Hüzeyme Yeşim Koçak

Hüzeyme Yeşim Koçak

Keşke…

Keşke…

“Hepsi yalan, keşke o gün savaşı kaybetseydik, belki Osmanlı’yı daha sonra yeniden kurabilirdik” diyen muhterem zâtı biliyorsunuz. Ne din adamlarına şahit oluyoruz; değer aşınmasının envaı türlüsü.

İstiklal Harbi; topraklarımıza, mukaddesatımıza, namusumuza, en hayatî unsurlarımıza sahip çıkmanın adı değil midir? 

Kurtuluş Savaşı’nın kaybedilmesi, bütün varlığımızın, haysiyetimizin yerlerde sürünmesi tehlikesine yol açmayacak mıydı? Nasıl bir yeni düzen kurulacaktı.

Kaybetmeyi istemek, bir anlamda düşmanla uzlaşma, şahsiyetinden, öz varlığından vazgeçme, yumuşama, başa gelenleri, zilleti sineye çekme, sinme manasına gelmez miydi?

Hangi maddî-manevî güçle, neye güvenerek Osmanlı’yı devam ettirecektiniz.

Bir din adamının bunları söylemesi çok daha fecidir. Savaşa gitmeyen, kaçan kişileri, münafıkları eleştiren, kınayan Kur’an âyetlerini kendileri daha iyi bilirler. 

Ve genel olarak işlerde “Keşke; şöyle olsaydı, hadiseler böyle gelişseydi” tarzında başlayıp biten cümlelerin; şahsî maval okuma ve yazmaların, keyfî tarih yapmaların anlamsızlığını…

Madem faraziyelerden hareket ediyoruz. Demek o devirde de, sıkıyı görünce, düşmanı kutsayan, kuyruğu sıkıştırıp kaçacak, yılmaz bir mücadeleyi fedakârlık ve feragati, sahte kahraman diye aşağılanan kimselerin üstüne yıkacak, asayiş berkemal olunca da meydana çıkıp, parsayı toplamaya, kazanç ortaklığına yeltenecek düşük karakterli, müfteri şahıslar, müstevli şakşakçıları zuhur etmişti ve edecekti. 

Hezimetimiz arzu ediliyorsa, kazanmamız için de fazla bir şey yapmamamız gerekiyordu herhalde. Sonra maazallah millî ordu galebe çalabilirdi.

Kuzum, yenildikten sonra nasıl bir süreç takip edileceğini; Osmanlı iktidarının kolayca gerçekleşip devam edeceğini nereden biliyordunuz Allah aşkına; birileriyle anlaşmanız mı vardı? 

Yıkmak, bölüşmek için onca çaba sarf edilmiş, plan program yapılmış, para insan dökülmüşken; size idareyi güle oynaya teslim mi edeceklerdi?

Aslında başka yollarla istiklal mücadelesinin, kahramanlık, şerre adaletsizliğe direniş dikiliş, zafer gibi değerlerin ehemmiyetsizliği bize defalarca anlatıldı tekrarlandı.

Siz çeşitli vesilelerle kavramları boşa çıkarırsınız yahut söylemlerinizde davanızda(!) büyük kırılmalar göstererek, zikzaklar çizerek, bunların esasen kıymet taşımadığını; menfaatlere, akışa, rüzgâra, zihninizin gelgitlerine, iyi saatte olsunlara göre sık sık değiştirmenin hiç de mahzuru bulunmadığını mükerreren ifade edersiniz.

 Gönül rızasıyla, beşuş çehreyle “babalar gibi” “2018’de yabancılara 40 bin mülk satarsınız” mesela. Evvelce yabancıların Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı alabilmesi için,1 milyon dolar barajı varken; şimdi 250 bin dolara çekersiniz ferahlıkla. 

Zaten toprağımızı da alıp götürmediler ki, hepsi yerli yerinde duruyordur(!) esasında.  

Adı ne konursa konsun Silah fabrikamız bile, yabancılara devredildi haddizatında. 

Özelleştirme bahanesiyle, dışa satışlar; çözüm iki gözüm terör(istler)le cilveleşmeler pazarlıklar da dursun bir kenarda hafızada.

Vatan, bayrak, millet gibi değerlerin; kullanılabilir, atılabilir, asılabilir, sürümden cürümden kazanılabilir; sinekleştirilip yağı posası cılkı çıkarılabilir ürünler(!) olduğunu dosta düşmana ilân etmişizdir çok defa.

Mazideki ve hâlihazırdaki, gelecekteki şehitler, dökülen onca kan ve gözyaşı, emek, fikir, mahvolmuş istikbal, nasıl basitleşip küçültülmüş, gündemimizden gözden gönülden düşmüş, yabancılaştırılmıştır mesela. 

Artık birlik beraberlik içinde, büyük umutlu bir aile değilizdir maalesef vâ esafâ.

Dolayısıyla bağımsızlığın, yabancıların gittikçe daha fazla yer kaplamasının(!);  emperyalist karşıtlığının, haçlı düşmanlığının; devletin, ordu gibi kurumların, geleneğin hatta dinin bir anlamı, itibarının kalmadığının belirtileri, delillerine her hâlükârda şahit kalıyoruz.

Bay İmamla, benzerlerini ve uzantılarını hiç garipsemeyelim deriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Hüzeyme Yeşim Koçak Arşivi
SON YAZILAR