Kahreden sessizlik!

Kahreden sessizlik!

İslam coğrafyaların en büyük imtihanlarından biri olan Doğu Türkistan’daki ahlaksız uygulamalar ve işkenceler zirve yaptı. Çin’in ekonomik gücü karşısında yaptırım korkusu ile sessiz kalan Müslüman ülkeleri, sessizlikleri ile bu zulme ortak oluyor

Bir poşet kadar gündem olmayan Doğu Türkistan’daki Çin zulmü, artarak devam ediyor. Müslümanların gözlerini kapadığı ve kulaklarını tıkadığı Doğu Türkistan’da insan ahlakına ve onuruna yakışmayan şeyler yaşanıyor. Bölgeden 2017 yılından beri tam anlamı ile bir haber alınamazsa da, Doğu Türkistanlı Müslümanların 3 tip eğitim kampına alındığı, bu kamplarda dinlerinden ve geleneklerinden uzaklaşmaları için çeşitli uygulamalara maruz kaldıkları ve büyük eziyet gördükleri biliniyor. Çin hükümeti, her eve ahlaksızca bir akraba atıyor. Yine Doğu Türkistanlı kızlar, zorla Ateistler ile evlendiriliyorlar. Her sokağa kurulan kameralar ile Uygur Türkleri izleniyor. Doğu Türkistanlılar’ın kullandıkları tüm telefonlar da Çin istihbaratı tarafından anlık takip ediliyor. Türkiye başta olmak üzere, çoğu İslam ülkesinin psikolojik baskı ve işkencelere sessiz kalması da yürekleri dağlıyor. Sessizliğin altında yatan temel sebebin ise Çin hükümetinin gerek ekonomik anlamda gerekse diğer alanlarda çok güçlü ve yaptırım gücü olan bir ülke olması yatıyor.

NAMAZ KILAN VE BAŞÖRTÜSÜ TAKANLARA BÜYÜK ZULÜM!

2017 yılının başından bari Doğu Türkistan’ın adeta bir açık hapishaneye döndüğünü söyleyen Öğretim Görevlisi Dr. Yusuf Sami Samancı, Doğu Türkistan’daki tüm sokaklarda kameraların kurulduğuna ve Uygur Türklerinin cep telefonlarının anlık takip edildiğine dikkat çekti.  Çin’in, evlerin içinde dini yaşantıya bile müdahale edecek kadar vahşileştiğini ifade eden Samancı, Çin hükümetinin 2015 yılının başında herkese zorunlu olarak pasaport dağıttığını, bu pasaportların zamanla özel takibe alındığını ve son olarak da 2017 yılında Çin hükümetinin Doğu Türkistanlılar’a “Bu pasaportları niye aldınız? Yoksa ülkeden kaçmayı mı düşünüyorsunuz?” dediğini hatırlattı. Çin hükümetinin uygulamalarının kendi içinde bile büyük bir tezata düştüğünü dile getiren Samancı, “Namaz kılanlar, başörtüsü takanlar zorla eğitim kamplarına götürülüyor” dedi.

İMAMLARI ZORLA DANS ETTİRİYORLAR!

Doğu Türkistanlı Müslümanların 3 farklı eğitim kampına alındığını söyleyen ve zulmün zirve yaptığı bu kamplar ile ilgili bilgiler veren Samancı, şunları kaydetti: “Bu kamplar tamamı ile dikta sistemi üzerine kurulmuş. Müslümanlara çeşitli eğitim ve seminerler veriliyor. İşin en üzücü tarafı ise bu eğitimlerin Ateist anlayış ile verilmesi. İnsanları özünden, dininden koparmak için uyguluyorlar bu eğitim sistemini. İkinci eğitim kampı birincisine göre daha ağır. Burada devreye psikolojik baskılar da giriyor.  Doğu Türkistanlılar’a dayak atılıyor. Uygur Türkleri güneş altında toplanıyor ve sıcak ile imtihan ediliyor. İmamlara zorla Çin resmi dansını ettiriyorlar. 3. kamp türü ise en ağır kamp. Ağır işkencelerin görüldüğü yer. Bütün baskılar, işkenceler kişinin dini inancını kaybetmesine yönelik. İşkenceler sonuç vermiyorsa, Doğu Türkistanlılar sedyeli koğuşa alınıyor. Belli periyotlarla bunlara kimyasal madde veriyorlar. Şuurlarını kaybediyorlar, elektrik şoku yiyorlar. Çıkınca hiç kimseyi tanımıyorlar.”

CAMİLERİN ÜZERİNE “ALLAH YOK” YAZILIYOR

Çin hükümetinin diğer bir uygulamasından da bahseden Öğretim Görevlisi Dr. Yusuf Sami Samancı, Çin’in ayak takımından Çin uyruklu ve Ateist anlayışına bağlı kimseleri Doğu Türkistan'a yerleştirdiğini aktardı. “Her birey, farklı evlere akraba olarak atanıyor” diyen Samancı, buna karşı çıkan kim varsa hepsinin hapishaneye attırıldığını kaydetti. Çin devletinin tabiri ile bunların Doğu Türkistanlılar ile akraba olarak nitelendirildiğini vurgulayan Samancı, “Bu kişilere iyi davranmayan ne kadar Doğu Türkistanlı varsa yine bunların da hepsini kamplara gönderiyorlar. Uygur Türklerinin arasına yerleştirilen bu adamların amacı Doğu Türkistanlılar’ı asimile etmek. Çin Komünist partisinin sempatizanlığını yapmak.  Bu bölge kömür, petrol ve altın madenleri açısından büyük önem arz ediyor.  Çin ekonomisinde Doğu Türkistan büyük öneme sahip.  Türkiye’deki Doğu Türkistanlılar akrabaları, yakınları sağ mı ölü mü bilmiyorlar. Telefon ile görüşme yapılamıyor. 2017 yılından önce aileler can havli ile çocuklarını çeşitli yerlere yerleştirmişti. Yerleştirdikten sonra aile bireylerinin büyükleri Doğu Türkistan’a döndü. Çin, için bu birebir suç. Eğer geri dönmez ise farklı ülkelere giden ailenin sağından ve solundan 10 ev sorgulanır Onlara komşularınıza ‘Niye sahip çıkmadınız’ diye sorulur ve hepsi kamplara gönderirler. Vefa duygusundan dolayı geri dönüyorlar. Uygur kızlarını zorla Ateistlerle evlendiriyorlar. Tecavüz olarak nitelendirdiğimiz şeyler orada devletin kuralı. Tanımadığınız bir adam çıkıp evinize geliyor ve size ‘Akrabanızım’ diyor. Birlikte yaşıyorlar. Camilerin üzerine ‘Allah yok’ yazılıyor.   Ölüm bile bir kurtuluş Doğu Türkistanlılar için. Çin, bunları öldürmüyor ama yaşama imkânı da vermiyor” şeklinde konuştu.

EMRE ÖZGÜL

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum