İpotek listesi

İpotek listesi

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu Varlık Fonu’nun beraberinde getirdiği tehlikelere dikkat çekti

Ortada bir fonun olmadığını kaydeden Karamollaoğlu, “Maalesef ülkenin bugüne kadar birikimlerini bundan sonra alacakları borçlara karşı teminat olarak göstermek hatta ve hatta ipotek etme anlamına geliyor. Bunun adı Varlık Fonu değil, ipotek listesi” diyerek eleştirdi.

ORTADOĞU’NUN BAŞ BELASI

Ortadoğu’nun en büyük sorununun İsrail olduğunun da altını çizen Karamollaoğlu, “İsrail ziyaretini Kültür Bakanı omuzladı, oldukça da zor bir iş. Ama bizi en çok üzen Sayın Bakan’ın İsrail’e ulaşması ile birlikte İsrail’in Gazze’yi bombalaması şiddetlendi. Sayın Bakan ise orada olduğu müddetçe Gazze tarafından bir saldırı olmayacağını ümit ettiğini söyledi. Bu biraz garip kaçtı” ifadelerini kullandı.

CIA ZİYARETİ HAYIRLI DEĞİL

CIA Başkanı’nın gerçekleştireceği Türkiye ziyareti ve YPG’ye yapılan yardımlara ilişkin bir soruya ise Karamollaoğlu, “Bu bir ilk değil. Ümit ederim ki Amerika bu yanlıştan döner. Bu ziyaretin ne manaya geldiğini sonra göreceğiz.  Ama Amerikalıların bu gibi meselelerde pek de hayırlı bir işe teşebbüs edecekleri kanaatinde değilim” dedi.

Yüreğime bir sızı indi

Karamollaoğlu, Varlık Fonu ile bağlantılı olarak ciddi bir endişeyi de şu cümlelerle gündeme taşıdı: “Yapılan anlaşmalar var. O anlaşmaların içinde Fırat ve Dicle havzası ile ilgili madde var. Anlaşma maddesinde ‘Türkiye Ortadoğu’nun en zengin su kaynaklarına sahip ülkesidir. İsrail’in ve komşularının bu su imkanlarından eşit şekilde yararlanabilmesi için bu havzaların üzerindeki tesislerle uluslararası bir yönetime devri gündeme gelecektir’ deniyor. Ben hep merak ediyordum bunu nasıl yapacaklar. Nasıl olur da Türkiye en önemli iki su kaynağının devrine razı olabilir. Şu fon lafı çıkınca yüreğime bir sızı indi.”
 
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık olağan basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Açıklamalarının büyük bir bölümünü Varlık Fonu oluşturdu. Karamollaoğlu, Kültür ve Turizm Bakanı’nın İsrail ziyareti değerlendirmesinin yanı sıra MEB’in askıya çıkardığı taslak müfredat metnine ilişkin de bir rapor hazırladıkları da açıklamalarının arasında yer aldı.

TASLAK MÜFREDAT İÇİN BİR RAPOR HAZIRLADIK

Konuşmasının ilk bölümünde eğitim ve öğretim yılının ikinci sezonunun eğitim camiası için hayırlı olmasını temenni eden Karamollaoğlu, taslak müfredat ile ilgili bir çalışma başlattıklarını söyledi. Karamollaoğlu, “Biz de bu konuda bir takım çalışmalar yaptık. Bir komisyon oluşturduk. Arkadaşlarımız, MEB yetkilileriyle de görüşerek bir rapor hazırladılar. Bu raporumuz yakında yayınlanacak. Bir takım müspet adımların atıldığına şahit oluyoruz, bu bizi memnun ediyor. Ancak daha yapılacak epeyce iş olduğu kanaatindeyiz. Bir takım eksiklikler olduğunu görüyoruz. Milli ve manevi değerlerin ihyası yönünde yeterli adımların atılamadığı kanaati bizde oluştu. Ümit ederiz ki, üzerinde durduğumuz eksiklikler zaman içinde bakanlık tarafından da dikkate alınacaktır” dedi. 

KÜLTÜR BAKANI AVCI’NIN SÖZLERİNE TEPKİ 

Türkiye ile İsrail arasında yeniden tesis edilen ilişkiler üzerine Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı’nın ziyaretini de değerlendiren Karamollaoğlu, Avcı’nın ‘burada olduğumuz müddetçe saldırı olmayacağını ümit ediyoruz’ minvalindeki açıklamasına da tepki gösterdi. Karamollaoğlu, “İsrail’i resmi seviyede yapılan ilk ziyaret gerçekleşti. Garipsediğimiz bir ziyaret oldu. Kültür Bakanı bu ziyareti omuzladı, oldukça da zor bir iş. Ama bizi en çok üzen Sayın Bakan’ın İsrail’e ulaşması ile birlikte İsrail’in Gazze’yi bombalaması şiddetlendi. Sayın Bakan ise orada olduğu müddetçe Gazze tarafından bir saldırı olmayacağını ümit ettiğini söyledi. Bu biraz garip kaçtı. Gazze’den bir hareket var ise bu İsrail’in yaptığı zulüm ile kıyaslanacak gibi değil” ifadelerini kullandı.

İSRAİL ORTADOĞU’NUN BAŞBELASIDIR

Karamollaoğlu, Ortadoğu’nun en büyük sorununun İsrail olduğunu da altını çizerek, “Tekraren ısrarla söylüyoruz ki, İsrail Ortadoğu’nun en büyük baş belasıdır. En büyük problem İsrail’in ne insan haklarına ne hukuka uymayan davranışlarıdır. BM tarafından alınan hiçbir karara işine gelmiyorsa bu güne kadar uymamıştır. Son karardan sonra da çılgına dönmüş saldırılarını artırmış” diye eleştirdi.

TRUMP’IN İPİYLE KUYUYA İNİLMEZ

Değerlendirmelerinde ABD Başkanı Donald Trump’in 7 İslam ülkesi vatandaşlarına uyguladığı vize yasağını da eleştiren Karamollaoğlu, “Amerikan’ın takındığı tavır herkesi meraklandırıyor. Çünkü Amerika’nın başına ne edeceği belli olmayan, devleti ticari bir müessese gibi yönetmeye çalışan, sadece kısa vadeli menfaatleri göz önünde bulunurdan bir adam geldi. Bu güne kadar yaptığı icraatların tamamına yakını Amerika’da ve dünyada tepki buldu. Hele de iş başına gelir gelmez 7 Müslüman ülkeden Amerika’ya vizelerini almış olmalarına rağmen gidecek olan insanlara izin vermemesi, aslında yapılabilecek en büyük kanundışılık, umursamazlıktır. Bu adamın ipiyle kuyuya inilmeyeceğini Amerikalılar da anlayacak” dedi.

FON DEYİNCE NAKİT KAYNAK GELİR, BU YOK

Ülkenin en büyük kamu kuruluşlarının Varlık Fonu’na devredilmesini de değerlendiren Karamollaoğlu, “Aslında bu kanun geçen yıl çıktı. Biraz da 15 Temmuz’un hengâmesi arasına denk geldiği için ne yazık ki Meclis’te de doğru dürüst bir görüşme sahnelenemedi. Fon deyince aklıma nakit kaynak gelir. Onun için de varlık fonları bütçesi fazla veren veya çok kıymetli madenleri olup da bunu pazarlayan böylece elinde ne yapacağını bilmediği nakit kaynağı ülkeler bunu oluşturuyor. Elimizde petrol var, gelir sağlıyoruz ne yapacağız. Madenlerimiz var, gelir sağlıyoruz, ne yapacağız. Hep bu esasa dayanmıştır. Dünyada ilk defa böyle bir imkânı olmadan böyle bir fon oluşturuluyor. Bu bir fon değil, maalesef iflas etmiş ülkenin bu güne kadar ki birikimlerini bundan sonra alacakları borçlara karşı teminat olarak göstermek hatta ve hatta ipotek etmek anlamına geliyor. Fon diye bir şey yok” diye eleştirdi. 
 

KANAATLER HER YERDE DİLE GETİRİLEBİLİR AMA CAMİDE DEĞİL

Karamollaoğlu, basın mensuplarının sorularını da yanıtladı. ‘İmamların referanduma ilişkin yaptığı açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?’ şeklindeki soruya Karamollaoğlu, “Elbette doğru bulmuyorum. Herkesin, devlet memurlarının bir kanaati olur. Bu kanaatlerini de her yerde dile getirebilirler ama caminin içinde bunu dile getirmesi sadece suiistimalden ibarettir. Onu yapan insan iyilik yapıyorum sanıyor ama bu doğru değil” dedi.
 

EVET DİYEN DE HAYIR DİYEN DE BU ÜLKENİN İNSANI

Karamollaoğlu cevabının devamında ise ülkenin en önemli meselesinin iç gerginlik olduğunun altını çizerek, “En büyük sorun, birbirimizi hasım gibi görme meselesi. Evet diyen şöyle ötekisi böyle, biri vatan haini ötekisi kahraman. Türkiye’de meseleler böyle mütalaa edilemez ki. Bu tarzdaki çıkışlar ortaya konan mevzunun müdafaa edilemediğine işaret eder. Bu da doğru değil. Buna evet diyenler de hayır diyenler de bu memleketin insanı. Kimse düşmanlık yapmak için böyle bir tavır sergileyemez. Doğru bildiğimizi başka bir arkadaşımızda yanlış tabir edebilir. Bu gün de yarın da biz bu memlekette birlikte yaşayacağız. Allah korusun bu memlekete bir saldırı olursa tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi birlikte direneceğiz. Hiçbir şey ak ve kara değildir” şeklinde konuştu.
 

DENETİM SAF DIŞI EDİLİYOR

Karamollaoğlu, Varlık Fonu’na devredilen kurumların isimlerini de bir bir sayarak, daha buraya hangi kurumların katılacağını da bilinmediğini söyledi. Karamollaoğlu, “Daha buraya nelerin katılacağı da belli değil. Hükümet maalesef yeni oluşturduğu her müessese ve kurumda denetimi saf dışı etmeye çalışıyor. Efendim denetim var. Sen kendi kendine bir denetim yapıyorsan ben buna denetim diyemem ki. Bizde kurulu müesseslerimiz var. En önemlisi Sayıştay’dır. Osmanlı döneminden kalmıştır. Bir kurumu Sayıştay denetiminden uzak tutuyorsanız, o zaman ciddi manada orada bir denetim olduğunu söylemek mümkün olmaz” eleştirisini dile getirdi.
 

YERALTI KAYNAKLARI BAŞKALARINA TAHSİS EDİLEBİLECEK

Varlık Fonu’na “Böyle bir fon olmaz, bu bir ipotek listesi” diyen Karamollaoğlu şunları söyledi: “Hangi müesseslerimizi yarın alacağımız borçlara karşı teminat olarak gösteririzin listesi. Adına fon demişler. Bu borçlar için teminat. İpotek edilecek malların listesinden başka hiçbir şey değil. Hangi müesseslerini buraya devredileceği tamamen Bakanlar Kuruluna bırakılmış. Eskiden Ziraat Bankası’nı özelleştirmek isteseydiniz, Meclis’e götürmeniz gerekirdi. Şimdi buna ihtiyaç yok. Yarın bu fonun kapsamı içine hangi kurumların gireceğini kimse bilebiliyor mu? bilmiyor. Dünyadaki en büyük bor rezervi Türkiye de. Özelleştirilmemesi için kanunlar var. Şimdi ne olacak. Buraya devredildi. Yeri gelecek tek kelime edilmeden bor madenleri başkalarına tahsis edilebilecek, peşkeş çekilebilecek. Kimsenin ruhu da duymayacak. Böyle bir çalışmaya rıza göstermemiz, mümkün değil. Bu fon düzgün kullanılırsa fayda getirebilir, ancak hükümetin ekonomi politikalarını sil baştan yeniden tanzim etmesi şartıyla. Artık parayı toprağa gömmekten vazgeçerlerse… Yeni alacakları borçları o borcu ödeyecek olan yatırımlara tahsis ederlerse o zaman bu faydalı bir fon olabilir. Bu Varlık Fonu’nun ümit ederim ki, düzgün işlemesini hükümet sağlar. Eğer sağlamazsa ülkede kıymet verdiğimiz ne varsa tamamen elimizden çıkar”
 

VARLIK FONU’NDAKİ FIRAT VE DİCLE TEHLİKESİ

Karamollaoğlu, Varlık Fonu ile ilgili ciddi bir endişeyi de kamuoyunun gündemine taşıdı. AB’nin Fırat ve Dicle nehirlerinin uluslararası bir konsorsiyuma devredilmesi konusundaki sınırı aşan sular anlaşmasına Türkiye’nin daha önce imza koyduğunu hatırlatan Karamollaoğlu, konunun Varlık Fonu ile doğrudan ilintili olabileceğini söyledi. Karamollaoğlu, “Yapılan anlaşmalar var. O anlaşmaların içinde Fırat ve Dicle havzası ile ilgili madde var. Anlaşma maddesinde ‘Türkiye Ortadoğu’nun en zengin su kaynaklarına sahip ülkesidir. İsrail’in ve komşularının bu su imkânlarından eşit şekilde yararlanabilmesi için bu havzaların üzerindeki tesislerle uluslararası bir yönetime devri gündeme gelecektir’ deniyor. Ben hep merak ediyordum bunu nasıl yapacaklar. Nasıl olur da Türkiye en önemli iki su kaynağının devrine razı olabilir. Şu fon lafı çıkınca yüreğime bir sızı indi. Yarın GAP’ı bu fona koyarlarsa kimsenin ruhu duymadan bu ırmaklarımız bizim tarafımızdan değil, İsrail’in menfaatlerini koruyacak uluslararası kuruluşlar tarafından yönetilmeye başlanır. Şimdiden bir ünlem koyuyorum, böyle olur demiyorum. Ama bir anlaşmanın altına imza atıldıysa bu çağrışımı yapmadan geçemeyeceğim” sözleriyle de endişesini gündeme taşıdı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum