İş için, eğitim para etmiyor

İş için, eğitim para etmiyor

Biri dört, diğeri iki yıllık üniversite mezunu, muhasebecilikten aşçılığa kadar 24 sertifika ve diploması olan Ali Ballı şu anda Merkez Çarşısı'nda temizlikçi olarak çalışıyor.

RÖPORTAJ: BERKHAN PARLAK

Biri dört, diğeri iki yıllık üniversite mezunu, muhasebecilikten aşçılığa kadar 24 sertifika ve diploması olan Ali Ballı şu anda Merkez Çarşısı'nda temizlikçi olarak çalışıyor. Ballı, "Günümüzde insanlar eğitime ve bilgiye bakmıyor. Önemli olan tek şey torpil oluyor" dedi

İKİ ÜNİVERSİTE MEZUNU TEMİZCİLİK YAPIYOR

Eskişehir Anadolu Üniversitesi İşletme ve Halkla İlişkiler bölümlerinden mezun, aşçı, muhasebeci, özel güvenlik, bilgisayar programcılığı gibi bir çok alanda sertifikası bulunan Ali Ballı, şimdilerde Merkez Çarşısı'nda temizlik ve bekçilik işleri ile uğraşıyor. Spor lisansı ve Basın Kartı da bulunan Ballı, "Bugüne kadar bir çok işte çalıştım. Ancak gördüm ki insanlar deneyime ve bilgiye değil, torpile bakıyor" dedi.

 

KİŞİSEL GELİŞİM SEMİNERLERİ DE VERİYOR

Aldığı NLP (Sinir Gelişim Programı) uzmanlığı belgesi ile kişisel gelişim seminerleri de veren Ballı, "Kişisel gelişim üzerine bir çok sertifikam bulunmakta. Bunlar çeşitli üniversite ve kurumlardan aldığım sertifikalar. Diploma ve sertifikalarım yaklaşık 30 tane. Ancak bu belgeler para etmiyor. İnsanlar şekle ve torpile önem verdiği için burada temizlik işleri yapıyorum" diye konuştu.

 

**Öncelikle, bir çok işte çalıştınız. Peki iş hayatına başlamanız nasıl oldu?

-Yaklaşıp 24 tane ayrı işte çalıştım bugüne kadar. İlk olarak Ermenek'te bir inşaatta amele olarak iş hayatına atıldım. Harç kardım, çimento taşıdım. O zamanlar daha zordu tabi. Asansör diye bir şey yoktu. Malzemeleri sırtımızda götürüyorduk. Yurtta kalırdım. Yurtta ayakkabı boyacılığı yapardım. Ortaokuldan itibaren bir heves vardı bende. Kişisel gelişim üzerine o yıllarda bir merak başladı. Hayatım boyunca hep bunu düşündüm. İnsanlara bilgi aktarma isteği doğdu ve Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü'nden mezun oldum. Tabi bu sırada güvenlik görevlisi sertifikası alarak, özel güvenlik işi yaptım. Güvenlik görevlisiyken akşamları çaycılık da yapardım. Daha sonra bulaşıkçılık yaptım bir lokantada. Eskicilik yaptım. Bu arada yine Anadolu Üniversitesi İşletme bölümünden mezun oldum. Bir çok ünlünün Konya'ya geldiğinde özel korumalığını yaptım. Tabi o zamanlar güvenlik görevlisi yetiştiren kurs sayısı azdı. Sibel Can, Murat Göğebakan gibi ünlülerin korumalığını yaptım. En önemlisi de Erbakan Hocamız Konya'ya geldiği zaman onun özel korumalığını da yaptım. Hatta Konya'da esnaf ziyareti yapmıştı rahmetli Hocamız. O zaman hemen sağ tarafındaydım.

17-4.jpg

KİŞİSEL GELİŞİM SEMİNERLERİ VERİYOR

**İnsanlara eğitim verme isteğiyle başta kişisel gelişim olmak üzere bir çok öğretmenlik belgeniz var. Peki neden akademik yönden bir çalışmanız olmadı?

-Aslında akademik alanda ilerlemek istedim. En çok istediğim şeylerden biri de buydu. Ama olmadı. ALES'e girdim 4 buçuk puanla kaçırdım. Bir de o dönem evliyim. Çocuğum var ve güvenlik görevlisi olarak çalışıyorum. O yüzden açıkçası o alana yoğunlaşma fırsatım ve zamanım olmadı. Bu yüzden biraz vazgeçmek zorunda kaldım. Ancak halen seminerlerim devam etmekte. Kişisel gelişim üzerine ve özellikle iş hayatı üzerine seminerler veriyorum. Öğrencilerim var sertifika veriyorum. Ancak akademik yönden ilerlemek isterdim. Bir de polis olmak istiyordum. Yanlışı engellemek insanın hoşuna giderdi. Benim girdiğim dönemde polislikte torpil hat safhada idi. O da olmadı. Polislik isteğimi özel güvenlik ile öğretmenlik isteğimi ise verdiğim seminerlerle tatmin ediyorum diyebilirim.

 

**Peki iki üniversite mezunu ve onlarca belge sahibi bir insan olarak tuvalet temizlemek zorunuza gitmiyor mu?

-Kendini benim yerime koyan her insanın zoruna gideceğini düşünüyorum. Benim de zoruma gittiği zamanlar oluyor elbette. Ancak ben işimden memnunum. Bana karışan, hakkımı yiyen, omuzlarıma basıp yukarı çıkmak isteyen biri olmadığı için işimi severek yapıyorum. Fakat dediğim gibi zoruma gitmiyor desem yalan söylemiş olurum. Aldığım belgeler maalesef günümüzde para etmiyor. Asıl para eden torpil. Kimse torpile kul hakkına girmek gözüyle bakmıyor maalesef. Bakın ben bir kurumda yönetici kadrosundaydım. Orada bana bir haksızlık yapıldı ve benim omuzlarıma basıp yukarıya çıkmak istediler. Ben bunu kabul etmedim ve istifa ettim. Benim derdim parası çok olan bir iş değil. Bilgilerimi, deneyimimi aktarabildiğim bir iş istiyorum. Bir çok yere başvurdum, inanır mısınız tezgahtarlığa bile başvurdum. Mülakata bile çağırmadılar.

MEYVE VEREN AĞACI TAŞLADILAR

**Omuzlarıma basıp yükselmek isteyenler oldu dediniz. Biraz açar mısınız?

-Bir kurumda yöneticilik yaptığım sıra, kurumun başkanı bana bir işi yapmamı söyledi. Bir ihaleye katılmamı istedi. Ben tamam dedim. Hatta ihaleye gitmeden önce de kendisini aramıştım, teyit etmek için. Teyit etti ve ben de ihaleye girdim. Daha sonra neden benden habersiz ihaleye girdin, dedi. Ben o an kendimi savunmak yerine istifa etmeyi tercih ettim. Çünkü omuzlarıma basıp yükselmek istediler. Ben orada hakkım yeneceğine burada hakkıyla tuvalet temizlerim daha iyi. Meyve veren ağacı taşlarlar, hesabı benim ki de öyle oldu.

 

**İş anlamında çeşitli değil de tek yönlü ilerseydiniz daha iyi olmaz mıydı?

-Kesinlikle hayatımda tek bir alanda ilerlemek istemedim. Belki de bundan kaynaklanıyordur, aradığım işi bulamamam. Ancak hayatın her alanını görmek öğrenmek gibi bir isteğim vardı ve aşçılıktan muhasebeciliğe kadar çeşitli iş alanlarında çalıştım. Hiç unutmam buraya girmeden önce bir lokanta bulaşıkçı arıyordu. Gidip başvurdum. Oranın sahibinin bana söylediği laf şu oldu: "Ben iki üniversite mezunu birine bulaşık yıkatarak onu ezmiş olurum. Ben bu taşın altına giremem." Keşke o lokantanın sahibi gibi insanlar bilgiye değer verebilse. Benim derdim bir noktadan sonra karın tokluğu oldu. Çünkü olmak zorundaydı. Bakmam gereken bir ailem var sonuçta. Burada mutlu muyum, tabi ki istediğim iş değil ama mutluyum. Dışarıdan bakıldığı zaman, iki üniversite mezunu tuvalet temizliyor olarak görülebilir. Ancak durum pek görüldüğü gibi değil. Benim gibi bir çok insanın olduğunu biliyorum. Çok kitap okurum. Hatta temizlik malzemelerinin olduğu odada kitaplığım var. İşim olmadığı zaman mutlaka kitap okurum. Otobüsle geliyorum buraya ve otobüste mutlaka elimde bir kitap olur. Okumayı seviyorum. Okumak spor yapmak gibidir. Bıraktığınız zaman bir süre sonra kazanımlarınızı kaybedebilirsiniz.

 

**Çok kitap okuduğunuzu ve kitap okumayı sevdiğinizi söylediniz. Hiç, deneyimlerinizi, bilgilerinizi, hayatınızı aktarmak amacıyla kitap yazma gibi bir düşünceniz oldu mu?

-Tabi ki oldu. Daha önce de söylediğim gibi, bende bir bilgi aktarma hevesi daima olmuştur. Şu anda kişisel gelişim üzerine bir kitap yazıyorum. Onun dışında bazı özlü sözler yazıyorum. Zamanında hayata dair söylediğim sözleri küçük kartlara bastırdım ve dağıttım. Hiç bir karşılık beklemeden. En çok da, "En iyi öğrenme okumaktır. Çünkü kitap ruhun gıdası aklın ise ilacıdır" sözü hoşuma gider.

DOĞRUYU SAVUNDUĞUM İÇİN İŞTEN ÇIKARILDIM

**İnsanlara sadece söylediğiniz sözleri aktarma amacıyla, hiç bir karşılık ve beklenti içinde olmadan para harcayıp kart bastırmışsınız. Peki hayatınızda hiç keşke bu kadar iyi niyetli olmasaydım dediğiniz zamanlar oldu mu?

-Olmaz olur mu? Tabi ki de oldu. Ancak yaptıklarım sadece keşke ile kaldı. Yaptıklarımdan hiçbir zaman pişman olmadım. Bir gün doğum evinde güvenlik görevlisiyken bir polis geldi. Eşinin içeride yattığını ve görmek istediğini söyledi. Doğum evine bir erkeğin girmesi yasak olduğundan içeri giremeyeceğini söyledim ve üzerime gelince ben de görevim gereği karşılık verdim. Ertesi gün işten çıkarılan ben oldum. Ben orada yasak olan bir şeyi anlatmaya çalıştım. O polise oranın mahrem bir bölge olduğunu başbakan bile olsan erkek olduğun için diğer bayanların rahatsız olacağını söyledim. Ama hayatımda hep olduğu gibi doğruyu savunduğum için kapının önüne koydular.

 

**Belgelerinize baktığım zaman sporcu lisansı olduğunu da gördüm. Biraz da spor kariyerinizden bahsedebilir misiniz?

-Spor ile profesyonel olarak uğraşmıştım zamanında. Ancak olmadı orada da benim üzerimden prim yapmak isteyen oldu. Spor hayatıma lise döneminde kick boks ile başladım. Daha sonra koşu yarışlarına katılıp atlet oldum. Yanlış hatırlamıyorsam 2004 senesinde Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği kick boks turnuvasında kupa aldım. Daha sonra ulusal turnuvalara da katıldım. Kick boks lisansım vardı. Kick boksu bırakmama neden olan üzücü bir olay yaşandı. Konya'da yapılan bir turnuvada 3 kez eldiven değiştirdim. Yani maç üç kez bitti ve 4 kez tekrarlandı. Çünkü hakemler sayıların eşit olduğunu söylüyordu. Hakemler Ankaralıydı. Komite Ankaralıydı. Sporcu da Ankaralı olunca gerisini siz düşünün. O kazanıncaya kadar tekrarlandı maç. Son karşılaşma başlamadan önce antrenörüm havlu atmak istedi. Eline havluyu aldığını görünce engelledim ve devam etmek istedim. Hakemler de bunu görünce ister istemez üzerlerinde yanlış bir izlenim oluştu ve maçı rakibe verdi. Bu olaydan sonra antrenörüme onunla çalışmak istemediğimi söyledim ve böylelikle sporu bıraktım.

 

**Atlet lisansınız vardı. Peki o neden ilerlemedi?

-Şimdilerde bile atletler ne kazanıyor ki? Bundan seneler öncesinde atletlere para dahi verilmiyordu. Bırakmak zorunda kaldım. 1996 yılında Konya olimpiyat seçmelerine katıldım. O dönemde kick boks yoktu olimpiyatlarda ben de atlet olarak başvurdum. Hiç deneyimim ve çalışmam olmamasına rağmen Konya Olimpiyat Seçmeleri'nde beşinci oldum. Ancak ilk üçü Türkiye seçmelerine götürdükleri için gidemedim ve oradan sonra bir daha koşmadım.

 

**Basın hayatına nasıl başladınız peki?

-Basın o dönemlerde bugünkü gibi gelişmiş değildi. Ben Meram Belediyesi'nde basın sorumlusu olarak çalıştım. Daha sonra Suntv ve Kontv'de çalıştım. Ancak sevdiğim bir iş olmasına rağmen basın hayatım da ilerlemedi. Askerden geldiğim zaman bir yerel basın organına başvurdum ve bana dedikleri "Sana asgari maaş vereceğime iki tane öğrenci çalıştırırım daha iyi" oldu. Basın kariyerimde böylelikle sonlanmış oldu.

 

**Peki ilerisi için herhangi bir düşünceniz var mı, yoksa Merkez Çarşısı'nda temizlik ve bekçilik yaparak mı hayatınıza devam edeceksiniz?

-İşimi severek yapıyorum. İşimden kesinlikle şikayetçi değilim. Ancak hayatım boyunca hep insanlara bir şeyler öğretmek istedim. Bu isteğimi karşılayabilecek bir iş olursa elbette ki yaparım. En çok da hacca gitmeyi istiyorum ileride.

 

Ahmet Ballı kimdir?

1975'te Ermenek'de dünyaya geldi. İlk, orta ve liseyi Konya'da okudu. Daha sonra Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler ve İşletme Bölümlerini bitirdi. Evli ve iki çocuk babası olan Ali Ballı bir çok işte çalıştı. İki üniversite ve aşçılıktan muhasebeye kadar bir çok belgesi olan Ballı, şu anda Merkez Çarşısı'nda temizlikçi ve bekçi olarak çalışıyor.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.