Eğitim devlet politikası olmalı

Eğitim devlet politikası olmalı

Ali Genç, "15 yıldır Ak Parti hükümeti iktidarda olmasına rağmen eğitim sistemimiz hala düzeltilememiş ve sorunlar her geçem gün, her geçen yıl artarak devam etmiştir. Eğitim politikası devlet politikası olmalıdır" dedi

Saadet Partisi Karatay İlçe Başkanlığı Eylül ayı il divan toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan Saadet Partisi Karatay İlçe Başkanı Ali Genç, yeni eğitim-öğretim yılının hayırlara vesile olmasını diledi.  Yeni eğitim-öğretim yılının bu yıl da sorunlarla başladığını dile getiren Ali Genç, "400 bin öğretmen atanamadı. Milli Eğitim Bakanlığı'nın 80 bin öğretmen açığını var. MEB ise 20 ile 30 bin arasında bir öğretmen alımını planlıyor. Şimdi ise 2013-2014 yılında büyük bir alay-ı vala ile yürürlüğe giren TEOG (Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi) Sayın Cumhurbaşkanının isteği ile bugün tekrar yürürlükten kaldırılıyor.  Eğitim sistemimiz adeta yazboz tahtası gibi oldu. Her yıl bir sistem değiştiriliyor. Ülkemizde her hükümet değişikliğinde eğitim politikamız değiştiriliyor.  İşin garibi 15 yıldır Ak Parti hükümeti iktidarda olmasına rağmen eğitim sistemimiz hala düzeltilememiş ve sorunlar her geçem gün, her geçen yıl artarak devam etmiştir.

Aynı hükümet de olmasına rağmen sürekli Milli Eğitim bakanı değişmiş ve her değişimde Milli eğitim politikaları da değişmiştir. Yani sistemde bir süreklilik olmamış, sistemsizlik sürekli hale getirilmiştir" dedi.

KALICI POLİTİKALAR ÜRETİLMELİ

"Eğitim sistemimizin bir hükûmet politikası değil, bir devlet politikası olarak görülmesi planlı ve programlı bir şekilde köklü ve kalıcı politikalar üretilmesidir" diyen Genç şunları söyledi: "Bizim Eğitim sistemimiz öğrenci merkezli bir eğitim sistemi böyle olunca ortaya öğrenci keyfiyetli bir eğitim sistemi çıkıyor. Bunun sonucu Öğretmenlerimiz öğrencilere bir şey veremiyor, hatta birçoğu şiddete ve itibar kaybına maruz kalıyor. Çocuklarımız batının dayattığı materyalist bir anlayışla yetiştiriliyor.  Eğitim sistemimizde Ahlaki ve Manevi değerler eğitimi olmazsa olmazımız olmalıdır. Elbette ki bu manada yapılan çalışmalar yok değil var. Mesela bunlardan birisi İ.H.L açılması Kur’an-ı Kerim’in seçmeli ders olması gibi bunlar güzel icraatlar bu hizmetler için elbette teşekkür ederiz.  Ama bunlarda bile ciddi tezatlar yaşanmaktadır. Nedir mesela? Şimdi bir okula imam hatip levhasını asmakla iş bitmiyor oraya yetişmiş sahasında uzman öğretmenler vatanını, milletini, dinini seven öğrencilere o şuuru verebilecek donanımda öğretmenler ile o okul desteklenmeli yoksa levhaları değiştirmekle olmaz. İşin daha da vahimi içerisinde fenni ilimlerin okutulmasının yanı sıra Kur’an-ı Kerim, Hadis, Siyer gibi derslerin okutulacağı Konya’da bir İmam Hatip Ortaokuluna  bir bankanın adının verilmesi Çorum’da imam hatip okuluna devlet eliyle kumar oynatan Spor Toto’nun sponsor olması acaba ne kadar doğru. Eğitim sistemimiz dünya ortalamasında geri sıralarda sadece binalar yapmakla iş bitmiyor. Bir örnek olması için okullarımızda yıllarca İngilizce eğitim veriliyor, okul bitiyor çocuklarımız İngilizce konuşamıyor, demek ki bir şeyler yanlış burada başımızı ellerimizin arasına alıp bir düşünmeliyiz. Bakınız Türkiye’nin OECD ülkeleri arasında yapılan PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) eğitim araştırmasında 70 ülkeden 50. sırada yer alması bu gerçeği gözler önüne seriyor."

İSLAM BİRLİĞİ BİR AN ÖNCE KURULMALI

İslam coğrafyasında zulümlerin her geçen gün arttığının altını çizen Genç, "Gün geçmiyor ki bir İslam beldesinden kan ve gözyaşı ve vahşet haberleri gelmesin. İslam dünyası paramparça zulümlerin durması adına kınamadan başka bir şey yapılamıyor. Son olarak Myanmar’daki Müslümanların durumu insanın yüreğinin kaldıramayacağı kadar ağır akla hayale gelmeyecek işkencelerle insanları katlediyorlar, bu insanlıktan nasibini almamış güruh bizler ise buğzetmekten başka hiçbir şey yapamıyoruz. Burada bizlere Müslümanlara yöneticilerimize çok büyük görev ve sorumluluk düşüyor. Sadece kınamak yetmez, kınamayı sıradan bir vatandaş da yapıyor. Aslolan bir an önce İslam Birliğinin kurulması veya D8’in harekete geçirilmesi gerekir. A.B için uğraştığımız çabayı verdiğimiz tavizi hesap edecek olursak, bunun yarısı bir çaba sarf etmiş olsa idik, bugün ne Suriye, ne Irak, ne Filistin, ne Arakan, ne de diğer mazlum insanlar mazlum coğrafya bu kadar zulüm içerisinde olmazdı" dedi.

TÜRKİYE EKONOMİK DARBOĞAZDA

Türkiye'nin ekonomik olarak ciddi bir darboğazın içerisinde olduğunu kaydeden Ali Genç, "Her ne kadar tozpembe tablolar çizilse de gerçekler hiçte öyle değil. Çöken bir ekonomimiz var, boşalan köylerimiz var, işsizlik rakamları her geçen gün artıyor. Çalışanların bile geçimlerini sağlaması her geçen gün biraz daha zorlaşıyor. Normal ev kiralarının bile 800–1.000 TL'den aşağı olmadığı bir yerde Asgari ücret bin beş yüz TL geçinebilirsen geçin İç ve dış borcumuz sürdürülemez bir noktaya gelmiştir. En büyük sorunumuz tüketime dayalı bir ekonomimizin olmasıdır. Devlet daha çok yatırımlarını (stadyumlar, havaalanları, spor kompleksleri, otoyollar gibi) insanların hayatını kolaylaştırıcı, konfora dayalı alanlara yapıyor. Elbette bunlarda yapılmalı bunlar kötü demiyoruz. Yapılan her hayırlı hizmete teşekkür ediyoruz" dedi.

DİL ve ÜSLUP SORUNU DÜZELTİLMELİ

"Tabi ülkemizin sorunları sadece bunlar değil bir diğer sorunumuz da dil sorunu, üslup sorunudur" diyen Genç, " Muhalefet partilerinin görevi ülkemizin, milletimizin menfaatine görmedikleri bir olay varsa, bir yanlış icraat varsa bunu dile getirmeleri en tabii hakları ve aynı zamanda sorumluluklarıdır.  Sadece muhalefet partileri değil sivil toplum örgütleri, kanaat önderleri, ilim adamlarımız da yapılan hataları yanlışları korkmadan çekinmeden açıkça söylemelidirler. Bu onlarında üzerinde bir vebaldir. Marifet makamlarımızı korumak değil üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmektir. Tabii bunları dile getirirken ister muhalefet olsun, ister iktidar olsun, ister bir başkası olsun, uygun bir üslupla söylenmeli yıkıcı değil, yapıcı olmalıdır. Sokak ağızıyla argo cümlelerle karşımızdakini eleştirmek, hakaret etmek belki partimize oy kazandırır ama ülkemize, ülkemizin birlik ve beraberliğine çok şey kaybettirir Böylesi günlerde ülkemizin birlik ve beraberliği gerçekten önemli, onun için konuşanlar sözlerine, ağızından çıkana çok dikkat etmelidir. Özellikle yönetici konumunda olanlar daha fazla hassasiyet göstermeli ve polemik siyasetinden vazgeçmelidir. Toplumu gerecek, halkın arasında kin ve nefreti yoğunlaştıracak, toplumun bir kesimini ötekileştirecek, toplumu kutuplaştıracak söylemlerden özellikle uzak durmalıyız.  Bizler Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Alevisi, Sünnisiyle, sağcısı, solcusu, ile bir millet olarak bir olursak iç ve dış düşmanlarımız bize bir şey yapamaz, o zaman güçlü oluruz."

MESUT TURAN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.