İkindi  Sohbetlerinde  “Mevlâna ve Sanat” konuşuldu

İkindi  Sohbetlerinde  “Mevlâna ve Sanat” konuşuldu

Doç. Dr. Mutluhan Taş, Hz. Mevlâna’nın mutasavvıf yönü üzerinde durduktan sonra Doğu ve Batı arasındaki sanat anlayışını ele aldı

Konya Büyükşehir Belediyesi ile Selçuk Üniversitesi Mevlâna Araştırmaları Enstitüsünün ortaklaşa düzenlediği Yaşayan Konya Hafızası İkindi Sohbetlerinde bu hafta Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mutluhan Taş tarafından “Mevlâna ve Sanat”  konulu bir konferans verildi. Doç. Dr. Mutluhan Taş, Hz. Mevlâna’nın mutasavvıf yönü üzerinde durduktan sonra Doğu ve Batı arasındaki sanat anlayışını ele aldı: “Doğu ile Batı arasında büyük farklar vardır. Biz her işe insanî açıdan baktığımız için Cenâb-ı Hakk’ın verdiği ilmi bir bütün olarak algılarız. Batı bunları parçalara ayırarak alt cümlelere iner, sonra bunları bir araya getirmek ister. Sonra da Allah’ın birliğini ispatlama yoluna gider.” İnsanların yaratılış gayesinin kulluk vazifesini idrak etmek olduğunu belirttikten sonra “Mesnevi’de kendimizi tanımamız gerektiği en bariz şekilde sunulur. Sadece fikir adamı olmamız yeterli değil, Kur’ân ve Sünnet çizgisinden ayrılmamamız gerekir.”dedi

SANATTA MÜKEMMELLİĞE ULAŞMA

Güzellik kavramı üzerinde duran Taş, güzelliğin Mesnevî’de uzun bir şekilde anlatıldığını belirtip “Güzellik sanatın ilk ifadesi olurken Allah’ın varlığını da kelime-i tevhid ile ifade ederiz. Muhammedî ahlâk, sûretin sîretle birleşmesiyle oluşur. Kavramlar doğru yerde ifade edilmelidir. Eşya ve insan yerli yerinde ifade edilmelidir.”

İnsanı ruh ve beden olarak ifade etmenin antolojik ayrışma olduğunu, tevhit ilkesine karşı geldiklerini belirttikten sonra Taş “Mevlevî sanatçılar gönül tefekkürü doğrultusunda eserler vermişlerdir. Sanat felsefesinde akıl, gönül, Kâbe ve ahlâk önem taşır. Bu kavramlar doğru analiz edildiğinde sanatta mükemmellik müşahede edilir.”

Geçmişle övünmenin bilgisizlik ve yetersizlik sonucu olduğunu ifade eden Taş, Batı tarzı eğitim ile uygulamaların örtüşmediğini söyledikten sonra “Teoride okuduğumuzu uygulamada yapmıyoruz. Hz. Mevlâna zamanında sanatla ilgilenen dervişler vardı. Musıkîşinaslar olgun eserlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Sanat alanında üstün eserlerin ortaya çıkması Hz. Pir sayesinde olmuştur.”dedi. Hz. Mevlâna’nın sanatçılara iltifatlarda bulunduğu üzerinde duran Taş, marifetin iltifata tabi olduğunu, günümüzde sanatçılara karşı ilgisizliğin olduğunu söyledi.

SANATÇI OLDUM DEDİĞİ ANDA ÖLMÜŞTÜR

Taş, yedi yıllık doktora çalışmasında literatür taraması yaptığını belirterek “13. Yüzyıl, ilimin zirve yaptığı dönemdir. Sanatçıların reddiyeleri karşımıza bilgi hazinesi olarak çıkıyor. İnanç, ilim ve sanat tektir, birbirleriyle alışveriş halindedir. Bunların birbirleriyle irtibatını kopardığımız için öksüz kaldık.” Mevlâna dergahında herkesin bir sanatı olduğunu, akıl ve sanatın tevhit anlayışında bulunduğunu ifade eden Taş; “Sanatçı Allah’ın ‘Sânî’ isminden geliyor. Sanatçıda olan kibir her işin kendisiyle başladığına inanmasıdır. Sanatçı, ‘oldum’ dediği anda ölmüştür. Sanatçının kendisini bilmesi Allah’ı bilmesidir.” Sanatçının kendisini bilgiyle donattığı zaman vâkûr olduğu üzerinde duran Taş, sanatçıların diğer insanlara göre daha ince ve hassas yönleri bulunduğunu Hz. Mevlâna’nın ince ruh anlayışından dolayı dergâhlarda sanatın geliştiğini, sonradan resme “haram”, heykele “put” denilen anlayışın ortaya çıktığını belirtip “Sanatın bir ahlâkî boyutu vardır. Sanatçı davranışları ölçülü olmalıdır. Biz Heykel Bölümünde Samirîcilik yapmıyoruz.” Program sonunda Doç. Dr. MutluhanTaş’a Postnişin Fahri Özçakıl ve Fotoğraf  Sanatçısı Reha Bilir tarafından günün hâtırasına hediye takdim edildikten sonra  toplu fotoğraf çekimi yapıldı.

HABER MERKEZİ

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.