Endişe paniğe dönüşmesin!

Endişe paniğe dönüşmesin!

Psikolog Hakan Tokgöz, “Korku duygusu, bizim bazı şeyler karşısında kendimizi korumamıza olanak sağlar. Korku ve endişenin fazla olması ise çeşitli rahatsızlıkları ortaya çıkarır” dedi 

 

Tüm dünyayı etkisi altına alan, Türkiye'de de yüzlerce insanın ölmesine sebebiyet veren Koronavirüs, insanları endişe ve paniğe sevk ediyor. Çoğu insan, “Acaba ben de Koronaya yakalanır mıyım?” endişesi taşıyor. Daha önce tecrübe edilmemiş bir salgının Türkiye'de de görülmesi, insanların psikolojisini olumsuz yönde etkiliyor. Yine çoğu insan “hastalık belirtisi taşıyorum” kaygısı ile gün içinde defalarca ateşini ölçüyor. Psikolog Hakan Tokgöz ise endişenin belirli bir düzeyde olmasının avantaj olduğunu söylerken, aşırıya kaçılması durumunda da kişinin psikolojisinin yaşananlardan daha fazla olumsuz etkileneceğini aktarıyor. 

RESMİ KAYNAKLARIN AÇIKLAMASI DİKKATE ALINMALI

Koronavirüs salgını dolayısıyla bugün için dezenformasyonun çok fazla olduğunun altını çizen Psikolog Hakan Tokgöz, “İnsanların gündemi takip etmesi gayet normal.  Fakat burada dikkat edilmesi gereken husus resmi kaynakların açıklamalarını dikkate almaktır. Çünkü bazı haber sitelerinde, kişisel paylaşım hesaplarında insanları çok ciddi şekilde endişeye sevk edecek şeyler yazılıp çizilebiliyor. Bunların çoğunlukla sonradan ortaya doğru olmadığı çıkıyor. Yazılanlara ve  çizilenlere çok takılmamak gerekir. Önemli olan resmi ağızlardan yapılan açıklamalardır” dedi. 

KORKU DUYGUSU KENDİMİZİ KORUMAK İÇİN GEREKLİ 

Bu gibi kriz süreçlerinde insan moralinin yüksek tutulması gerektiğini de ifade eden Tokgöz, şunları kaydetti: “Bağışıklık sistemimizin güçlü olabilmesi adına moralimizin iyi olması gerekir. Çünkü insan beyni, kişinin bağışıklık sistemine doğrudan etki ediyor. Bu süreç uzayabilir ama geçici olduğu akıllardan çıkarılmamalı. Bu salgın karşısında endişelenmek ve korkmak çok normal. Burada önemli olan endişe ve korkmanın sonucunda işin paniğe çevrilmemesidir. İnsanların 'Acaba bu virüs bana da bulaşır mı?' düşüncesi içinde olması iyi bir şey. Biz, duyguları iyi veya kötü diye ayıramayız. Sadece arzu ettiğimiz ve etmediğimiz duygular diye ayırabiliriz. Korku duygusu, bizim kendimizi korumamıza sebebiyet verir. Korkmak, endişelenmek belirli seviyenin üzerine çıkarsa, kişide gerginlikler ortaya çıkar. Bir şey psikolojik ise muhakkak bedende de etkisi olur. Kişinin gerginleşmesi demek, kasların gerilmesi demek. Kısacası endişenin belli düzeyde olması çok normal. Bu korkular, gündelik hayatta kişinin yaşantısında ciddi engellere sebebiyet veriyorsa, profesyonel bir yardım almak gerekir.”  

KARAMSAR İNSANLARI HAYATIMIZDAN ÇIKARALIM

“Toplumsal dayanışma ve yardımlaşma kampanyalarının toplum için olumlu etkisi çok fazla” diyen Psikolog Hakan Tokgöz, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu dönemde sevdiklerimiz ile bol bol görüşmek de bizlere iyi gelecektir. Aynı ortamda bulunamıyorsak bile teknolojinin nimetlerinden yararlanmamız gerekir. Teknoloji, bu günler için var. İlişkileri canlı tutmamız gerekir. Etrafımızda karamsar insanlar da olacaktır. Duyguların bulaşıcı olduğu akıllardan çıkarılmamalıdır. Mümkünse bu dönem için karamsar insanlardan uzak kalalım. Kaygı düzeyi yüksek olanlar için evlerinin balkonlarında veya varsa bahçelerinde daha fazla zaman geçirmelerini öneriyoruz. Ev içerisinde hobilerin uygulanması da önemli. Nefes egzersizleri ihmal edilmemeli. Günlük tutmak, bu dönem için kişiye iyi gelir. Uyku düzeninin bozulmaması gerekir. Uyku düzenindeki farklılıklar kişinin anksiyete düzeyini artırır. Alkol tüketen insanların da bu dönem için tüketime son vermesi gerekir. Alkol kaygıyı azaltır düşüncesi doğru bir düşünce değil. Yapılan çalışmalarda alkol tüketen kişilerde çeşitli konulardaki endişenin de arttığı gözlemlenmiştir. Krizi fırsata çevirmeliyiz. Ailemiz ile bu dönemde daha fazla zaman geçirmeliyiz. Birinin bizi düşündüğünü bilmek bizleri rahatlatır. Sevdiklerimize fiziksel olarak yakın değiliz ama onların gönlünde olduğumuzu bilmemiz gerekir.” 

İLK 10 GÜN BELİRSİZLİK ÇOK FAZLAYDI

Evde kalmak demenin sürekli elde telefon ile oynamak, gün boyu televizyon karşısında kalmak demek olmayacağını da vurgulayan Tokgöz, şu ifadelerle konuşmasını noktaladı: “Başka farklı etkinlikler muhakkak yapılmalı. Hayatımıza farklılıklar katmalıyız. Kişi hayatının monotonluğu belli bir süre sonra yeni sıkıntıların ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir. Buna dikkat etmek gerekir. Bir de bizim derdimiz böyle bir dönemde çok rahat olmak değil. Biraz endişeli biraz kaygılı olmakta fayda var. Bence, insanlar bu virüse alıştı. Bazı şeyleri kabullendik. Eninde sonunda bu krizin biteceğini bilmeliyiz.İlk 10 gün, bir belirsizlik vardı. Belirsizlik ile birlikte kaygı ve endişe de artmıştı. Artık düşmanımızı tanıdık. Düşmanımızı da tanıdık. Daha önce bunları yaşamış ülkeleri de görüyoruz. El birliği ile bu sürecin üstesinden gelinecek.” 

EMRE ÖZGÜL

adsiz-026.jpg

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.