Erdoğan: Üç Kişinin Elini Öpeceksiniz; Babanın, Annenin Bir De Öğretmenin

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Her zaman el öpmeye geldiklerinde el öptürmem. Hep tavsiyem şudur; üç kişinin elini öpeceksiniz. Babanın, annenin bir de öğretmenin.” dedi.

Erdoğan, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla Cumhurbaşkanı Sarayı’nda resepsiyon verdi. Resepsiyonda konuşma yapan Erdoğan, öğretmenin ağzından çıkan bir sözün öğrencilerin beyinlerinden önce kalplerine gittiğini kaydetti. Öğretmenlerin önce kalpleri imar ve inşa ettiğini vurgulayan Erdoğan, “Sonra beyne akla hitap eder. Bizim medeniyetimiz öğretmenleri hiçbir zaman eğitimin teknik bir unsuru bir aracı olarak görmediler. Öğretmen bizim medeniyetimizde eğitimin aslı unsuru olmuştur, hatta bizatihi eğitimin kendisi olmuştur. Bizler de öğretmenlerimize hep bu nazarla baktık. Öğretmenlerimize memur nazarı ile eğitim aracı nazarı ile not veren, sınıf geçiren nazarı ile değil, insan yetiştiren malzemesi insan olan bir usta, bir gönül mimarı nazarı ile baktık. Bu bakışımızı, bu nazarı ile millet olarak hiçbir zaman kaybetmeyeceğiz. Öğretmenlerimizi hak ettiği o manevi makamda görmeye orada muhafaza etmeye, millet inşa eden gönül mimarları olarak her zaman başımızın üzerinde tutmaya devam edeceğiz. Her zaman el öpmeye geldiklerinde el öptürmem. Hep tavsiyem şudur; üç kişinin elini öpeceksiniz. Babanın, annenin bir de öğretmenin.” ifadelerini kullandı.

“DAHA DERLİ, TOPLU FARKLI BİR ESERİ ORTAYA KOYACAK”

Bugün kendisini bir hocanın ziyaret ettiğini belirten Erdoğan, “Ekranlardan aslında kendisini çok iyi tanıyorsunuz ve bu hocamız şunu söyledi ‘şöyle bir ay içerisinde bir akademisyenimiz bir kitap yayımlayacak.’ ‘Hayırdır’ dedim. ‘Sizin şu yaptığınız açıklama artık dünyada tartışılıyor.’ ‘Nedir hocam’ dedim. ‘Malum bu Kristof Kolomb meselesi.’ Yanı bunun Müslümanlar tarafından oraya ulaşıldığı meselesini birçok tabi kitaplar var ki biz aslında bunu kaynak olarak Profesör Fuat Sezgin hocamızın kaynağından alarak söylemiştik. Aslında bu alanda daha önce nice kitaplar yazılmış, var. Şimdi bu akademisyen arkadaşımız da daha derli, toplu farklı bir eseri ortaya koyacak. Bunların içerisinde Çinli olup Müslüman olan akademisyenler de var, buraya gidenler var. Aynı şekilde daha farklı olanlar da var. Fakat biz nedense kendimize bu tür şeyleri yakıştıramıyoruz. Bir İbn-i Sina’yı anlatmak bize zor geliyor, bir Farabi’yi anlatmak bize zor geliyor, bir Mevlana’yı konuşmak bize zor geliyor, bir Yunus’u konuşmak bize zor geliyor. İşte bunlar bizim fizikte, matematikte, tıpta olduğumuzun gerçekleri değil mi? Biz bunları anlatmaktan niye çekiniyoruz. Bunları biz yavrularımıza anlatacağız ki, onlar da geleceğe ‘biz de yaparız anlayışı’ ile yürüyecek. Bunların mimari kim olacak? Siz değerli hocalarımız olacak. Siz yetiştireceksiniz onları. Buna inanıyorum.” şeklinde konuştu.

“BİR RUH FAKİRLİĞİ VAR”

Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti: “Öğrencilerimize demokrasiyi en iyi anlatacak olan sizlersiniz. Bayrak sevgisini anlatacak olan sizlersiniz, vatan sevgisini anlatacak olan sizlersiniz. Bu ülkede eğer birileri çıkıp da bayrak indirmeye, bayrak yakmaya çalışıyorsa o demek ki bu okullarımızdan hiçbir şey alamamış. Onda bir ruh fakirliği var, onu gidermemiz lazım. Eğer bu ülkede birileri çıkıp da şu vatan topraklarında ameliyat yapmayı aklından geçiriyorsa demek ki o da bir şey alamamış.”

CİHAN