Erdoğan resti çekti: Çıkın yoksa...

Erdoğan resti çekti: Çıkın yoksa...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki 29. Muhtarlar Toplantı'sında önemli açıklamalarda bulundu.

İşte o konuşmadan satır başları

Biz muhtarlarımızı demokrasinin temeli olarak görüyoruz. kendi aile içinde seçime girse 3 oyu bir araya getirenlerin muhtarları küçümsemeye çalışmaları hadleri değildir. Muhtarlarımızın bir hareketi, itirazı tastiği bana çok şey anlatıyor. Biz buna milletimizin irfanı diyoruz.İlim sahibi olursun, ama irfan sahibi olamazsan bir hiçsin. Bu irfanı ne eğitimle, ne makamla, ne imkanla elde edemez, ölçemezsiniz. Yabancı basın bana siyasetteki başarımın sırrını soruyor, başarımın sırrı işte tam karşımda duruyor.Ülkemizin dört bir yanından gelen muhtarlarımızla, başmuhtar Cumhurbaşkanının arasındaki bu muhabbeti görmeyenin gönül gözü kapalı demektir. Tüm siyasi hayatım boyunca şunu gördüm. Biz milletimize bir adım attık, millet bize 3-5 adımla döndü. o yüzden millete efendi değil, hizmetkar olacaksınız. Bu sizler için de geçerli, bizler için de.Milletten bir adım kaçanlar ise kendilerine itibar etmediği için halka kızıyorlar. Milletin değerleri ile kavga etmeyi bırakıp millete tabi olsalar, sorun çözülecek. 

ŞİMDİ BATAKLIĞI KURUTMA DEVRİ GELDİ

Geçtiğimiz hafta Türkiye'nin yeni güvenlik anlayışı üzerinde durmuş ve artık tehditlerin kapımıza dayanmasını beklemeyeceğimizi ifade etmiştim. Şimdi bataklığı kurutma dönemi. Bu olay nerede, şurada, orada bütün iş bitecek. Öyle sabredelim, bekleyelim yok. O iş geçti. Ne zaman geçti, biz bir çözüm süreci başlattık, netice alabildik mi? Alamadık. Bunların hepsi birer adımdı ama bizi anlamadılar. Gaziantep'te 56 kardeşimizin şehit edilmesi olayı artık bu işin bitiş noktası oldu.

ŞİMDİ EL BAB'DAN MÜNBİÇ

Ve hemen madem ki DEAŞ denilen bu terör örgütü böyle bir adım attı, biz Suriye'ye yaptığımız ön hazırlıklardan sonra Cerablus'tan gireceğiz. Cerablus'a Cerablus halkı yerleşti, artık okullarıyla, hastaneleriyle bütün hizmetleri yaptık, bir taraftan Kızılayımız, alt üst yapıyla hizmetler sürüyor. Ardından El Rai'ye girildi, Rai'den Dabık'a doğru inildi. DEAŞ ciddi bir direnç gösterdi ama Dabık aşıldı, şimdi de Dabık'tan El Bab'a doğru gidiliyor. Bu arada bir terör örgütü YPG/PYD'ye karşı da gerekli mücadele nerede karşımıza çıkarsa orada veriliyor. Şimdi El Bab'dan Münbiç'e doğru.

PUTİN'E DE ANLATTIM...

Bizim Halep'le ilgili itirazlarımız var. Bunu sayın Putin'le de konuştum. Halep'te terör grupları için mücadeleyi verelim. Ama Halep Haleplilerindir. Bunu açıklamamız lazım. Halep'in üzerinde bir hesaba girmek doğru olmaz. Bizim Halep'le akrabalık bağlarımız var. Halep'te bir işgal yapılırsa, bu insanların geleceği yer Gaziantep, Kilis'tir. Sadece bizim faturalı olarak harcadığımız para 13-14 milyar doları buldu, bir o kadar belediyelerimizin, STK'larımızın harcamaları var. AB'den destek gelse de gelmese de biz Suriyeli kardeşlerimize destek vereceğiz Hatta ve hatta, kamplarda bulunanlara vatandaşlık çalışmamızı bakanlığımız yürütüyor. 

EĞRİ OTURUP DOĞRU KONUŞALIM...

Eğri oturup doğu konuşmak lazım. Bunlar ilk defa bizim tarafımızdan teşhis edilmiş sorunlar değildir. Her ne hikmetse gereken önlemler alınmamıştır. Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak ülkenin güvenlik anlayışının değiştirilmesi konusunda çok gayret gösterdim. Önümüze farklı mazeretler getirildi. 2003 yılı 1 Martı'nda başlayacak olan tezkere reddi gibi hatalar da yapıldı. Ben özellikle oraya katılmamız gerektiğine inanmıştım. Bunun hata olduğunu ifade ettim. Bugün Irak'ta işin içinden çıkılmaz hale gelmesinin nedeni Irak'taki operasyona girmemiz olmuştur. Daha sonra karar çıktı ama Irak'taki kardeşlerimiz istemedi. Sayın Bush 'İstemiyorlar' dedi, biz de istenmiyorsak girmeyiz dedik ve askerimizi çektik. Suriye krizi başladığında aktif bir durumda kalmaya çalıştık ama uzun süre burada da dışarıda tutulduk.

ÇÖZÜM SÜRECİ SABOTE EDİLDİ

Sonunda baktık ki kimseden fayda yok. Kendi projelerimizi kendimiz hayata geçirdik. Bu kararı verdik ama önümüzde rahat bir hareket alanı yoktu. Hükümetimizin ilk gününden beri  siyasi ve bürokratik engellemelerle karşılaştık. 2012'den itibaren Türkiye'deki bölgedeki hesapların dışında tutmak için nasıl hesaplar yapıldığını biliyorum. Çözüm süreci ile bölücü terörden kurtulma çabamızın nasıl sabote edildiğini hep beraber gördük. Bu çevrelerin hedefi Türkiye'yi kendi içinde sıkıştırmaktı.

MUHATAP ALMADIM, ALMAYACAĞIM

Terör örgütü ve destekçileri de huzuru daimi kılmak için hazırlanan süreçte bunu kullanmışlardır. Devlet ve millet olarak o tarihten beri örgütü de, siyasi kurumları da muhatap da almıyoruz. Almam, almayacağım da. Benim insanıma, vatandaşıma saygı duymayana benim saygım yoktur. Çünkü bizim muhatabımız terörle bağı olmayan bölge insanıdır. Buna böyle bakacağız. O dönemlerde Gezi olayları hükümeti devirmeye yönelik bir fırsata çevrilmeye çalıştı. Bu sinsi oyunu gördük ve tavrımızı öyle aldık. mesele ağaç ya da yeşil meselesi değildi. İktidarlarımız döneminde yeşillendirme ile ilgili verdiğimiz mücadele örnektir. Bizim net tavrımız sinsi oyunu bozdu. hemen ardından 17-25 Aralık darbe girişimi geldi ama milletimiz buna da itibar etmedi.

YÜKÜMÜZ AĞIR, BÖLGEDEKİ OLAYLAR BİZİ ETKİLİYOR

Milletimizle el ele vererek bu oyunları bozduk ama bölgedeki gelişmelerde etkinlik kurma projelerimizi de ertelemek zorunda kaldık. Suriye, Irak'ta, Mısır'ı, Filistin'i eklemek de mümkün. Kimse bu hadiselere 'o ülkenin içişleridir' diye kendisini avutmasın. Bölgede yaşanan olaylar bizimle de ilgilidir.  Dün Gine devlet başkanı misafirimdi. Kendisi ile biraz dertleşti. Türkiye'ye bakışları beklentileri farklı. Yükümüz ağır. Bu işi bir kenara bırakamayız. Avrupa'da yabancı düşmanlığı artıyor. Çünkü oralarda 5 milyonu aşkın Türk ve Türk kökenli insan var. 

KİMSENİN TOPRAKLARINDA GÖZÜMÜZ YOK

Biz bugün Lozan diyince birileri 'Sizin Irak ve Suriye'nin topraklarında gözünüz mü var?' Tarihin kaydına girmiş bir gerçeği biz unutacak mıyız? Bizim hiçbir ülkenin topraklarında gözümüz yok.. Tam aksine biz bu ülkelerde yaşayan kardeşlerimizi etnik ve mezhebi çatışmaya sürükleyenlere karşıyız. Bizim fiziki sınırlarımız başka, gönül sınırlarımız bambaşka. Bizim için Balkanlar yüreğimizin bir yanı, Kafkaslar öte yanıdır. Bizi Suriye meselesi dışında tutmaya çalışanların iyi niyetli olması mümkün mü? Türkiye Irak'ta yaşanan her gelişmenin içinde mutlaka yer alacaktır. Gerekirse askeri ve diplomatik gücümüzle oradaki kardeşlerimizin arkasındayız. 

PYD MÜNBİÇ'TEN ÇIKMAZSA GEREĞİNİZ YAPARIZ

Birileri ısrarla ÖSO ve ve bizi El Bab'dan uzak tutmak istiyor. Biz bu çabaların sebebini biliyoruz.Ama terör koridoruna müsade göstermeyeceğiz. Münbiç'i PYD'den temizlemekte kararlıyız. Gitmezlerse gereğini biz yapacağız. Ya çıkıp terk edecek ya Fırat'ın doğusuna çekilecekler. Biz ABD'li dostlarımıza söylüyoruz, bizim ne PYD'ye, ne YPG'ye ihtiyacımız var; bunu birlikte yaparız. El Nusra da DEAŞ'a karşı savaşıyor ama El Nusra da terör örgütü. 

O BÖLGE İÇİN OPERASYON SİNYALİ

Kilis'ten Kırıkhan'a doğru uzanan bölgede ülkemize yönelik bölgeyi de teöristlerden temizleme konusunda da gereğini yaparız. Bu mesele bizim için bekaa meselesi. Güvenlik görevlilerimizin ve vatandaşlarımızın canı için, kendi sınırlarımız içinde değil, sorunu kaynağından çözeceğiz. Türkiye'nin gözünde bir an önce kafaları ezilmesi gereken terör örgütleridir. Irak'ta da varız, daha etkin olacağız. Musul'daki Kerkük'teki kardeşlerimizi yalnız bırakamayız. Irak'ın mezhep savaşına itilmesine rıza göstermeyeceğiz. DEAŞ bahanesiyle bölgede 10 yılı aşkın süredir Müslüman kanı dökenlerin, aynı işin başka örgütler eliyle yapılmasını istemiyoruz. 

MASAYA YUMRUĞUMUZU İNDİRECEĞİZ

Türkiye'nin Suriye'de ve Irak'ta olması için gerekli nedenlere sahiptir. DEAŞ operasyonunda yer alan diğer ülkelere, bize çıkarılan engeller niye çıkarılmıyor. Onlar onbinlerce kilometreden gelip söz sahibi olacak, Türkiye ise olmayacak. Böyle bir şey olabilir mi, yok öyle yağma. Bu tezgah eski Türkiye'de işleyebilirdi. Ama bugün kabul edilebilmesi mümkün değil. Türkiye'yi 200 yıldır gerileten, örseleten, hakkını arayamaz hale düşüren anlayışı, en son da 15 Temmuz'da nihai kararını vererek tarihin karanlık sayfalarına gömmüştür. Gerekirse sahada göze göz, dişe diş, gerekirse diplomasi masasına yumruğumuzu indirerek bu hakkı koruyacağız. 

ŞEHİT GAZİ AİLELERİ MAĞDUR DEĞİL Mİ?

Şimdi 15 Temmuz için birkaç kelam etmem gerek. Bir mağduruyet diye gidiyor. Şu an tutuklu olanlar mağdurmuş. İçlerinde istisnai bazı mağdurlar olabilir. Asıl mağdur olanlar, 246 şehidimiz var, bunlar 15 Temmuz'un şehitleri. Doğuda, güneydoğuda şehitlerimiz ayrı. 2 bin 194 gazimiz var. Bu şehit aileleri, gazi aileleri, benim milletim yaşadıkları mağdur değil mi? Kim ki, bunlarla ilgili FETÖ terör örgütü mensupları sebebiyle mağduriyet edebiyatı yapıyorsa ihanet içindedir. Kimse gelip bize akıl vermesin. Karısına, kocasına, evladına sahip olma sonra içeri girince 'Benim evladım mağdur', himmet paralarını toplayacaksın ne mağduru? İhanet şebekesi bu ülkenin Cumhurbaşkanına küfre kadar her şeyi söyleyecek, alkış yapanlar mağdur. İçlerinden birisi 'Sen ne diyorsun' diyemiyor. Bu Cumhurbaşkanı bu ülkede vatandaşı toprak olmuş cumhurbaşkanı, sen ona orada hakaret edeceksin. Biz kula kul olmadık. Bunlar FETÖ'ye kul oldu. Bize şah damarından daha yakın olan Allahımızdır.

KİMMİŞ O FETÖ?

Kimmiş o FETÖ, bunlar şirk içinde, küfr içindeler. Sonra da hepsi kaçıp gidiyor, niçin kaçıp gittiniz. Hakkınızı arayın. Kimse mağduriyet edebiyatını yapmasın. Kim ki bu mağduriyet edebiyatı yapanların yanında yer alıyorsa, kendisini bir teraziye çıkarı versin.  Bize pençe çıkaranların tırnaklarını sökeriz.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.