Sadık Küçükhemek

Sadık Küçükhemek

Ermenilerden Özür Dileme

Ermenilerden Özür Dileme

Türkiye’de bir grup aydın, ”Ermenilerden Özür Dileme” kampanyası başlattı. Buna karşı çıkan bir grup aydın da karşı kampanya başlattı. Bildiride şöyle denildi: “Haksız, yanlış ve ulusal çıkarlarımız açısından sakıncalıdır. Ermeni tehciri acı sonuçlar vermişse de Türk insanının Ermeni isyanları ve terör eylemlerinde uğradığı acılar Ermeni kayıplarından daha az değildir. Bunun devamında toprak ve tazminat talepleri gelecektir” (1).
Bu konuda tartışmalar sürmektedir. Yılbaşında internetten “Ermenilerden Özür Dileme” kampanyası başlatıldığı zaman tartışmaların dozu daha da artacağa benzemektedir.
Birileri gündemi belirlemekte, bu gündemi onaylayanlar ve onaylamayanlar arasında karşılıklı atışmalar sürmektedir. Aslında gündemi belirleyen, onaylayan ve onaylamayan gruplar aynıdır.
Gündemi belirleyen uluslar arası istikrarsız sistem, gündemi onaylayan ve onaylamayan gruplar ise bu uluslar arası istikrarsız sistemin bir parçası olan İttihat ve Terakki zihniyetidir. Bu zihniyetin sağ kanadına milliyetçiler denmektedir. Sol kanadına ise solcular denmektedir. Sol kesim, “Özür diliyorum” kampanyasını desteklerken, Milliyetçi kesim, bu kampanyaya karşı çıkmaktadır.
Peki, biz hangi tarafta yerimizi alacağız? “Özür diliyorum” kampanyasını başlatanların yanında mı, yoksa bu kampanyaya karşı çıkanların yanında mı? Biz ikisinin yanında da yer almayacağız; haktan ve haklıdan yana yer alacağız.
Ermeniler, 1915-1916 yıllarında tehcire maruz kalarak acı çekmiştir. Ecdadımız da Balkanlardan, Kafkaslardan, Trablusgarp’tan, Kudüs’ten ve diğer Ortadoğu ülkelerinden atılırken acı çekmiştir. Ecdadımız Ermeni çetecilerin saldırılarına da maruz kalmıştır. Ermeniler, Batının desteğinde ecdadımıza büyük acılar çektirmiştir. Bunları aydınlar bildikleri halde tek yönlü özür dileme kampanyası başlatmalarının sebebi, bir parçası oldukları Batının emirleri gereğidir.
Batı kültüründen beslenen bölücü zihniyette tek yönlü özür dileme kampanyasını deklare ederek şöyle demektedir: “Devlet, sadece Ermenilerden değil, Komünistlerden, Rumlardan, Süryanilerden, Yezidilerden, Kürtlerden, Alevilerden, Araplardan, sosyalistlerden de özür dilemesi gerekir" (2).
1915-1916 yıllarında tehcir olayından dolayı binlerce Ermeni yok olmuş ise, Küçük Asya’ya sıkıştırılan ecdadımız da binlerce kayıp vermiştir. Özür dilemesi gereken, hilafeti ortadan kaldırabilmek için Osmanlı’yı yıkan ve bunu başarabilmek için Ermenileri ve diğer azınlıkları silahlandıran Batı ile Ermenileri tehcire zorlayan ve bunun sonucu binlerce Ermeni’nin kaybına sebep olan İttihat ve Terakki zihniyetidir; yani ulusalcılardır.
 Osmanlı tebaası, huzur içerisinde bir arada yaşamaktaydı. Sömüren, sömürülen yoktu. İslam dininin gereği, herkes kendi dininin gereğini yerine getiriyordu. Kendi dilini konuşuyor ve kendi dilinde eğitim yapıyordu. Hiç kimsenin dinine, diline, etnik yapısına dokunulmuyordu; milliyetçilik, şovenizm, ulusalcılık ve süküler yapı söz konusu değildi. İslam hukukuna göre gayrimüslim tebaa zimmî olarak adlandırılırdı. Onların, can, mal, din, namus, akıl ve nesil emniyeti sağlanıyordu.
Batı, İttihat ve Terakki ve Ermeniler hilafete son verebilmek için bu yapıyı bozdular. İşte acı böyle başladı; halen bu acı sürmektedir.
Diller ve renkler Allah’ın ayetlerindendir. Bu konuda Kur’an-ı Kerimde şöyle buyrulur: “Allah’ın delillerinden biri de, gökleri ve yeri yaratması, lisanlarınızın ve renklerinizin değişik olmasıdır. Şüphesiz bunda bilenler için (alınacak) dersler vardır” (2).
Bu ayeti kerimeden anlaşıldığı gibi diller ve kimlikler İslam dini ile korumak ve kollamak mümkündür. Batı kültürüyle ve ulusalcılıkla bu yapı bozulmaktadır. Dillerin v etnik yapının korunmasını istiyorsanız ve bu hususta samimi iseniz buyurun İslam dinine.
Sözde aydınların gayesi üzüm yemek değil, bağcıyı dövmektir.
Kaynaklar:
1. Haberler. Com 20 Aralık 2008
2. Haberler. Com. 20 Aralık 2008
3. Rum: 22

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sadık Küçükhemek Arşivi
SON YAZILAR