Kale'yi koruyacağız

Kale'yi koruyacağız

Merhaba’ya konuşan Filistinli Gazeteci Dawood Shihab, “Filistin’i bir kale olarak düşünürsek, o kalenin düşmemesi için oradaki insanlara destek sağlanması lazım. Filistinliler olduğu sürece, ABD’nin, İsrail’in hiçbir planı işlemeyecek” dedi

Filistin Paltoday TV’de gazeteci olarak çalışan Dawood Shihab, Filistin Barış Yeri Derneği Başkanı Muhammed Harazi, Filistin’den Muhammed Afifi Merhaba Gazetesi’ni ziyaret etti. Heyet burada Merhaba Gazetesi Haber Müdürü Hâlid Şen ile görüşürken, Gazeteci Dawood Shihab gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

12-1-007.jpg

Geçtiğimiz günlerde İsrail ile bir çatışma durumu ardından bir ateşkes sözkonusu oldu. Bu çatışma nasıl başladı?

Her Cuma günü yapılan “Geri dönüş” gösterileri devam ediyordu. Barışçıl bir şekilde devam eden, sivil halkın ilgi gösterdiği gösterilerdi. Burada yapılan barışçıl gösterilerde yer alan sivillere İsrail askerleri tarafından ateş edildi. Bu yapılan anlaşma gereği, kurşun atmamaları gerektiği halde, kanas ve sniperlar ile,Filistin halkının üzerine bilerek ve istenerek ateş açıldı. O gün 5 Filistinli şehit edildi. İçlerinde 17 yaşında bir kız vardı. Bilerek ve isteyerek başından vurularak öldürüldü. Bu barışçıl gösterilerde Filistinlilerin öldürülmesi sonucu Filistinli direniş gurupları, ‘Saldırının karşılıksız bırakılmaması’ konusunda kara vermişlerdir. İsrail’in bu tür saldırıları uzun süredir devam ediyor ama biz hep kendimizi durduruyoruz. Halkımızın zarar görmemesi için karşılık vermiyorduk. Karşılık verme kararı alınınca ve karşılık verince 36 saat süren bir çatışma meydana geldi. İsrail her zaman yaptığı gibi sivilleri vurmaya başladı. Hatta Anadolu Ajansı’nın bulunduğu, sivillerin bulunduğu, STK’ların bulunduğu pek çok binayı bombaladılar. Bu bombalanan yerlerde hep siviller vardı. Binaların bazıları tamamen yıkıldı. Aynı zamanda “Yardım Eli Derneği”nin bürosu da bombalandı. “Barış Yeri” isimli bir derneğin yeri de bombalandı. Filistin Kurtuluş Örgütü’nün arşiv binası bombalandı. Yetim hizmeti veren yerler vuruldu. Bunun karşılığında Filistin direniş grupları da İsrail tarafına doğru yüzlerce füze attı. İlk olaylar başladığında biz sadece askerlere tepki verilmesini kararlaştırmıştık. Ama onlar sivillere dokununca, direniş grupları da sivillere yönelik ateş açtı. Direniş gruplarının silahları bu sefer güçlü idi. Gazze İsrail sınırları içerisinde İsrail’e doğru 40 kilometre mesafede tehdit oluşturdu ve onların hepsinin sığınaklara girmelerine sebep oldu. Direniş grupları ellerindeki tüm imkanları kullanmamalarına rağmen etkili oldu. 40 kilometreyi aşan füzeler vardı ama kullanmadılar. BM, Mısır ve Katar gibi unsurlar araya girip ateşkes yaptırdılar. O süre içerisinde Kahire’de, Hamas’ın liderleri ve İslam’ı Cihad’ın liderleri birlikte toplantıda bulunuyorlardı. Onlarla görüşülerek ateşkes sağlandı. Bu ateşkes ile, İsrail daha önce de söz verdiği fakat uygulamadığı, ablukanın hafifleştirilmesi ile şartları kabul etti.

Medyaya 27 Filistinli’nin şehid olduğu bilgisi düştü. Bu rakam doğru mu?

Doğru rakam 27 idi ama daha sonra iki kişi daha şehid oldu. Sayı 29 oldu. 170 bina komple yıkıldı.

İsrail ‘kendimizi koruyoruz’ şeklinde bir algı oluşturmaya çalışıyor. Buna ne diyorsunuz?

Ablukayı yapan biz değiliz. Filistinli çiftçilerin tarım arazilerin gitmesini engelleyen biz değiliz. Balıkçıların denize açılmalarını engelleyen biz değiliz. Sanayicilerin ticaret bağlantılarını kesen biz değiliz. Bunların hepsi bizim başımıza geliyor ama ellerindeki mecraları kullanarak kendilerini haklı çıkarmaya çalışıyorlar. Hamile bir kadının evini bombalayıp üç çocuğu öldürdüler. Bunun sebebi ne? Biz misilleme yaparken, askere karşı asker olarak yaparız. Onlar devamlı sivillere saldırıyorlar. AA binası neden vuruldu? Türkiye’den bir yardım derneği neden vuruldu? İsrail diyor ki, ‘Bizimle beraber değilsen, düşmanımızsın’ Örneğin Anadolu Ajansı İsrail yanlısı olmadığı için onun vurulmasını mübah görüyorlar. Kendilerinin eleştirilmesini bile kabullenemiyorlar. İsrail’in önünde her yaptıklarını alkışlayan Amerika var. Tek dostları Amerika’dır.

Son yıllarda atılan adımlarla İsrail’in gayrimeşru varlığı güçlendi sanırım. ABD Büyükelçiliği’nin taşınması örneğindeki gibi. İsrail’in eli kuvvetleniyor mu? İşgal artıyor mu?

Dediğiniz doğru. Bu da bize aynen yansıyor. Batılı devletlerin destekleri ile birlikte İsrail’in bize yaptığı zulüm artıyor. ABD en gelişmiş silahları İsrail’e veriyor. İsrail de bizim üzerimizde deniyor bu silahları. Trump’ın verdiği haklar ile zulümler arttı. İsrail yerleşim yerlerinin sayısı artıyor. Filisitinliler evlerinden zorla uzaklaştırılıyor. Kudüs’e elçilik taşıması ile. Kudüs’ün İsrail’in başkenti olması gibi bir intiba uyandırıyorlar. Golan Tepeleri’ni İsrail’e tescil ettiler. Oradaki yerleşimlerin hepsi ABD desteği ile oldu.

Bu gelişmelere karşın Müslüman ülkelerin duruşu ile ilgili neler söylersiniz?

Demokratik yollarla gelmeyen Başkanlar olduğu sürece bu başkanlar korkak başkanlardır. oturdukları koltuklar karşılığında biryerlere bedel öderler. Bu da Filistin’in sorunlarına kulak tıkamakla oluyor. Bizim sorunlarımızı görmüyorlar. Örneğin Kaşıkçı cinayeti ile ilgili İsrail Başbakanı, müdahale ederek ABD’nin Arabistan’a yaptırım içerisine girmesini sağladı. Müslüman ülkelerin başkanları, çıkarları gereği Filistin’i görmezden geliyor. Çıkarları doğrultusunda iş yapıyorlar. Zaten son zamanlarda Trump onlara Başkan sıfatı ile değil, emir eri gibi davranıyor. Filistin’i bir kale olarak düşünürsek, o kalenin düşmemesi için oradaki insanlara maddi, manevi ve siyasi desteğin sağlanması lazım. Siyasiler bu konuyu dillerinden düşürmemesi lazım. Bir açlık yok ama maddi desteğin sağlanarak oradaki insanların dik durmasına destek vermek lazım. O kalenin teslim edilmemesi lazım. Siyasi destek önemli. Filistin’deki yaşayan Filistinliler olduğu sürece, ABD’nin, İsrail’in hiçbir planı işlemeyecek. Bizler dik durduğumuz sürece tüm Müslümanlara kalkan olarak kalacağız. Biz Türk halkınının bizi ne kadar sevdiğini biliyoruz. Osmanlı tarihinden kalma, bir çok eser var. Osmanlı’dan kalma bir sevgi var. Filistinlilerin Kudüs’te yaşamaları bu miraslara sahip çıkmak demektir. İsrail Kudüs’te, Mescid-i Aksa Türbsi içerisinde zaman ve mekan ayrımı yapmaya çalışıyor. Bunu yapmayı engelleyen tek şey var, Filistinlilerin orada Aksa içerisinde ribat içerisinde kalmasıdır. Bu ribat olduğu sürece İsrail bir şey yapamaz. Batı Şeria’da İsrail yeni yerleşim yeri açmaya çalışıyor. Filistinlileri’in orada birlikte durmaları bir gözdağı veriyor. Gazze ne kadar abluka altında kalırsa kalsın, direniş gruplarının elindeki silahlar gitgide büyüyor. 100 yılın projesi daha dün açıklandı. Batı Şeria ve Kudüs’ü İsrail’e vermek, Gazze’yi bir kenara atmak hedefleniyor. Gazze’de 1 seneden beri her cuma devam eden “Geri dönüş” gösterileri, bu dik duruşun bir göstergesi. Buz bu dik duruşumuzu sürdürürsek onlar projelerini gerçekleştiremez. Bizim dik duruşumuzla Filistinlileri evlerinden etme planları durduruluyor. Biz varken onların projeleri uygulanamayacak.

Türk halkına bir mesajınız var mı?

Türkiye halkına mesajım, Filistinlilerin dik duruşu, ribat içerisinde kalmaları için, verilebilir her türlü desteği vermelerini isteriz. Hem maddi, hem manevi destek önemli. Bu destek verilirse orada dik duran insanların yanında olursunuz. Zulüm ilelebet sürmez. ABD, İsrail bu anlayışla gidemez. Türkiye’ye yeni geldim. İsrail’den daha büyük ağaçlar bile gördüm. Belki ABD’den daha büyükleri vardır. Ama bu düşmanlarımız büyük değildir. İslam medeniyeti bitmedi, halen devam ediyor. Onların susturduk demeleri ile susmaz. Osmanlı demek adil bir düzen demektir. Amerika, İsrail, zulüm üzerine kurulmuştur. Onun için, bozuk temel üzerine ne kadar yüksek olursa olsun temelleri bozuktur. Bozuk temelli her yapı bir gün çökecektir.

RÖPORTAJ: HÂLİD ŞEN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum