Evini nostaljiyle donattı

Evini nostaljiyle donattı

Konya basınına yaklaşık 25 yıl hizmet veren Gazeteci Ali Sait Öge, Ahırlı'daki evinin bir odasını yıllardır değişik bölgelerden topladığı eski eşyalardan oluşan tam bir 'Anadolu Ev'i görünümüne kavuşturdu

Konya basının tanınmış isimlerinden olan 25 yılı aşkın bir süre Merhaba Gazetesi'nde Polis-Adliye Muhabiri olarak görev yapan şu anda ise Konya Gazeteciler Cemiyeti Müdürlüğü görevini devam ettiren Gazeteci ağabeyimiz Ali Sait Öge'nin şimdiye kadar hiç kimsenin bilmediği bir merakını öğrendik. Öge, Ahırlı Merkez Mahallesindeki evinin bir odasını yıllardır değişik bölgelerden topladığı eski eşyalardan oluşan tam bir 'Anadolu Ev'i görünümüne kavuşturdu.

ESKİYE AİT NE ARARSAN MEVCUT

Asırlık kahve değirmeni, kahve kavurma tavası ve cezvelerden tutun da eski kapı kilitleri'nden, makaralı teyplere, pikaplara, lambalı radyo'lara, horoz'lu ayna'lardan gazlı lüks'lere, gemici fener'lerine, bakır sini ve tabaklara, eski kilim ve heybelerden 60-70 yıllık mecmualara, körüklü fotoğraf makinelerinden, kurmalı kameralara, osmanlı dirhemlerinden okka kantarı ve adalet terazilerine, daktilolardan, eski sigara ve çakmaklara, tabakalara, köstekli saatlerden kurmalı saatlere, eski takılardan eski paralara  gelin aynalarından eski kara lastiklere kadar bir çok eski eşyanın bulunduğu Anadolu Odası, Öge'nin deyimi ile tam bir huzur mekanı.

3-2-006.jpg

BENİM MERAKIM KÜÇÜK BİR HEVES

Gittiği her köyden bir eski eşya aldığını ifade eden Ali Sait Öge, "Benim şu anda yapmaya çalıştığım hobi kesinlikle antikacılık değil sadece eski ev eşyalarına karşı olan ilgimden dolayı küçük çaplı bir koleksiyon oluşturmak. İçlerinde gerçekten bir asrı geçen değerli ev eşyaları var. Mesela bir asrı geçkin olduğu belirlenen sini, Osmanlı Dirhemleri, Ahşap kahve değirmeni, hiçbir şekilde tartı aleti olmadan sadece iple tartılan Okka kantarı, belki bir asırlık olan adalet terazisi. Onların haricindekiler uzun yıllar önce ebeveynlerimizin kullandığı ve onlara göre son derece modern gereçlerdi. Ben eski eşya biriktirmeye Konya'da başlamıştım. Ancak oturduğum daire  bu tür bir hobiyi barındıracak kadar müsait değildi. Onun için Konya'da ki tüm eski eşyalarımı Ahırlı'ya getirdim. Burada aile dostum çok sevdiğim Abdullah Bediz ailesinin iki katlı evinin birinci katını kiraladım. Burası çok geniş 3 oda bir salon ve son derece düzenli bir daire buranın bir odasını tamamen bunlara ayırdım" dedi.

ŞEHİR STRESİNİ BURADA ATIYORUM

Bir hafta boyunca şehrin gürültüsü, iş stresi gibi bir çok olumsuzluklar yüzünden hafta sonunu iple çektiğini de ifade eden Öge, "Yaz olsun kış olsun niye yalan söyleyim hafta sonunu en rahat geçirdiğim yer memleketim Ahırlı. Köyümün havası, suyu, yaylaları kesinlikle hiçbir şeye benzemiyor. Çoğu zaman ailem ile birlikte gelirim ancak çocuklarım benim kadar tutkun değiller. Ahırlı'ya gelince yaylalar ve gezmelerin dışında kalan zamanımın büyük bölümünü bu odada geçiririm. Eşyaları silerim, yerlerini değiştiririm, yeni getirdiğim varsa onları yetiştiririm son olarak ta ya pikaptan eski bir nağme ya Makaralı Teyp'ten bir haraketli Konya türküsü eşliğinde kahvemi içer ve istirahatımı yaparım. Dedim ya şehrin bir haftalık stresi en güzel burada atılıyor" diye konuştu.

5-002.jpg

ARTIRMAYI ÇOK ARZU EDİYORUM

Eski eşyaya olan merakını hiçbir zaman yenemediğini özellikle sözlerine ekleyen Öge, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Gerek kendi köyümde olsun gerek gezmeye gittiğim diğer köylerde veya yaylalarda olsun baktığım tek yer eski evlerin çatı araları, ahırların duvarları, çelenlerin altları gibi yerler olur. Çünkü eski insanlar ellerine geçen bir eşyayı kaybolmasın diye ya çatıya kaldırır ya da duvarlara asar. Benim bu merakımı bilen ev sahipleri de ben istemeden ellerinde eski bir eşya varsa verir. O anda dünyalar benim olur. Bir seferinde hemşehrimiz Ali Yiğit var evinin çatısına çıktım baktım güzel bir Lüks var. Ancak çamur içinde içine kuşlar ot doldurmuş. Beni kırmadı ve, 'Aman Ali Sait al git senin olsun napcan şunu filan' diyerek elime tutuşturdu. Eve nasıl geldim Lüksü bir temizledim bir yıkadım bir parlattım harika oldu. Ali abi benim eve gelip te kendi verdiği lüksü o şekilde görünce, "Olum bu baya güzelmiş ver Lüksümü" dedi ama vermedim. Buna benzer beni seven tanıyan hemen herkes küçük çaplı da olsa kendi ebeveynlerinden kalan bir eşyayı hatıra olarak verdi. Benim en büyük hayallerimden birisi de Ahırlı'da kendime ait ve eski Cumbalı Anadolu evlerini andıran bir ev sahibi olabilmek ve içerisini gönlümü göre eski eşyalar ile döşemek, kalan ömrümü orada geçirmek, orada yaşlanıp, 'Hadi Eyvallah' demek ve yine Ahırlı'da  ebedi olarak kalmak. Ama bu sadece benim hayalim. Benden sonra çocuklarım ne yaparlar bilemem, belki birkaç küçük eşyayı hatıra olarak ayırırlar kalanını dağıtırlar belki hepsine sahip çıkarlar bilemem. Bunun içinde kendilerine hiçbir zaman gönül koymam. Ama illaki dağıtacaklarsa gerçekten bu tür hobiye merakı olan seven birisine versinler. Çünkü bu gerçekten yürekten gelen bir merak zoraki olmaz."

İBRAHİM BÜYÜKEKEN merhabahaber.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.