Sadık Küçükhemek

Sadık Küçükhemek

Ekonomik savaş

Ekonomik savaş

Devletler arasında ekonomik savaşın süregeldiğini biliyoruz. Ajanlar, ülkesine rakip gördüğü devletlerin ekonomisini baltalamak için çeşitli yöntemleri kullanırlar.

Bir dergide okumuştum: Ajanlar, rakip ülkenin bir ülkeye ihraç edeceği meşrubatın geri iade edilebilmesi için, ithal edilen ülkenin gümrük memurlarının kontrol edebileceği şişelere zehir sıkıyor! Kapıda gümrük memurlarının kontrolü sonucu birkaç şişede zehir bulunuyor. Tırlar dolusu meşrubat yere dökülüyor.

Birkaç misal daha vereyim: ASELSAN’da çalışan bazı mühendislerimizin, bu kuruluşumuzu baltalamak için, ajanlar tarafından gizlice öldürüldüğü herkesin malumudur. Halife II. Abdülhamid döneminde Avrupa’da mühendislik fakültelerinde okuyan öğrencilerimizden bazı mühendislik bilgilerin hocaları tarafından bilinçli olarak esirgenmiştir…

Kapitalizmin, dünya hegemonyasını sürdürebilmek için ülkeleri ekonomik, askeri, siyasi ve kültürel bakımından kendine bağladığı bir gerçektir.

Size otantik bir anekdot anlatayım: Askerde Tuzla Piyade Okulu’nda tank hakkında bilgi veren subay derste şöyle demişti: “Evlatlarım, şu tankın şu parçasını falan NATO ülkesi, şu parçasını da falan NATO ülkesi üretmektedir. Hoca, bu şekilde tankın parçalarını üreten NATO ülkelerini tek tek saydıktan sonra biz de bu parçaları monte ediyoruz. Bir savaş olsa NATO ülkeleri bu parçaları vermediği takdirde biz savaşamayız.”

Malumunuz 1964’te Kıbrıs’a çıkarma yapamadık. ABD dedi ki: “Benim verdiğim silahlarla çıkarma yapamazsın, geri dön.” dedi. Türkiye geri döndü.  1974’te Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan sonra NATO ülkesi olmamıza rağmen ABD askeri ambargo uyguladı. Uzun zaman ambargoyu kaldırmadı.

Türkiye bu gelişen olaylar karşısında ASELSAN’ı canlandırdı. Afrin’e yönelik Zeytin Dalı Harekâtı’nda gördük. Kullandığımız mühimmatın %’de yetmiş beşi yerli ve milli olduğunu devlet erkânı açıkladı.

 Kapitalizm bunu görüyor. Unutmayalım ki altını çizerek söylüyorum: Türkiye’nin ekonomik, siyasi, askeri ve kültürel alanda kalkınması kapitalizmin yıkılması demektir. 31 Temmuz Bankacılık Sistemi isimli yazımda şöyle demiştim:  Faize dayanan ekonomik sistemde dünya gelirinin %’de 95’ini dünya nüfusunun %’de beşi yemektedir. Geri kalan %’de beşini dünya nüfusunun %’de 95 yemektedir. Bu bağlamda Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkeler dünya gelirinin %’de 5’inden payına düşeni almaktadır.

ABD, şu anda Türkiye’ye alenen ekonomik savaş açmasının sebebi budur. ABD’nin,  Çin’e, Rusya’ya ve Almanya’ya karşı ekonomik tavrı göstermeliktir. Şöyle ki: ABD, kapitalist ülkeler içerisinde dünya gelirinin %’de 95 limitinde fazla pay alıp imparatorluğunu sürdürmek istemektedir.

Türkiye’de tutuklu Pastör Andrew Brunson bahane. Yukarıda ifade ettiğim gibi kapitalizm, Türkiye’nin kalkınmasını istemiyor. Seyirci kalacak olursa kurduğu sistemin yıkılacağını biliyor. Bu sebeple uykusunda kâbus görüyor, uyuyamıyor.

ABD’nin, dolarla oynayıp, Türkiye’de devalüasyona sebep olmasının, 8 Mart’tan itibaren ithal çelik ve alüminyuma sırasıyla yüzde 25 ve yüzde 10 gümrük tarifesi uygulamasının sebebi bu yüzdendir. Türkiye’nin de boş durmadığını, ABD’ye sattığı ürünlere ek vergi koymak için hazırlık yaptığını biliyoruz.

Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Berat Albayrak’ın, “Yeni Ekonomik Modeli konuşmasını dinledim. Kendisine başarılar dilerim. Albayrak, özet olarak şunları söyledi:  Merkez Bankası bağımsız olacak, sıkı para politikası uygulanacak, dolaylı vergi konmayacak, piyasalar bize güvenmeli,  Enflasyonla güçlü mücadele edeceğiz,  global piyasalarla iyi geçineceğiz Cari açığın düşürülmesi için stratejik adımlar atacağız…

 Bu tedbirlere ilaveten şu hususlar da yerine getirilmeli: Soğukkanlı olmalı, provokasyonlara gelmemeli,  üretime ağırlık verilmeli, ek vergi konmamalı, başta ekmek olmak üzere gıda maddelerine kesinlikle zam yapılmamalı. Devlet bu hususta gerekirse sübvansiyondan kesinlikle kaçınmamalı, işsizlikle mücadele edilmeli ve Katılım Bankacılık Sistemi geliştirilmeli.

Unutmayalım ki; ABD ile girdiğimiz ekonomik savaşı kapitalist sistem içerisinde değil, kâr ve zarar sistemine dayanan ekonomik sistemde kazanabiliriz. Aksi halde kısır döngü olur; şimdiye kadar böyle olmadı mı? Hoşça kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sadık Küçükhemek Arşivi
SON YAZILAR