleşmiş, tek tipli ve jipli insanların meydana gelmesi şunu ortaya çıkarmıştır.

En trajedik olayları bile komedi gibi yaşayan, en onulmaz şeyleri bile kabullenebilen, eylemsizleşmiş ve eklemsizleşmiş omurgasız insanyapısını meydana getirmiştir.

Neden omurgasız ve sömürgeci bir yaşam sürmeye hevesleniyor insan ?

Doyduktan sonra, hangi mide en lezzetli yiyeceği alabilir ki bünyesine.?

Doyumsuz ve duygusuz olabilmesi için insanın, akıl melekesinin, tamamen kontrol dışı olması lazım bile diyemiyorum..

Deli tabir ettiğimiz insan bile, doyduğunu anlayabiliyorken..

Akıl sahipleri bizler, neden doyumsuz bir açgözlülük içerisinde “HEP BANA”türküsünü haykırıyoruz ?

Kendine kapanan, kapatılan insan, hayatsız, dünyasız ve ruhsuz boşluğun içerisinde, meta ya dönüşmüş durumda?

Satın alabilinen insanlar var mesela?

Kiralana bilen insanlar…

Satabileceğimiz ve hiç düşünmeden bir kenara atabileceğimiz insanlar var değil mi? Sizlerinde.

Kucaklarımız ve gönüllerimiz o kadar darlaşmış ve taşlaşmış ki..

Anne çocuğunu boğarak öldürebilir konuma gelmiş, futbol için insanlar birbirlerini parçalar konumda bulunuyor.

Hayatta ayakta kalma mücadelesi olarak adlandırılan bu üstün meziyet gibi gösterilen nokta, toplum olmaktan bizleri uzağa düşürmektedir. Milyonlarca baş,gövde,göz ve kulaktan başka hiçbir şey ifade etmez. Bu kuru bir kalabalıktır.

Herkes kendine ütopya belirlemiş ve hedef tahtasına kilitlenmiş, kimsenin iman tahtasında bir nokta çizgi koyma azmi ve gayreti kalmamış acaba neden?

Gündelik hayatımız geleceği tasarlamak ve kurgulamakla geçerken. Hayatımızın nerede ve nasıl kurulduğu, sürdüğü; ilişkileri, doğru kabul ettikleri ve kabullenmediklerimizle, küllenip gidiyoruz..

Odalarına hapis olmuş, kendine küçük ve ütopik dünyalar kurmuş bireylerle, toplumsalcinnetlerimizi, katillerimizi, çoğaltmış ve beslemiş oluyoruz..

Ve bu pompalanan yalnızlık ve bireysellik ateşi altında.. Beslenen kargalar, gözümüzü oyuyor..

Sözün kısası ve çözümü şudur.

Hepimiz birey değil, bir rey olabilelim..Sözünü esirgemeyen, koyuna dönüşmeyen, bireyleşip, kendi iç dünyasında düşünen, konuşan ve susan içsel psikolojik travmalardan uzaklaşarak.. Sözünü her yerde söyleyebilen BİR REYolalım.

BİR REY: Söz,göz, akıl ve düşünce sahibi olan insan.

BİREY :Toplumsal öğretiler çöplüğünde, herkesin kirlettiği fikirleri içinde barındıran, sistematize edilmiş insan tipi.

“Sözü olmayan, insanın özü olmaz.”

Sukut altındır lakin, “HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSMAK.” Dilsiz şeytanlıktır.

Kendi topraklarınızın fiili olmazsanız, özneniz ve özümsedikleriniz.. Vay ki Vay( Cümle bulamadım).

Benyanlış yaparsam hesabını Allah' veririm” yerine “yanlış yaparsam beni kılıcınızla düzeltin” diyen Hz. Ömer’i aklınıza getirin.

Ve kılıçtan keskin seslerinizle…!

Zina suç sayılsın…!

Domuz, kasaplık et olmaktan çıkarılsın…!

Ve yabancılara toprak satılmasın…!

Diyerek seslerinizi yükseltin…!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ebubekir Mücevher Arşivi
SON YAZILAR