Doğru yol MGV'dir

Doğru yol MGV'dir

Milli Gençlik Vakfı Şeref Başkanı Nevzat Laleli, "MGV, gençleri doğru yola yönlendirme görevi bulunmakta. Çeşitli bahanelerle kapatılan MGV, günümüz gençlerinin sığındığı bir yuvadır" dedi

RÖPORTAJ: BERKHAN PARLAK

Milli Gençlik Vakfı Şeref Başkanı Nevzat Laleli, "MGV, gençleri doğru yola yönlendirme görevi bulunmakta. Çeşitli bahanelerle kapatılan MGV, günümüz gençlerinin sığındığı bir yuvadır" dedi

ORTODOKS TABANI GÜÇLENİYOR

Milli Gençlik Vakfı Şeref Başkanı ve HAY-DER Genel Başkanı Nevzat Laleli ile Genel Başkanlığı'nı yaptığı MGV'nin kapatılma sürecini konuştuk. Laleli, MGV'nin tekrardan açılmasının asıl nedeninin İstanbul'da güçlenen İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi'nin önünde durabilecek bir nesil yetiştirmek olduğunu dile getirdi.

AGD VE MGV BİRLİKTE YÜRÜYECEK

MGV'nin tekrardan açılmasının ardından Anadolu Gençlik Derneği'nin faaliyetlerine kaldığı yerden devam edeceğini ifade eden Laleli, "AGD, MGV kapatıltıktan sonra kurulan ve onun yolunda ilerleyen bir dernek. MGV'nin bıraktığı yerden devam etti, AGD. MGV, tekrardan açıldıktan sonra AGD kapatılacak gibi bir düşünce olmasın. AGD ve MGV aynı yolda beraber yürüyecek" diye konuştu.

 

**Öncelikle Milli Gençlik Vakfı'nın kuruluş sürecini ele alalım. Ne gibi hedeflerle kuruldu MGV?

-MGV, ülke içerisinde yanlış yollara sevk edilen gençlerin doğru yola çekilmesi ve enerjilerinin doğru yolda harcanması için kurulmuş bir vakıf. Çünkü ülkemizde 1970'li yıllarda bir solcu gençlik, bunun karşısına koydukları da bir Ülkücü gençlik bulunmaktaydı. Arkasından da hiç bir şeye karışmayan bir gençlik tipi vardı. Onlar odalarda yetişirdi. Biz gençlerimizin heyecanlarını doğru yola yönlendirmek amacı ile kurmuştuk. 1975 yılıydı. Ben 1980'de Genel Başkanlık görevliğine geldim. 1980'de ihtilalde dernekler kapatılınca ben MGV'ye geçtim. 17 sene bu vakfın genel başkanlığını yaptım. Genel Başkanlık'tan ayrıldığım zaman Türkiye'de bin 878 tane şubemiz vardı ve halkla özellikle de üniversiteli gençlerle iç içeydik.

 

**MGV neden kapatılmıştı?

- MGV bir boşluğu dolduruyordu. Tabi bundan çıkarları olanlar, bir takım güç odaklarına sırtını dayayanlar rahatsız oluyordu. Çünkü Müslümanlık bağımsızlık demektir. Başkasına bağlı olanlar Müslüman olamazlar. Bağımsızlığın temelinde İslam yatar. Nuh Mete Yüksel Milli Görüş Davası adı altında Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne bir dava açtığı zaman kapatmak üzere bu dava delil yetersizliğinden kapandı. Yüksel, Türkiye'nin ilk milli kuruluşu Refah Partisi diyordu. MGV bu şekilde kuruldu. 28 Şubat, bir devrimdir. Memur olması gereken insanların amirlerine ihtilal yaptıkları bir devrimdir. 28 Şubat'ta hükümet düşmedi. 12 Haziran'da fiilen düştü. O zamana kadar da D-8'ler kurulmuştu. Ecevit hükümeti, 28 Şubatçıların da teşviki ile MGV'nin aleyhine bir kapatma davası açtı. Bu kapatma davası devam ederken 2002 seçimleri yapıldı. 2002 seçimlerinde bütün partiler temizlendi. Milli Görüş'ten geldiğini söyleyen bir grup büyük bir güçle hükümete geldi. O sırada MGV'nin davası da sonuçlanmıştı. Mahkeme MGV'nin kapatılamayacağına karar vermişti. Çünkü iddia ettikleri şeyleri delille ispatlayamadılar. Dolayısıyla mahkeme kapatılamaz, dedi. O sırada AK Parti iktidardaydı. 15 günlük bir süre var. Eğer mahkemenin kararı 15 günlük süre içerisinde Yargıtay'da temyiz edilmez ise kesinleşecekti. Bu arada bir grup belirleyerek, o zamanki vakıfların bağlı bulunduğu bakana, Mehmet Ali Şahin'e gönderdi. Mehmet Ali Şahin grubu dinledi ve iyi temennilerde bulundu. Bu grup, Mehmet Ali Şahin'e mahkeme kararının temyize gidilmemesi konusunda bir istekte bulunduk. Bilemediğimiz sebeplerle onlar Yatgıtay'a bu kararı temyize gittiler. Yargıtay, mahkemenin kararını bozdu. Böylelikle MGV kapatılacaktı. Mahkeme davayı tekrar gördü ve aynı mahkeme bu sefer kapatılır diye bir karar çıkarttı.

 

**Devleti neden mahkeme kararını temyiz ettirmek istedi?

-MGV'yi kapatan Ecevit değil, AK Parti'dir. Devlet temyize gitmeye mecbur değildi. Torba yasa ile azınlık vakıflarına büyük imkanlar veren bu hükümet karşısında da MGV'ye de bir şey vermek istedi. Türkiye'de İstanbul'un göbeğinde, Vatikan gibi bir kuruluşun hazırlığı yapılıyor. Ortodoks Fener Rum Devleti olacak bunun adı. Çünkü verilen büyük yetkilerle ben zaten egemenim diyor. Sultan Fatih'in şehri Hristiyanların merkezi olacak. Bunu kim sağlıyor? Hükümet azınlıklara verdiği haklar ile sağlıyor. Onun karşısında da MGV'yi çıkarmaya mecbur kaldılar. Bunu da çıkardılar. Dolayısıyla MGV açıldı. Ama 160 kadar gayrimenkulümüz Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne geçmişti. Gayrimenkuller geri alındı. Fakat bir kısım zararlar var. Onları alamıyoruz.

 

**MGV kaldığı yerden devam edebilecek güce sahip mi?

-MGV kapatıldı. Biz yine dedik ki, gençlerimiz bir boşluğa düşmesin. Yine aynı kanalda devam edip, gençleri muhabbetle yetiştirelim, dedik ve AGD'yi kurduk. AGD, MGV'nin görevini yapmaya başladı. Ta ki bundan bir ay öncesine kadar. MGV de AGD Genel Merkezi'ne tebliğ edildi. Biz de Genel Kurul'a iştirak ettik. Böylece eski birlik yeniden sağlanmış oldu. MGV ve AGD birlikte çalışıyor. Gayrimenkuller MGV üzerinden devam ediyor. Ama aksiyonlar ve faaliyetler AGD adıyla yürütülüyor.

 

**MGV Şeref Başkanı olarak görev alanınız nedir?

-Ben şu anda MGV Şeref Başkanlığı görevini yürütüyorum. Bu görevi bana rahmetli Hocam verdi. MGV'nin çalışmaları ve faaliyetleri devam ederken, Vakıflar Genel Müdürlüğü ufak tefek bulduğu noksanlıkları mahkemeye verdi. Adamlar rahatsız oldu. Azil davası ne noktaya gelecek tabi bilemiyoruz. Mahkeme bizi aczederse o zaman da kayyum tayin edilecek. Belki de MGV'nin 180 derece yön değiştirmesi durumuna bile gelinecek. Kayyum tayin edilmesin diye, biz resmen görevden ayrıldık. Fakat fiilen görevi devam ettiriyorduk. Bir arkadaşımızı genel başkan yaptık. Beni ayrılmış gibi gösterdik. O yüzden de davanın düşmesini sağladık. Fakat görevsiz bir insan etkili olmayacağı için Hocam bize MGV Şeref Başkanı görevini verdi. Şİmdi biz bu görevi devam ettirdik. Fakat aynı Genel Başkan gibi görevi sürdürüyorduk. 1997 yılında görevi artık fiilen devretmemiz gerekti. Çünkü 17 sene olmuş. Bir Genel Kurul yaptık. Adnan Demirtürk'e devrettik. MGV Şeref Başkanı unvanı ile gençlerimize faydalı olmaya çalışıyoruz. MGV son Genel Kurulu'nda Salih beyi getirirken, son konuşmamda bize ne emrederlerse emirlerindeyiz dedim. Elbette şu anda emir komuta onların elinde. Onların emirlerine itaat etmek bizlerin görevidir. Yaş ne olursa olsun bu hiç önemli değil. Üsame Bin Zeyd ordu kumandanı olduğunda Ebu- Bekir hazretleri bile ona biat ediyordu. Onun emirlerini yerine getiriyordu. Üsame Bin Zeyd bir kölenin çocuğu, ama ordunun kumandanı. Dolayısıyla bizim yapımız da budur.

 

**MGV'nin yeniden kurulma sürecini anlatır mısınız?

MGV'nin tekrar kurulacağı kararı alındığında, bizden kurucuların tüm listesini istediler. Yani Vakıflar Genel Müdürlüğü kurucuların hepsinin müracat etmesi gerektiğini söylediler. 1975'te kurulmuş vakıf, adam orada hasbel kader bir imza atmış. Bazılarının imza attığından haberi bile yok. Veya bir kısmı da ölmüş. Mesela Reşat Aksoy, Ali Güzelsoy vefat etmiş. Bunun dışında bir iki arkadaşımız var devre dışı kalmış. Hatta ters duruma düşmüş. Adam ben ne gelirim, ne de imza atarım diyor. Bir kişinin keyfine kalmış bu iş. Rica ediyoruz ama ikna edemedik. Fakat mahkeme çoğunluğun müracatını kabul ederek vakfın kuruluşuna karar verdi. Dolayısıyla MGV kuruldu. Arkadaşlarımız çalışmalarını hızlandırdı ve vakfı daha da ileriye gidecek bir yapıya kavuşturdu. Vakıf gayrimenkuller açısından canlandı.

 

**AGD ve MGV aynı yolda birlikte devam edecek diyebilir miyiz?

-Aksiyon açısından zaten AGD devam ettiriyordu. Bu kuruluştan sonra gayrimenkuller de Salih beye devredildi. Böylece bir bütünlük sağlanmış oldu. Bu Türkiye'de çok geniş bir rahatlık oluşturdu. AGD var. MGV de çıktı, şimdi ne olacak? AGD de bizim derneğimiz. Aynı yapının çalışması o da. Dolayısıyla bu ikili anlayışın birlik olarak gösterilmesi çok önemlidir. Çünkü MGV tekrardan açıldığı zaman, AGD'nin akıbetinin ne olacağı soruları soruluyordu. Bizim iki kolumuz var, neden bir kolumuzu keselim ki?

 

Nevzat Laleli kimdir?

Nevzat Laleli, Konya eşrafından Seyit Mehmet Laleli’nin oğlu olup, 1946 yılında Konya’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Konya’da, tamamladı. Daha o yıllarda sosyal ve kültürel çalışmalara katıldı. Yüksek öğrenimini 1968–71 yılları arasında Ankara’da Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği bölümünde tamamladı. İlk sene Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın öğrencisi oldu. Öğrencisi olarak Erbakan’ı yakından tanıyan Laleli, onun siyasi çalışmalarında ona yardımcı oldu. 1969'dan bu yana Milli Görüş çizgisini değiştirmeden çalışmalarını sürdüren Laleli, 1980–97 arası 17 yıl (MGV) Milli Gençlik Vakfı'nın Genel Başkanlığını yürüttü. 17 Ağustos 1997'de yapılan genel kurulda görevden ayrıldı. Aynı genel kurulda delegelerin oyları ile kendisine Milli Gençlik Vakfı Şeref Başkanı unvanı verildi. Günümüzde Hay-Der Genel Başkanlığı'nı da yapmaktadır.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.