Erdoğan İstanbul Sözleşmesi’ni eleştirdi!

Erdoğan İstanbul Sözleşmesi’ni eleştirdi!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İslam İşbirliği Teşkilatı Sosyal Kalkınmadan Sorumlu Bakanlar Konferansı’nda sıraladığı “Aile yapımıza zarar veren etkenlerin tamamı” İstanbul Sözleşmesi’nin ta kendisiydi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı Sosyal Kalkınmadan Sorumlu Bakanlar Konferansı’na katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birini oluşturan Müslümanlar, maalesef, güçleriyle orantılı siyasi etkiye, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmişlik düzeyine sahip değiller. İnsanlığın bugünkü gelişmişlik seviyesinin temelleri İslam coğrafyasında atılmış olmasına rağmen, Müslümanların günümüzde yaşadığı sıkıntıların sebeplerini iyi düşünmeli, analiz etmeli ve çözüm yolları üretmeliyiz. Aksi takdirde, sadece şikâyet etmekle, sadece dövünmekle, sadece konuşmakla bir yere varamayız. Hele hele çareyi başkalarından beklemekle elde edeceğimiz hiçbir şey olamaz. İslam Medeniyetini hak ettiği yere çıkarmanın sorumluluğu bizlere, yani Müslümanlara düşüyor” dedi.

Bugün artık sokaklarında masum genç kızların, babaların, annelerin, ihtiyarların, çocukların, gençlerin İsrail tarafından alenen infaz edildiği, acımasızca öldürüldüğü bir Filistin fotoğrafıyla karşı karşıyayız. Aynı şekilde, Keşmir, Arakan ve Türkistan başta olmak üzere, pek çok yerde Müslümanlar aleyhine gelişmeler yaşanıyor. Batı ülkelerinde giderek yaygınlaşan İslam ve Müslüman düşmanlığı da bir başka önemli sorundur. Her ne şekilde olursa olsun sonuçta mağdur olan, mazlum durumuna düşen hep Müslümanlardır” diye konuştu.

AİLENİN TEMELİ ÇÖKMÜŞ DURUMDA

Erdoğan, “Müslümanlığımızın en önemli alamet-i farikalarından biri de, aile kurumumuzun gücüdür. Bugün geleceğini tehdit altında gören toplumların tamamının da ortak özelliği, aile kurumunu zayıflatmış, çarpıtmış ve ifsat etmiş olmalarıdır. Gelinen noktada, hiçbir teşvik, hiçbir maddi destek, hiçbir telkin, bu tür ülkelerin aile kurumlarını yeniden ayağa kaldırmaya yetmiyor. Çünkü temel çökmüş durumda. İslam ülkeleri olarak aile kurumumuza ne kadar sahip çıkarsak, geleceğimize de o derece güvenle bakabiliriz. Kendi ülkem başta olmak üzere, bu konuda hepimize çok önemli görevler düşüyor. Güçlü aile yapısının güçlü toplum demek olduğunu, bunun da hep birlikte güvenli geleceğimiz anlamına geldiğini tekrar tekrar hatırlamalıyız” ifadelerini kullandı.

HEP BİRLİKTE BU KONUDA BİR SEFERBERLİK BAŞLATMALI

Erdoğan şöyle devam etti: “Bu bakımdan aile içi şiddet, önüne geçmemiz gereken en önemli tehditlerden biridir. Kadının ve çocuğun uğradığı ruhsal ve fiziksel şiddet sorununu bitirmeden, güçlü aile yapısını inşa edemeyiz. Hep birlikte bu konuda bir seferberlik başlatmalı, ‘yaradılanı severiz yaradandan ötürü’ anlayışıyla huzurlu bir toplum hedefimize süratle ulaşmalıyız.”

Gelinen noktada hiçbir teşvik, maddi destek ve telkinin bu tür ülkelerin aile kurumlarını yeniden ayağa kaldırmaya yetmediğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti: “Çünkü temel çökmüş durumda. İslam ülkeleri olarak aile kurumumuza ne kadar sahip çıkarsak geleceğimize de o derece güvenle bakabiliriz. Kendi ülkem başta olmak üzere bu konuda hepimize çok önemli görevler düşüyor. Güçlü aile yapısının güçlü toplum demek olduğunu, bunun da hep birlikte güvenli geleceğimiz anlamına geldiğini tekrar tekrar hatırlamalıyız.”

BU DÖRDÜNCÜ ÇIKIŞ OLDU

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk olarak 20 Şubat 2018 tarihinde yaptığı açıklamada, “Hata ettik; AB’yi dinleyip zinayı suç olmaktan çıkardık” diyerek 2004 yılında çıkartılan zinayı serbest bırakan yasayı eleştirmişti. Erdoğan, 2 Mayıs 2019’da, “Nikâh akdi değersizleşti, evlilik dışı ilişkiler normalleşti” değerlendirmesini yaparken, 6 Kasım 2019’da dindar nesle vurgu yapmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan son çıkışını da dün yaptı.

 “İslam İşbirliği Teşkilatı, nüfusları Müslümanlardan oluşan tüm ülkeleri bir araya getiren bir yapı olması sebebiyle, bu konuda elimizdeki en önemli araçtır” diyen Erdoğan, “Teşkilatımızın henüz bu beklentiyi karşılayacak bir çalışma düzenine ve etkinliğine kavuşamadığını elbette biliyoruz. Ama aynı zamanda bunu başarmanın mümkün olduğunu da görüyoruz. Tabii, İslam ülkelerinin her birinin ayrı sıkıntısı var. Kimi halkının sesine yeterince kulak vermeyen yönetimlerden muzdariptir. Kimi sefalet düzeyinde bir yoklukla imtihan oluyor. Kimi terör belası veya kardeş kavgasıyla boğuşuyor. Çeşitli sebeplerle kendi içine kapanan İslam ülkeleri, imkanlarını ve enerjilerini heba ediyor, boşa harcıyor” şeklinde konuştu,.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum