Kardeşlik ‘peki’demekle kaimdir

Hikmet İlim Sanat Derneği’nin bu haftaki Pazartesi Sohbetleri’nde, “Mehmet Zahid Kotku ve Hatıralar” dile geldi. Konuşmacı İlim Yayma Cemiyeti Konya Şubesi Başkanı Mehmet İncili, İlim Yayma Cemiyeti (İYC)’nin kuruluşu ve faaliyetleri hakkında genel bir bilgi vererek 11 Ekim 1951 tarihinde, 68 vatansever insanın biraraya gelmesiyle kurulan İlim Yayma Cemiyeti’nin, Türkiye’de ilk İmam Hatip Okulunu açtığını ve 100’den fazla İHL yaptırdığını, “imam hatiplerin hamisi” olarak bilindiklerini söyledi. İYC Konya Şubesi’ni 1991’de kapanmak üzereyken devraldığını ve o günden bu tarafa açılan 11 yurt, 3 gençlik merkeziyle öğrencilere hizmet ve gençlere sahip çıkmaya çalıştıklarını ifade etti.

“TASAVVUF EHLİ SÜNNETİ YAŞAMAKTIR”

Meram Uluslararası Gençlik Akademisi’nde gerçekleştirilen sohbette, Müslümanların ticari, siyasi ve diğer sahalarda karşılaştıkları zorluklardan da bahseden Mehmet İncili, Mehmed Zahid Kotku hazretlerinin hayatı, kişiliği ve tasavvuf dünyasına bakışı hakkında açıklamalar yaparak hatıralarını anlattı. Konuşmasına “Tasavvuf nedir?” sorusuyla başlayan ve cevabı da Zahid Kotku’nun eserinden veren İncili, “Tasavvuf Allah ve Resulünün emrettiği yoldan gitmektir. Ehli sünneti yaşamaktır. Allah’ın ve Resulünün yasaklarından kaçmaktır. Tasavvuf yolu azimet yoludur” dedi.

Nakşilerin evrensel prensipleriyle ilgili olarak Zahid Kotku’nun eserlerinden misaller veren İncili, “Bizim tenha mahallimiz cemiyettir, diyor. Bizim uzletimiz, insanlardan uzaklaşmamız onların içine karışmamızdır, diyor. Yani gönlümüz Hak ile vücudumuz halk ile olacak. Ne işle meşgul olursak olalım Allah’ı unutmayacağız” dedi. Hoca Efendi ile ilgili hatıralarından da söz eden İncili, bir yemek sofrasında Hoca Efendi’nin, “Taamın hayırlısı hazır olandır. Yemek yedirin ve selamı da bol bol yayın” şeklinde nasihatta bulunduğunu, gençlere çok önem verdiğini ve onların iyi, güzel, dinine hizmetkâr yetişmeleri için gayret gösterdiğini söyledi.

ÇOK TÖVBELER ETMEMİZ LAZIM

Mehmed Zâhid Kotku Hocaefendi’nin hayatından da bahseden İncili, miladi 1897 (hicri 1315) senesinde Bursa’da doğduğunu ve babasının İbrahim Efendi, annesinin Sâbire Hanım olduğunu belirterek şunları dile getirdi: "Kendisi seyittir. Gümüşhânevî Dergâhı şeyhi Mustafa Feyzi Efendinin sırdaşıdır. Bana göre en büyük vasfı yokluğudur. Ne adîl müminliğini, ne şeyhliğini, ne müridliğini, ne dervişliğini, ne takvasını söylediği duyulmadı. Üstüne basa basa bizim adım, atışımız günah, nefes alışımız günah! Bizler peygamber değiliz onun için evliyada değiliz. Onun için çok günahlar işleriz, çok çok tövbeler etmemiz lâzım, derdi.  Kitaplarına isim yazdırmazdı. Hiçbir zaman bu kitapları ben yazdım dediği duyulmamıştı. Kimseye hayır demeyen bir zat, hep peki diyen bir zat. Beni etkileyen en dikkat çekişici sözü ise şu; kardeşlik ‘peki’ demekle kaimdir.” Vefatıyla ilgili olarak geçirdiği mide ameliyatından sonra 14 Kasım 1980 tarihinde İstanbul’da vefat ederek Süleymaniye Camii hazîresine defnedildiğini söyleyen İncili, devamlı oruçlu olduğunu ve gençlere de “Oruç tutun, zayıflamazsınız” derdi” diye konuştu. Sohbetten sonra İlim Yayma Cemiyeti Konya Şubesi Başkanı Mehmet İncili’ye, HİSDER’in teşekkür plaketini dernek başkan yardımcısı Mustafa Dündar ile Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü ve Eski Konya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Ali Rıza Kapçı birlikte takdim etti.