Erdoğan'ın seçim kozu Ayasofya olacak

Erdoğan'ın seçim kozu Ayasofya olacak

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde propaganda aracı olarak Ayasofya'nın ibadete açılması kozunu kullanacağı belirtiliyor

Yerel seçim sürecinde Fethullah Gülen ve Gülen Cemaati’ni hedef alırken Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur’u kullanan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanlığı seçim propagandalarında ise Ayasofya’nın ibadete açılması ve camiye dönüştürülmesi meselesini araç olarak kullanacağı iddia edildi.

Rotahaber yazarı ve Twitter fenomeni Fuat Avni, sosyal medyadaki hesabından Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçim planının merkezinde Ayasofya olduğunu yazdı.

“Başbakan’ın attığı hukuksuz adımlar, izlediği politika, Avrupa siyasetinde hoş karşılanmıyor. Tepkilerin artarak devam edeceği hesaplanıyor” diyen Fuat Avni, “Geçen hafta 'Dar Oligarklar' artacak tepkilere kılıf bulmak için bir araya geldi. Yeni algıyı Ayasofya üzerinden yürütmeyi hedefliyorlar” dedi.

Fuat Avni Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili öngörüsünü şöyle devam ettirdi: “Başbakan’ın Cumhurbaşkanı olma kampanyasının temelini 'Ayasofya'yı cami yapacağım' sloganı oluşturacak. Din temelli duruş oy kazandırıyor. Başbakan’ın, hukuksuz uygulamalarına dışarıdan tepki gelince 'Hep Ayasofya meselesinden, asıl niyetleri farklı' denecek. Ayasofya'yı cami yapacağız müjdesiyle başta 'Nurcular' olmak üzere tüm cemaatlerin de hassasiyetlerine hitap edilmiş olacak.”

Peki Nurcular Ayasofya meselesinde neden bu kadar hassas? Ayasofya bilindiği üzere 1453 yılında İstanbul’u fetheden yedinci Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet tarafından Kilise’den Cami’ye çevrilmişti. Fatih Sultan Mehmet, 1 Haziran 1453 tarihli Ayasofya vakfiyenamesinde bu değişimi ilan etmiş ve bu vakfiyeyi değiştirene beddua etmiştir. (1)

Ancak Ayasofya ne yazık ki Cumhuriyetin ilk dönemlerinde önce 1930’da restorasyon bahanesiyle kapatılmış, 1935’ten itibaren ise “Müze” olarak hizmete açılmıştır. Böylece Fatih’in yaklaşık 500 yıllık vakfiyesi bozulmuştur.

Bediüzzaman Said Nursi ise bütün Müslümanlar gibi, İslam’ın güçlü bir nişanesi olan Ayasofya’nın tekrar cami olarak ibadete açılmasını büyük bir müjde olarak kabul etmiş ve bunu başaran iktidarın büyük bir güç kazanacağını söylemiştir. Hatta Bediüzzaman Said Nursi’nin, Demokrat Parti lideri Adnan Menderes’ten, “Ezanı aslına çevirmesi, Ayasofya’yı açması ve Risale-i Nur’u resmen serbest olduğunu ilan etmesi” gibi üç isteği olduğu ancak Menderes’in sadece birinci maddeyi gerçekleştirmeye ömrünün yettiği ifade edilir. (2)

Risale-i Nur zaman içinde demokrat iktidarlar aracılığıyla “serbest” hale geldi. Bu madde de böylece halledilmiş oldu. Fakat Bediüzzaman’ın üçüncü isteği ve önemli bir müjde olarak gördüğü “Ayasofya”nın ibadete açılması henüz gerçekleşmedi. Gerçi 8 Ağustos 1980'de Süleyman Demirel tarafından Hünkar Mahfili’nin ibadete açılmasıyla bu müjde kısmen gerçekleştiyse de, 12 Eylül darbesiyle Hünkar Mahfili tekrar kapatılmıştı. Dolayısıyla Bediüzzaman’ın çok önem atfettiği, keza Türkiye ve dünya Müslümanları nezdinde de büyük önem taşıyan Ayasofya’nın açılması açan iktidara büyük bir güç katacaktır.

Başbakan Erdoğan ve danışmanlarının bu gerçeği çok iyi bildiklerinden Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde propaganda aracı olarak Ayasofya’yı kullanmaları yüksek bir ihtimal olarak görülüyor.

İşte Fuat Avni'nin o tweetleri:

(1) FATİH SULTAN MEHMET'İN AYASOFYA VAKFİYESİ

“İşte bu benim Ayasofya Vakfiyem, dolayısıyla kim bu Ayasofya’yı camiye dönüştüren vakfiyemi değiştirirse, bir maddesini tebdil ederse onu iptal veya tedile koşarsa, fasit veya fasık bir teville veya herhangi bir dalavereyle Ayasofya Camisi’nin vakıf hükmünü yürürlükten kaldırmaya kastederlerse, aslını değiştirir, füruuna itiraz eder ve bunları yapanlara yol gösterirlerse ve hatta yardım ederlerse ve kanunsuz olarak onda tasarruf yapmaya kalkarlar, camilikten çıkarırlar ve sahte evrak düzenleyerek, mütevellilik hakkı gibi şeyler ister yahut onu kendi batıl defterlerine kaydederler veya yalandan kendi hesaplarına geçirirlerse ifade ediyorum ki huzurunuzda, en büyük haram işlemiş ve günahları kazanmış olurlar. Bu sebeple, bu vakfiyeyi kim değiştirirse, ALLAH’ın, Peygamber’in, meleklerin, bütün yöneticilerin ve dahi bütün Müslümanların ebediyen LANETİ ONUN VE ONLARIN ÜZERİNE OLSUN, azapları hafiflemesin onların, haşr gününde yüzlerine bakılmasın. Kim bunları işittikten sonra hala bu değiştirme işine devam ederse, günahı onu değiştirene ait olacaktır. ALLAH’ın azabı onlaradır. ALLAH işitendir, bilendir.”

(2) BEDİÜZZAMAN’IN MENDERES’TEN İSTEKLERİ

“Nasıl ezan-ı Muhammediyenin (a.s.m.) neşriyle Demokratlar on derece kuvvet bulduğu gibi, öyle de, Ayasofya'yı da beş yüz sene devam eden vaziyet-i kudsiyesine çevirmektir. Ve âlem-i İslâmda çok hüsn-ü tesir yapan ve bu vatan ahalisine âlem-i İslâmın hüsn-ü teveccühünü kazandıran, bu yirmi sene mahkemeler bir muzır cihetini bulamadıkları ve beş mahkeme de beraatine karar verdikleri Risale-i Nur'un resmen serbestiyetini dindar Demokratlar ilân etmelidirler. Tâ, bu yaraya bir merhem vurmalı. O vakit âlem-i İslâmın teveccühünü kazandıkları gibi, başkalarının zâlimane kabahati de onlara yüklenmez fikrindeyim. Dindar Demokratlar, hususan Adnan Menderes gibi zatların hatırları için, otuz beş seneden beri terk ettiğim siyasete bir iki gün baktım ve bunu yazdım.” (Bediüzzaman Said Nursi, Emirdağ Lâhikası, 387)

KAYNAK: ROTAHABER

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.