Ezan susturulamaz!

Ezan susturulamaz!

AGD Konya Şube Başkanı Mehmet Parlak, “İsrail'in ezanı yasaklaması küstahlıktır. Biz, ne İsrail ile normalleşmeye onay veriyoruz ne de Avrupa Birliği kapılarında beklemeye. Biz tüm bu zorbalıklara karşı İslam Birliği'ni kurarak, cevap vermeliyiz” dedi

Anadolu Gençlik Derneği (AGD), tüm Türkiye'de başlattığı çalışma ve yaptığı basın açıklaması ile İsrail'in Kudüs'te ezan okunmasına yasak getirmesine tepki gösteriyor. AGD Konya Şube Başkanı Mehmet Parlak da AGD İl binasında gerçekleştirdiği basın toplantısı ile İsrail'e sert eleştirilerde bulundu. Parlak, “Batı'da ve İsrail'de İslam'a ve Müslümanlara yönelik saldırılar artarak devam ediyor. İsrail, Kudüs'te ezan okunmasını yasaklamaya çalışırken Avrupa'da da başörtüsüne yönelik kısıtlamalar tekrar gündemde. Diğer taraftan birçok İslam ülkesinde, bizzat Batı ve İsrail tarafından silahlandırılmış gruplar Müslüman kanı dökmeyi sürdürüyor” dedi.

BATININ ÖZGÜRLÜK ANLAYIŞI ZAYIF

Sözde insan hakları, özgürlükler ve demokrasinin beşiği olan Avrupa Birliği'nin üst mahkemesi Avrupa Adalet Divanının; işverenlerin, Müslüman kadınların işyerinde başörtüsü takmalarına engel olma haklarının olduğuna karar verdiğini belirten AGD Konya Şube Başkanı Mehmet Parlak,  “Adalet Divanı'nın Müslüman kadınların başörtüsü takmalarının engellenmesinin bir ayrımcılık olmadığını belirtmesi de Batı zihniyetinin özgürlükten ne anladığı bir kez daha gösterdi” dedi. Dünyaya insan hakları dersi vermeye kalkan Batı'nın, insanların kılık kıyafetiyle uğraşmasının ve insan hakları noktasında ne seviyede olduğunu aşikar ettiğini söyleyen Parlak,  “İşverene tanınan, kadınların başörtüsü çalışmasını engellenme kararı, Avrupa Birliği'ni kıran zihniyetin Müslümanların yaşam tarzlarına yönelik tahammülsüzlüğünü yeniden gün yüzüne çıkarmıştır.

Avrupa Birliği'ni kuran zihniyetin, kendilerinden olmayanların inançlarına, kültürlerine ve yaşam turlarına dair en ufak bir saygısı yoktur” açıklamalarında bulundu.

AB BAŞLI BAŞINA BİR TEHLİKE

Avrupa'nın çifte standartçı bir yapı içinde olduğunu ifade eden Parlak; yukarıdan bakan, kendini seçilmiş addeden düşünce yapısının varlığına da dikkat çekti. “İnsanların özgürleşerek birlikte yaşama imkanına dönük bir tehdittir” diyen Parlak, konuşmasını şöyle sürdürdü:  “Yaşananlar gösteriyor ki Avrupa, insan hakları ve özgürlüklerin beşiği değil. Farklı kültür ve inançlar için inkar ve asimilasyon politikalarının merkez üssüdür. Öte yandan İslam coğrafyasının bağrına saplanmış bir hançer olan İsrail hem Müslümanlara yönelik fiziksel kıyıma hem de psikolojik baskıya devam etmektedir” açıklamalarında bulundu.

EZANA GÜRÜLTÜ DEYAN KÜSTAHLAR

Parlak, İsrail'in en önemli ihraç ürününün terör olduğuna dikkat çekti. İsrail'in başta Filistin toprakları olmak üzere İslam coğrafyasının her noktasına ve tüm dünyaya terör ihraç ederek varlığını ikame ettiğini vurgulayan Parlak, konuşmasını şöyle sürdürdü:  “Beyaz yaka gömlekler, lacivert takım elbiseler, şık kravatlar ve bakımlı yüzler, İsrailli yöneticilerin ellerindeki kanı gizlemeye yetmemektedir. Milyonlarca Müslüman'ın ve masum insanın katili İsrail'dir. İşte bu İsrail'in sözde parlamentosu Knesset, bu günlerde Kudüs'te ezan okunmasına yasak getirmenin peşindedir. İsrail parlamentosu ezan sesine gürültü deme küstahlığında bulunmuştur. Kudüs, Mekke ve Medine'den sonra tüm Müslümanlar için en önemli kutsal mekandır.”

YASAĞA EN SERT CEVABI VERECEĞİZ

Ezanı yasaklamak İslam'ın ve Müslümanların bir coğrafyadaki tüm varlığını inkar etmek ve yok saymak olduğunu konuşmasına ekleyen Parlak,  “Ezanın Müslümanlar için bir coğrafyadaki varlığın ve bağımsızlığın en önemli göstergesidir. Elbette bu küstahlığa başta Müslüman Kudüs halkı olmak üzere tüm Müslümanlar en sert cevabı verecektir” diye konuştu. Parlak, şunları kaydetti: “Müslümanlar bir araya gelemediği müddetçe İsrail'in ve Avrupa Birliği'nin Müslümanlara yönelik zorbalıkları, aşağılayıcı tutumları, direkt ya da dolaylı olarak imhaya yönelik politikaları devam edecektir. Her bir İslam ülkesinin ve her bir Müslüman'ın bu aşağılanmalara, zorbalıklara, tahammülsüzlüklere vereceği en iyi cevap İslam Birliği'ni istemeleri, bunun için adını atmaları ve yeni bir dünyayı kurabilmek için gayret etmeleridir. Biz, ne İsrail ile normalleşmeye onay veriyoruz ne de Avrupa Birliği kapılarında beklemeye. Çözüm, D-8'in canlandırılması, D-60 ve D-160'a giden sürecin hızlandırılmasıdır. Hakkın üstün tutulduğu, adalet ve barış ekseninde yeni bir dünya ancak bu şekilde kurulabilir.”

EMRE ÖZGÜL merhabahaber.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum