Ekmud Başkanı: Ebola’dan 5 Bine Yakın Kişi Öldü

Ekmud Başkanı: Ebola’dan 5 Bine Yakın Kişi Öldü

Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD) Başkanı Prof. Dr. İftihar Koksal, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Amerika Hastalık Kontrol Merkezi'nden alınan son verilere göre, Ebola virüsünden yaklaşık...

Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD) Başkanı Prof. Dr. İftihar Koksal, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Amerika Hastalık Kontrol Merkezi'nden alınan son verilere göre, Ebola virüsünden yaklaşık 5 bin kişinin öldüğünü bildirdi.

Dr. İftihar Köksal dernek merkezinde düzenlediği basın toplantısında Ebola'nın en önemli özelliğinin çok bulaşıcı olması olduğunu vurguladı.

Köksal, "Ebola daha ölümcül ama MERS de önemli bizim ülkemiz için baktığımız zaman. Ebola'da infekte olan vaka 9 bin civarında. Bunların 6 bine yakını doğrulanmış vaziyette, 5 bine yakın vaka da ölmüş durumda. Bu çok yeni bir bilgi. Yerleşim alanlarına göre yüzde 50 ile yüzde 90 arasında ölüm var. Bunlar Dünya Sağlık Örgütü ve Amerika Hastalık Kontrol Merkezi verileri. Çünkü orada veriler güncel olarak devam etmekte ve her gün veriler güncelleniyor. Tabi ebolanın en önemli özelliği çok bulaşıcı olması. Bütün sekresyonlarda ter, kan, serum sıvısı, vücut sıvıları, idrar, kusuk artıkları, dışkı hatta ve hatta anne sütü, göz yaşı gibi tüm çıkartılan sıvılarda virüs tespit edilmiş durumda. Virüs çok akılı, hızlı çoğalan bir virüs. Konak hücreye girdiği zaman bağışıklık sisteminin içinde yer alan hücreler içinde maalesef yaşamaya devam ediyor. O hücreleri kendisini vücudun başka yerlerine taşımak üzere kullanıyor. Neden mortalite bu kadar fazla. Mortalitenin fazla olmasının nedeni virüsün bizim tıp dilinde endotel dediğimiz damar yüzeyindeki hücreleri etkileyerek hasara sebep olması ve 3. boşluk dediğimiz damar dışına sıvı kaçmasına neden olması. Hastalar bu sıvı kaçaklarının yanı sıra ayrıca ishal, kusma gibi çıkartılarla sıvı kaybetmekteler. Şoktan yaşamlarını yitiriyorlar." diye konuştu.

DAMAR YOLUNDAN SIVI VERİLEREK VİRÜSLE MÜCADELE MÜMKÜN

Köksal, Ebola hastalığının sıvı kaybına bağlı olarak gelişen organ yetmezliği ve hipohelemik şok denilen susuzluktan dolayı hastaların yaşamlarını yitirmekte olduğunu belirterek, çok hızlı destek tedavisi verilmesi gerektiğini söyledi. Koşulların çok iyi olması gerekiyor. Çünkü hastalar ağızdan alamadıkları için damar yolundan bu sıvıların verilmesi gerekiyor. Ancak bu şekilde mücadele etmek mümkün." dedi.

Hastalığın belirtileri hakkında bilgi veren Köksal şunları kaydetti: "Bir kanamalı ateş hastalığı ama kanama her vakada görülmüyor. Bazı vakalarda görülüyor. Yaklaşık yüze 50-60 kadar kanama görülmekte. Kanama, kusma, kanlı ishal, gözlerde kanama, iç organlarda kanama gibi değişik şekillerde kendini gösterebiliyor. Ölümde, ana sebep kanama değil, aşırı sıvı kaybına bağlı olarak insanlar yaşamlarını yitiriyorlar. Afrika’da yaşam koşullarına baktığımız zaman tabi ki çok iyi olmadığını biliyoruz. Bu şekilde çok kolaylıkla infekte kişilerden diğer kişilere bulaşabilmekte, cansız yüzeyler aracıyla bulaşmakta. Bütünlüğü bozulmuş deri, göz, ağız gibi koza dediğimiz organlara bulaşması sonucunda çok kolaylıkla infeksiyon meydana gelebilmekte. Ortaya çıkması alınan virüs miktarına bağlı. 3 haftaya kadar uzayabiliyor. Ortalama 1-9 gün kadar inkübasyon kuluçka süresi var. Ondan sonra semptonlar çıkıyorlar. Bazı vakalar baş ağrısı, ateş vs. gibi bulgularla çıkarken çok kısa bir süre sonra çok yüksek ateş, bulantı, kusma, ishal, aşırı halsizlik gibi belirtilerle hastalık klinik seyrini devam ettiriyor." ifadelerini kullandı.

"VİRÜSÜN BULAŞTIĞI YÜZEYLER DEZENFEKTE EDİLMELİ

Köksal, virüsün dışarıya çıktıktan sonra eğer herhangi bir dezenfekte madde ile temas etmezse ultraviyoleye güneş ışığına karşı duyarlı olduğunu belirterek, orada miktara bağlı olarak birkaç güne kadar yaşadığını ama dezenfekte ile temas ettiği zaman 20-30 dakika içerisinde yok olabileceğini söyledi.

Köksal, "Bu sebeple virüsün bulaşmış olduğu yüzeylerin dezenfekte edilmesi infesksiyon zincirini kırmak bakımından son derece önemli . Biz şüpheli vakalardan ve kesin vakalardan bahsediyoruz. Şüpheli vaka olmanın da temel nedeni ya hastalığın endemik görüldüğü Batı Afrika ülkelerine seyahat etmiş olmak veya oradan gelmiş olmak ya da oradan gelen bir kişiyle teması olmak. Bu olmazsa olmaz koşul. Onun yanı sıra yüksek ateş olması bulantı, kusma, kanlı veya kansız ishal olması aşırı halsizlik olması gibi belirtiler hastalığın diğer belirtileri olarak dikkati çekmekte." şeklinde konuştu.

"EBOLAYA KARŞI MAALESEF HERHANGİ BİR İLAÇ YOK"

Hastalığın hem ilacı hem de aşı ve serum çalışmaları konusunda çalışmalar yapılmakta olduğunu söyleyen Köksal, maalesef şimdiye kadar bulunan herhangi bir ilacın olmadığını söyledi. Köksal şöyle devam etti: "Ancak şu gösterildi aslında bakarsak Ebola yeni bir hastalık değil 1976 yıllarına kadar uzanan bir hastalık o zaman Kongo civarında görüldü unutuldu. Şunu yaptılar Amerikalı bilim adamları hastalığı geçirmiş olan kişilerin serumlarında ne kadar süre ile antikor devam ediyor ve 10 yıla kadar antikorun kaldığını gösterdiler. Bu şu bakımdan önemli hastalığa karşı serum tedavisi yapılabilir mi en azından korunmak amacıyla bu yapılabilir mi ve aşı çalışmasına acaba bir fırsat verebilir mi bunlar açısından bu bilgi önemli yani ebolayı geçirmiş olan kişilerin antikorları kanlarında 10 yıla kadar kaldığı özetle gösterilmiş oldu. Bu da çok yeni bilgilerden birisi. Ebola’ nın Türkiye açısından riskine baktığımız zaman Türkiye hava yolu aracılığı ile doğu ile batı arasında transfer bir ülke dolayısıyla Afrika’da yaşayan kişiler Türkiye’yi transfer noktası olarak kullanabilirler. İşadamları var ticaret yapılmakta ayrıca bir diğer grupta öğrenciler eğitim amacıyla Türkiye’ye gelen öğrenciler bunlar Türkiye açısından risk söz konusu. Bunlarda nasıl önlem alınıyor nasıl önlem alınmalı. Sağlık Bakanlığı hem ebola hem mers hastalığı için çok güzel bir eylem planı yürütmekte her şey kontrol altında ve devam etmekte. Hastalar dediğim risklerden birini taşıyorsa örneğin hava alanlarında termal kameralarla ateşleri ölçülerek eğer bir yolcu uçağın içerisinde ise o bölgelerden gelen yakın çevresindeki kişilerin kontrol edilerek yani iki koltuk önünde veya arkasındaki bütün kişilerin kayıtları var ve bakanlığa iletiliyor. Dolayısıyla o uçakta doğrulanmış bir Ebola olduğunda hemen ulaşmak mümkün kimler seyahat etmiş noktasında. Dolayısıyla bunlar güzel noktalar. Türkiye’ye giriş yaptı hiçbir belirti yoktu. Belirtisi olmayan yani akut hastalığı olmayan kişiler bulaştırıcı değildir. Daha kuluçka süresinde iken hastalığı bulaştırmıyorlar ancak semptomlarının ortaya çıkmasından sonra bulaştırıcılık söz konusu kaldı ki bunlar ikincil vakalar bulaştıracakları kişilerde üçüncül vakalar olarak adlandırılmakta bu kişilerde enfeksiyonun şiddeti ve virulansı azaldığı için yani hastalandırma kapasitesi giderek azalıyor yani birinci kişi daha ağır geçiriyor ikinci kişi biraz daha hafif üçüncü kişi daha hafifi gibi bir silsile ile geçiriyor. Ve yakın bir gelecekte bu azalacak. Yani bu hızı ile devam etmeyecek Afrika’da çünkü böyledir viral hastalıklarda." ifadelerini kullandı.

CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.