Herkes için adalet!

Herkes için adalet!

FETÖ/PDY davalarında kesin olmayan delillerle pek çok mağduriyetin oluştuğuna işaret eden Av. Mustafa Derbentli, “Siyasilere ve de ekonomik olarak durumu iyi olanlara pek de bir şey olmuyor. Adalet ne yazık ki herkese aynı derecede yansımıyor” dedi

Saadet Partisi Selçuklu İlçe Başkanı Av. Mustafa Derbentli, partisinin il binasında düzenlediği basın toplantısı ile gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Sözlerine geçtiğimiz gün vefat eden Akşehirli, Eminönü Belediyesi eski başkanımıza Lütfi Kibiroğlu’na Allah’tan rahmet dileyerek başlayan Derbentli, hastaneye kaldırılan Deniz Baykal’a da acil şifalar diledi. FETÖ/PDY Silahlı Terör örgütü ile ilgili konuşan Derbenli, "Türkiye, 15 Temmuz hain darbe girişimini milletle devletinin dik duruşu sayesinde bertaraf etmiştir. Başta Rahmetli Erbakan Hocamız olmak üzere bu yapıya karşı her zaman seviyeli durduk ve sadece bu iktidarı değil tüm iktidarları bu yapıya karşı uyardık. Ancak ne yazık ki seçim ve oy kaygısı ile söylediklerimiz hiç dikkate alınmadı ve bu yapıya ne istedilerse verildi sonu da 15 Temmuz hain darbe girişimi oldu. Bu örgütle alakalı Sayın Cumhurbaşkanımızın tanımlaması son derece doğrudur. Altı ibadet, ortası ticaret üstü ihanet. Ne yazık ki ihanetten ve ticaretten memlekette kimse kalmamışken ibadet kesiminin üstünde boza pişirilmektedir. Bir de bunlarla hiç alakası olmadığı halde tutuklanmamak için bildiği tüm isimleri sayan sözde itirafçılar yüzünden içeride olanlar vardır. Tabi bir de Bylock iddiası" şeklinde konuştu.

SİZ DESTEK VERDİNİZ

FETÖ/PDY'nin ne zaman ortaya çıktığına değinen Derbentli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre bir oluşumun terör örgütü olup olmadığının belirlenmesi, yapılacak yargılamanın sonucuna göre mahkemelere aittir. Mahkeme kararlarında FETÖ/PDY’ nin silahlı terör örgütü olarak kabul tarihine ilişkin kesin bir tarih yoktur. Bu husus çok önemlidir, zira örgüt kuruluşundan itibaren belirli zamana kadar faaliyetlerini 'cemaat' görünümlü olarak sürdürmüştür. Bu durumu Cumhurbaşkanı, Başbakan , Bakanlar, Yüksek Yargı Başkanları beyanlarında açıkça ortaya koymuşlardır. Bu oluşum ilk defa 26.05.2016 tarihli MGK toplantısında bu yapı için terör örgütü kavramı kullanıldığı ve nihayet 28 eylül 2016 tarihli MGK toplantısında da FETÖ/PDY olarak adını net olarak konulduğu görülmektedir. Farklı tarihler ortaya konulmakla birlikte net olarak bir terör örgütü kabul tarihi yoktur. 15 Temmuz Hain Darbe Girişimi öncesinde de devletimizin resmi yazışmalarında da bu yapıdan bir terör örgütü olarak bahsedilmemiştir. Bu örgüt 1970’li yıllardan itibaren tüm iktidarlar döneminde devlet kurumlarında yapılansa da bunu cemaat görünümü ile yaptığı için kimse fark edememiş ve bu bağlamda hayatın her alanında var olabilmişlerdir. Yürütme organı olan Bakanlar Kurulu eli ile 17 üniversite açmalarına izin verilmiştir. Yıllarca ‘cemaat’ sonraları da ‘hizmet’ adı altında faaliyet gösteren bu oluşum ne yazık ki bizi yönetenleri olduğu gibi vatandaşı da kandırmışlar, aldatmışlardır. Sırf Allah rızası için burs veren, bağış yapan, destek olan milyonlarca vatandaşımız vardır. Şimdi bunlara 'Neden burs verdin? Neden kurban bağışı yaptın? Neden destek oldun?' denilerek insanlar tutuklanıyor haklarında dava açılıyor hatta ceza veriliyor."

MAĞDURLAR KİTLESİ OLUŞUYOR

"Bylock; 2014 nisan ayından 2016 yılı şubat ayına kadar hizmet veren anlık mesajlaşma uygulamasıdır" diyen Derbentli, konuşmasına şöyle devam etti: "Bylock hala da apk dosyası şeklinde çeşitli açık depolarda bulunan tüm dünyaya açık bir uygulamadır. Bir milyona varan indirme sayısına ulaşmıştır. MİT, GSM operatörlerinden ve TİB den Bylock sunucusunun bulunduğu IP’ye bağlanan IP’lerin bilgisini istemiştir. MİT in bu talebi karşısında yüzde 85 i FETÖ'cü olan TİB deki örgüt mensupları dijital verilerle oynayıp geçmişi silip alakası olmayan insanların IP lerini sisteme dahil etmişlerdir. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 'Tüm pisliklerin kaynağı TİB dir' demişti. Söylenenlere rağmen ne yazık ki yüzde 85 i FETÖ'den atılan TİB'in verileri dikkate alınarak insanlar gözaltına alınmakta hatta ceza verilmektedir. Burada irdeleyeceğimiz husus 'Ben Bylock'u hiç görmedim adını bile 15 temmuzdan sonra duydum' diyen binlerce vatandaşın sesleri olabilmektir.

Evet ne yazık ki Bylock nedeniyle çok mağdur vardır. “Bylock” dendiği anda zaten vebalı gibi davranılmakta işin doğruluğu araştırılmadan ceza kesilmektedir. Oysa buradan net bir şekilde iletmek isteriz ki süreç doğru yönetilmemekte ve mağdurlar kitlesi oluşturulmaktadır. Hiç alakası olmayanlar seçilerek derhal salıverilmeleri sağlanmalı ve bu iş de memur zihniyetiyle değil idareci zihniyetiyle yapılmalıdır. Siyasilere ve de ekonomik olarak durumu iyi olanlara pek de bir şey olmuyor. Adalet ne yazık ki herkese aynı derecede yansımıyor. 5 Bylock sinyali ile 6-7 aydır tutuklu olan insanlar varken makam mevki sahibi olan ve de çok daha fazla Bylock tespiti olan kişilerin tutuksuz yargılanmaları ya da tahliye edilmeleri kamusal vicdanı yaralamaktadır. Kaldı ki 15 ay tutuklu bulunan bir kişinin yakın zamanda beraat etmesi sürecin ne derece sağlıksız olduğunu açıkça göstermektedir. Bu gidişle cezaevlerinde yer kalmadığı gibi neredeyse tutuklanmayan da kimse kalmayacak gibi. Hoş Adalet Bakanımız gururla 50.000 kişilik cezaevi yapıyoruz demiştir. Kaldı ki Konya merkez cezaevinin yanında Akşehir, Ereğli ve Seydişehir de de yeni yapılmış yüksek korunaklı cezaevleri mevcuttur. Cezaevi yapımı ile övünen ilk iktidar herhalde bu iktidardır.

İDLİB HAREKATINI DESTEKLİYORUZ

Güçlü bir Meclis için, ‘Siyasi Partiler Kanunu’ndaki seçim barajlarının tamamen kaldırılması gerektiğine işaret eden Derbentli, "Böylece, TBMM, toplumun bütün kesimlerinin temsil edildiği, gerçek manada, ‘Milli irade tecelligâhı’ olma özelliğini kazanacaktır. Kaldı ki Cumhurbaşkanlığı sisteminde bakanlar meclisten atanmadığı için istikrar sorunu yaşanmayacaktır. Neticede Meclis halk iradesinin tecellisi, hükümet de icra makamı olacaktır" dedi. İdlib harekatına da değinen Derbentli, "Şu husus bilinmelidir ki Saadet Partisi olarak bölgemizde yeni haritaların çizilmesine karşıyız. Bu konuda 2 hassas noktamız var; Türkiye’nin güvenliği, Suriye ve Irak’ın toprak bütünlüğü. Bu çerçevede yapılacak olan her türlü askeri ve siyasi çabayı önemli görüp destekliyoruz" şeklinde konuştu.

HÂLİD ŞEN merhabahaber.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.