Gana'da israf hat safhada

Gana'da israf hat safhada

Birçok yardım kuruluşunun Gana'da yaptığı yardımlar yerli halka büyük bir kolaylık sağlıyor. Ancak halk israf konusunda hassas değil. Haftada 2 gün elektrik kesintisi yapılıyor ama şehir merkezlerinde gündüzleri sokak lambaları yanıyor

ABDULLAH ÜSAME CERAN'IN GANA İZLENİMLERİ-3 (SON)

Gana’da köylerdeki Müslümanların imkanları çok kısıtlıydı. Ortalama beş yüz haneli Müslüman köylerde toplam 50-60 kişilik tek bir mescit oluyordu ve bu mescitler hem içtima hem namaz kılma yeriydi. mescitlerin küçük olmalarının yanında oldukça bakımsız olmaları dikkatimizi çekmişti. Afrikalıların -sömürülmenin de sonuçlarından biri olan- genel bir problemi vardı o da yıprananı tamir etmekten aciz oluşlarıydı. Farklı ülkelerden hayır severler gelip su kuyusu, mescit yaptırıyorlar süreç içinde bu yapılar yıpranıyor ama halk üç beş kuruş toplayıp tamir ettirmiyordu, öyle bir alışkanlıkları yoktu. Bir de şu var. Bir köye su kuyusu yapılıyor. Bakıyorsunuz önce haftada bir yıkanan köylüler yine haftada bir yıkanıyorlardı. Değişen tek şey su kuyularına olan mesafelerinin azalmasıydı. Maalesef alışkanlıkların değişmesi kolay olmuyor.

 

Gana’da en çok dinlenen sanatçılar Sami Yusuf ve Maher Zain. Otobüste, takside her yerde dinleniyorlar.

Gana’da 2015 yılında hâlâ köylerde bazı kabileler arasında savaşlar olurmuş, bugüne kadar binlerce insan bu savaşlarda can vermiş.

21-7.jpg

Gana’da elektrik sıkıntısı yaşanıyor, haftada 2 gün elektrik kesintisi yapılıyor ama şehir merkezlerinde gündüzleri sokak lambaları yanıyor. Tasarruf kültürü hiç yok.

MESCİDLERİ BAKIMSIZ BIRAKIYORLAR

Tamale’de ertesi günün tamamını köyde geçirecektik. Tamale’de kerpiç odalardan, kamışlarla kaplı çatılardan oluşan geleneksel köy evleri var. Daire şeklinde odalar aynı avluya bakacak şekilde dizayn edilmiş, evler çok hoşumuza gitti. Her odada aynı sülaleye bağlı bir aile yaşıyor. Köye vardık. Mescide ulaştık. Mescid yine bakımsızdı. Sonrasında köyü gezdik. Katolik kilisesini gördük. Oldukça lüks olan kilisede bateri, davul ve gitar vardı. Köyü gezdiğimiz süre içinde halka Türkiye’den getirdiğimiz “what is the İslam” broşürlerini dağıttık. Sonrasında, yeryüzünde metrekareye düşen eklembacaklı sayısının maximum olduğu mescide geçtik. Her türden böceklerle zor dakikalar geçirdik. Akşamı zor ettik. Köyde elektrik olan tek yer mescitti ve hava karardıktan sonra tüm böcekler ışıkta toplanıyorlardı. El fenerlerini alarak elektrik olmayan köyde gezintiye çıktık. Yol boyunca fütursuzca yatan kuzulara rastladık. sonrasında bir ses işittik. Yerel dans olduğunu tahmin ettik. Yaklaşınca emin olduk. Gecenin on birinde sokağa çıkıp çılgınca dans ediyorlardı. Çok durmadan ayrıldık. Mescide dönerken bembeyaz bir gence rastladık. Başta misyoner sandık, Müslüman olduğunu ve bu köyde doğduğunu söyledi. Ertesi gün köyden ayrıldık ve başka bir köye geçtik. Köyde tuhaf bir manzarayla karşılaştık. Tüm köylüler toplanmış bir tören düzenleniyordu. Yetmişlerden kalma tüfekleri patlatıyorlar, dans ediyorlardı. Sorduk, kralın cenaze töreni olduğunu söylediler. İlk defa bir cenaze töreninde oynandığını gördüm. Hilal şeklinde dizilmiş köylüler mescide doğru adımlıyorlardı. Virane bir mescide girdik ve içeride köyün gençleri sırayla oynamaya başladılar. Gençler oynadıkça onları izleyen yaşlılar önlerine para atıyorlar paraları toplayan, sırayı diğerine bırakıyordu. Böyle böyle oynadıktan sonra hepsi oturdu ve mescide bir at soktular. Atı mescit içinde dolaştırıp kenara koydular ve yeni kral bir konuşma yaptı daha sonra ata binerek mescitten ayrıldı. bu anlara şahit olurken adeta şok geçiriyordum.

21-8.jpg

Köylere gittiğimizde gördük, bizi gören küçük çocuklar ilk defa beyaz adam görmekten olacak çok korkuyorlar, korkularından ağlıyorlardı. Sonrasında şeker verip oyun oynadığımızda bize sarılıyorlardı, en son aramızda öyle bir bağ oluşuyordu ki gitme vakti geldiğinde kendilerini bırakamıyorduk.

 

GANA'DAKİ EN ZENGİN KESİM LÜBNANLILAR

Tamale’deki son günümüzde hediyelik eşya alışverişi yapmak üzere vakıftan yerli bir abiyi yanımıza alarak yola koyulduk. Dışarı çıkmadan özellikle takkemizi takıyorduk ki bu bizim orada bulunma misyonumuzun gereklerinden biriydi. Ganalıları başında takke olmayan bir beyazın misyoner olmadığına inandırmak imkan dahilinde değildi. Yol boyunca Müslümanlarla selamlaştık. Ganalı Müslümanlar beyaz adamı Müslüman olarak görünce çok seviniyorlardı. Hediyelik eşya dükkanlarını dolaştığımız esnada ezan okundu ve anında tüm esnaf işini gücünü bırakıp namaza durdu. Bir anda muazzam bir görüntü oluştu. Bu görüntüyü unutabileceğimi hiç sanmıyorum. Tamale’deki son günümüz de diğer günleri aratmayacak şekilde güzeldi. Ertesi gün erkenden başkent Accra’ya gitmek üzere yola koyulduk. İftarı Accra’da yaptık. Gece Lübnanlıların camisinde teheccüt kıldık. Teheccüt sonrası camide geniş bir alanda kurulan yerde sergilenen envai çeşit pasta ve böreklerle sahur yaptık. Lübnanlılar Gana’nın en zenginleriymiş. Gana’da, İstanbul’da bulamadıklarımla sahur yapabileceğimi hiç tahmin etmiyordum. Damak tadları da bizimkine yakındı. Oysa Gana’lıların yemeklerini yemekte zorlanıyorduk.

21-3.20150804094748.jpg

Gana’da neredeyse hiçbir yerde klima bulunmuyordu. Ama her hanede pervane vardı.

Gana’da kanalizasyon yerin altında değildi ve yolun her iki yanına açılan kanallarla tahliye ediliyordu.

 

İBRET OLSUN DİYE KALEYİ YIKAMIYORLAR

Ertesi gün sabah Accra’dan ayrılıp Gana’nın turizm şehri Cape Coast’a doğru yola çıktık. Yol boyu sahilden gittik. Öğleyin Cape Coast’a vardık. Şehir içinde gezintiye çıktık. Turizm şehri Cape Coast diğer şehirlere göre daha müreffehti. Cok canlıydı. Sokakta çocuğunu yıkayan kadının hemen yanında birkaç balıkçı yüzlerce kilo ağırlığındaki ton balığını yatırmış kesiyorlardı. Kıyıda toplanan balıkçı tekneleri çok hoş bir kompozisyon oluşturuyorlardı. Gana’da kaldığım süre boyunca objektifi elimden hiç düşürmedim. belki de pek çok kimsenin yakalayamadığı kareleri yakaladım ama bu durum, o anı hakkıyla yaşamaya engel teşkil ediyordu. Tekrar gideceğimi bilsem fotoğraf makinesini elime almazdım. Şehir içindeki kısa gezintiden sonra Elmina Kalesi'ne çıktık. 15. yüzyılda Portekizliler tarafından ticareti korumak için yaptırılan kale 17. yüzyılda Hollandalılar tarafından köle ticaretinin merkezi haline getirilmiş. Köleler hücrelerde üst üste tepilerek günlerce aç, susuz bırakılırlar, tuvaletlerini dahi yapamazlarmış. Aylar süren bekleyişin ardından buradan, kendilerini Amerika kıtasında bulunan Portekiz sömürgelerine götürecek gemilere bindirilirlermiş. Zor şartlara dayanamayan köleler orada ölür, ölen kölelerin cesetleri dahi taşınmazmış. Milyonlarca kölenin mezarı olan bu kaleye girdiğimizde kokudan içeride duramadık. İğrenç bir görüntü ve leş kokusu hala duruyordu. Kalenin hiç yıkanmadığını belirtti bizi gezdiren görevli. İbret olsun diye gelenlere gösterdiklerini söyledi. Kendisine hiç bu durumdan dolayı üzgün olan, özür dileyen bir batılı oldu mu diye sorduğumuzda nadiren de olsa içlerinden vicdan sahiplerinin çıktığını söyledi kale görevlisi. Batı medeniyeti buydu, beyaz adamın siyah adama reva gördüğü muamele buydu. Kale gezintisi sonrası Cape Coast’ın cazibe merkezi olan Kakum National Park’a gittik. Güneyin hatırı sayılır bir kısmı bu parkta yer alan yağmur ormanlarından oluşuyordu. Kakum National Park, orman filleri, orman bizonları, meerkats ve misk kedisi gibi hayvanları içeren 40’dan fazla memeli türüne ev sahipliği yapmakta. Ayrıca bu parkta 250’den fazla kuş türü yaşamaktadır. Yağmur ormanlarını, dört yüz metre boyunca, yerden otuz metre yüksekte, genişliği bir karışlık asma köprüler üzerinden yürüyerek gezdik. İçinde çok sayıda yılan, yırtıcı hayvan olduğu için ormana giriş yasaktı. Üzerinden tur atmakla yetindik. Köprüler çok inceydi ve üzerinde üç kişiden fazla oldu mu sallanıyordu. Bir karış enindeki köprülerden geçerken adeta adrenalin tavan yapıyordu.

Ganalılar hep İngiliz takımlarını tutuyorlar, İngilizlere inanılmaz bir hayranlık besliyorlar. sebebini sorduğumuzda onlar bize İngilizce öğretti birbiriyle anlaşamayan yerel kabilelerin anlaşmalarını sağladı diyorlardı.

Gana’da eskiden krallıkların koydukları normlar ve bu normları ihlal edenlere uyguladıkları müeyyideler mevcutken şimdi sadece devletin giremediği köylerde krallıklar gayri resmi adalet sistemi olarak tezahür ediyormuş.

21-2.20150804094801.jpg

Gana’da misyonerler her şeyiyle çalışıyorlardı. 80 yaşındaki batılıya sorduğumuzda açık açık misyonerlik yaptığını söylüyordu. Üstadın biri güzel ifade etmiş. İyiler, kötüler kadar cesur olmadıkça kurtuluş zor.

 

CAMİ İNŞAATLARI YÜKSELİYOR

Gezi sonunda iftara yetişmek üzere Accra’ya yola çıktık. Yol boyunca seyyar satıcı vardı ve büyük çoğunluğunu kadınlar oluşturuyordu. Sattıkları şeyi kafalarının üzerine koyarak yürüyorlar, ilginç bir görüntü oluşuyordu.  Ertesi gün sabah Türkiye merkezli Ganader tarafından başkent Accra’da yaptırılan ve Afrika’nın en büyük külliyesi olan Furkan Camii inşaatına gittik. Çorbada bizim de tuzumuz olsun diyerek, efendimizin tarif ettiği, amel defteri ölümünden sonra da kapanmayan kullardan olma niyetiyle birkaç saat cami inşaatında çalıştık. Çok güzel bir duyguydu. Cumayı vakıf merkezinde kıldıktan sonra bir saatlik yolculukla Batı Afrika’nın en büyük hediyelik eşya merkezi Art Center’a gittik. Hediyelik eşya satıcılarının bizi dolar olarak görmeleri dışında her şey yolundaydı. Kendilerinden alışveriş yapmamız için halden hale giriyorlardı. Başta bize söyledikleri fiyatın beşte birini kendilerine teklif ediyor en son dörtte birine satın alıyorduk. Türkiye’deki dostlarımıza, sevdiklerimize vermek üzere hediyelik eşyalar alıp buradan ayrıldık ve aktarmasız sağ salim Türkiye’ye vardık.

21-4.20150804094813.jpg

Çocuklara şeker verdiğimizde farkettim ki bir kısmı şekerin jelatinini açmadan yemeye çalıştı. Hangi, çocuk şeker yemesini bilmez ki? Gan’lı çocuklar bilmiyordu işte. Bizim çocuklarımız çok şanslı. Her şeyleri var. Ya onlar? Şeker nedir bilmeyeni vardı. Siz hiç Afrikalı çocuğun şeker gördüğündeki sevincini bilir misiniz? Tüm bunlara şahit olmak çok güzeldi.

 

GANA İZLENİMLERİ -2

GANA İZLENİMLERİ-1

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.