Emlakçılar, İnternet Ve Sosyal Medyadan Daire-dükkan Satışına Tepkili

Emlakçılar, İnternet Ve Sosyal Medyadan Daire-dükkan Satışına Tepkili

Emlakçılar, internet ortamında sahte unvan ve isimler ile emlakçılık yapıldığından dert yanarak, sektör olarak haksız rekabet ile karşı karşıya kaldıklarını ifade etti. İstanbul Umum Emlak Komisyoncuları Odası (İEKO) Başkanı Nizamettin...

Emlakçılar, internet ortamında sahte unvan ve isimler ile emlakçılık yapıldığından dert yanarak, sektör olarak haksız rekabet ile karşı karşıya kaldıklarını ifade etti. İstanbul Umum Emlak Komisyoncuları Odası (İEKO) Başkanı Nizamettin Aşa, “Adam internetten bir daire ya da dükkânı ‘sahibiyim’ diye satıyor. Ardından yine bir daire ve dükkânı satıyor. Her hafta yeni ilan veriyor. Ya ‘sahibinden’ ilanları veriyor ama emlakçılık yapıyor internetten. Ama ondan daha vahimi var, sosyal medya. Şu an sosyal medyaya müdahale etmek mümkün değil. Önüne gelen sahte isimlerle ‘bilmem ne emlak’ diyor.” dedi. Aşa, sektör ile ilgili kanunun bir an önce çıkmasını istedi.

İEKO Yönetim Kurulu Başkanı Nizamettin Aşa, internetin sağladığı imkanları kullanarak, kurallara uymayan ve kaçak satış yapanların arttığını belirterek, İstanbul’da tahmini olarak kayıtlı emlakçı 10 bin iken, kayıt dışı emlakçı sayısının 100 bini aştığını öne sürdü. "Bunların önemli bölümü ev hanımları." diyen Aşa, normalde Maliye kaydı, oda kaydı, eğitim belgesi olmayanın bu işi yapamayacağını ifade ederek, "Ev hanımlarının dışında her yerde elinde defterle turlayan, kahvehanelerde müşteri ile buluşan ne olduğu belirsiz birileri de var. Bunlar halktan hem para alıyor hem kimlikleri ile ilgili verileri topluyor. Ondan sonra mağdur olan ‘yandım’ diye bize geliyor. Bu sorun artıyor da artıyor ve maalesef önü alınamıyor.” diye konuştu.

Vatandaşları bu tür kişilere karşı uyaran Aşa, şöyle devam etti:

“Burada mahalle aralarından geçen adama, kahvehanenin bir yerinde oturan adama, bakkala, kapıcıya, güvenip kimliğini bırakanlar suçlu. Evet, ev satın alacaklar ya da tutacaklar komisyon ödemekten yana değil. Ama 3 kuruştan kaçarken caddeden, mahalle aralarından geçen ve kendini emlakçı olarak tanıtanlara itibar ediyor, deyim yerinde ise pirince giderken bulgurdan oluyor. Kayıt dışından en çok muzdarip olan kesim biziz. Ayakçının faturası da bize çıkıyor. Emlak sektörü çok büyük. Emlakçı kanalıyla ev tutma oranı yüzde 60. Kendi ev alan veya tutan oranı yüzde 40. Bu yüzde 60’ın da yüzde 40’ının kayıt dışı olduğunu belirtmeliyim. Ancak yüzde 10, en iyi niyetle 20 emlakçılığı kitabına, ilkelerine uygun yapıyor. Bunun dışında yüzde 40-45-50 gibi kayıt dışı faaliyet yürütüyor."

İnternetten emlakçılık yapanlarla kayıt dışılığın 200 bini bulduğunu ileri süren Aşa, “Bu da bizim kanayan yaramız. Teknik ilerledikçe bu kayıt dışılık artıyor. Daha evvel birileri internet sitelerine emlakçıyım diye ilan veriyordu. Siteleri tek tek aradık, bunların emlakçılıklarını belgelemelerini talep ettik. Bu talebimize onay verildi. Sitelere ilan verenlerin emlakçılıklarını belgelemeleri gerekiyor." şeklinde konuştu.

‘Sahibinden’ diye verilen ilanlarla ilgili olarak da değerlendirmelerde bulunan İEKO Başkanı Aşa, şunları söyledi:

"Adam internetten bir daire ya da dükkânı ‘sahibiyim’ diye satıyor. Ardından yine bir daire ve dükkânı satıyor. Her hafta yeni ilan veriyor. Sahibinden ilanları veriyor ama emlakçılık yapıyor internetten. Ama ondan daha vahimi var, sosyal medya. Şu an sosyal medyaya müdahale etmek mümkün değil. Önüne gelen sahte isimlerle ‘bilmem ne emlak’ diyor. Bunu engellemek mümkün değil. Tek yol kanun çıkacak. Bizim mücadelemiz de bu yönde. Emlakçılık ile ilgili kanun bir an evvel yürürlüğe girmeli. Dilimizde tüy bitti. Senelerdir bu konuyu dillendiriyoruz. Her mağduriyet tek kanunla aşılabilir mi, bilmem? Ama aşılacaksa neden kanun yapılmıyor?”

Nizamettin Aşa, kayıt dışı emlakçılığın tüketiciyi mağdur ettiği kadar ekonomiye de büyük zarar verdiğini kaydederken, “Türkiye bütçesinin yüzde 40’ını alın, bunun yüzde 1'ini alın. Bu kayıt dışına giden bir meblağ. Bir de bunu 3 ile çarpın, çünkü bunun vergi, sigorta primi ve stopajı var. Kayıp çok daha büyük." dedi.

Emlak odalarına denetim yetkisi verilmesini isteyen Aşa, “Şu an denetim Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nda. Onun da yoğunluğu ortada. Ama o da tapu-kadastronun bu görevi yapmasından yana. Bu, tapu-kadastro kayıt makamı yani derleme toplama ve denetim yanı yok. O halde oda olarak denetimde biz rol oynamalıyız. Belediyeler ise ruhsat yönünden denetim yapmalı. Burada belediye ruhsat, oda da eğitim belgesi talep etmeli. Denetim için her kurum topu bir birine atıyor. Bir de Maliye'nin ‘odaya kaydol, eğitimini yap, yetkinliğini ortaya koy’ demesi gerekiyor. İleri ülkelerde durum böyle. Bizde dilekçe verdiğinde emlakçısın. Hâlbuki bu lisansa bağlansa, birey takibe ya da kayda alınsa suiistimal olmaz.” değerlendirmelerinde bulundu.

CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.