Diyarbakır Barosu'ndan Yargıya Müdahaleye Sert Tepki

Diyarbakır Barosu'ndan Yargıya Müdahaleye Sert Tepki

Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, Türkiye’de yargıya yapılan müdahalelerin antidemokratik ülkelerde bile görülemeyecek bir seviyeye ulaştığını söyledi. Elçi, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması ile paralel yapının tasfiyesi...

Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, Türkiye’de yargıya yapılan müdahalelerin antidemokratik ülkelerde bile görülemeyecek bir seviyeye ulaştığını söyledi. Elçi, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması ile paralel yapının tasfiyesi gerekçe gösterilerek yapılan müdahalelerin yargıyı kaosa sürüklediğini vurguladı.

Yeni adli yılın açılışı münasebetiyle Diyarbakır Adliyesi önünde basın açıklaması yapan Baro Başkanı Tahir Elçi, yargıya yapılan müdahalelere sert tepki gösterdi. Elçi, “Bir yandan yargı içindeki ideolojik-politik klik ve gruplaşmaların varlığı ayyuka çıkmış, öte yandan geçtiğimiz aralık ayında İstanbul’da başlatılan bir yolsuzluk soruşturması ve yargı içindeki bir yapının tasfiyesi gerekçe gösterilerek, dünyanın demokratik olmayan ülkelerinde bile görülemeyecek nitelikte yargıya müdahaleler yapılmış, yapılmaktadır. Yargıda tam bir kaos yaşanmaktadır. Toplumun yargıya ve adalete olan çok sınırlı güveni de tümüyle aşınmış, Anayasa Mahkemesi'nin istisnai bir iki kararı dışında Türkiye’deki yargının adalet üretmediğini artık herkes anlamıştır.” dedi.

Baro üyesi avukatların da katıldığı basın açıklamasında Elçi, geçen yıl yaptıkları açıklamada söylediği, “Yeni adli yılın insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne saygının sağlandığı, adaletsizliklerin sona erdiği bir yıl olması dileğinde bulunmuştuk.” ifadelerini hatırlattı. Elçi, “Ne yazık ki geçtiğimiz bir yılda Türkiye’de ve dünyada insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne saygı sağlanamadığı gibi Türkiye’de toplumun hak ve adalet sorunu da bütün ağırlığıyla varlığını sürdürmüştür.” şeklinde konuştu.

Demokratik ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir toplumda, bireyin ve toplumun en temel güvencesinin bağımsız ve tarafsız yargı olduğunun altını çizen Elçi, şöyle devam etti: “Türkiye’de Cumhuriyet tarihi boyunca yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı hep sorun olmuştur. Geride bıraktığımız yıl yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının güçlenmesi bir yana, yargının içinde olduğu içler acısı durum bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır. Yargılama faaliyeti yapan ve adaleti yerine getirmekle görevli mahkemelerin, yani yargının her türlü otorite ve güç odağından bağımsız olmadığı, tam bir tarafsızlık içinde görevini yapmadığı, diğer bir ifadeyle tarafsız ve bağımsız olmadığı bir düzende ne bireyin güvenliği ve özgürlüğünden ne de toplumsal barıştan söz etmek mümkündür. Yargı, devlet ve iktidardan bağımsız olması gerektiği gibi aynı zamanda resmi veya gayri resmi her türlü ideolojik, politik düşünce ve inançsal eğilimlerden de bağımsız olmalıdır.”

“HUKUKSUZ VE ADALETSİZLİKLER DEVAM EDİYOR”

Tahir Elçi, yargılama sırasında azami tutukluluk süresinin beş yılla sınırlanması ve Anayasa Mahkemesi'nin uzun tutuklulukla ilgili bazı kararları üzerine belli bazı davalarda tahliyeler yaşanmışsa da gerek Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Kanunu'nun örgüt suçlarına ilişkin hükümleri, gerekse yargının bu hükümleri yorumlama biçimi ve uygulamasının yol açtığı hukuksuzluk ve adaletsizliklerin devam ettiğinin altını çizdi. Elçi, “Hala binlerce insan ya bu nedenle cezaevlerinde ya da cezaevine girmeyi beklemektedir. Keza çeşitli hastalıklar nedeniyle cezaevlerinde ölümle pençeleşen onlarca hükümlü veya tutukluların sorununa da yaşam hakkını koruyucu uygun bir çözüm getirilmemiştir.” dedi.

“ADLİ VE İDARİ MAKAMLARIN TUTUMU NEDENİYLE ROBOSKİ’NİN SORUMLULURI HESAP VERMEDİ”

Diyarbakır cezaevlerinde ve 1990’lı yıllarda devlet görevlileri tarafından işlenen insanlığa karşı ağır suçların sorumlularının soruşturulmasının niyet ve iradesinin bulunmadığının ortaya çıktığını belirten Elçi, “Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası insan hakları hukukuna ve uluslararası mahkeme kararları göz ardı edilerek, insan haklarının ağır ihlaline ilişkin binlerce suç dosyası, zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle ortadan kaldırılmaktadır. Bu uygulama, Kürt sorununu barışçıl ve demokratik çözümü yolunda sosyal barışı ve toplumsal bütünlüğü sağlamayı hedeflediğini ileri süren Hükümetin inandırıcılığını örselemektedir. İnsan haklarının ağır ihlali ve bu ihlallerden sorumlu devlet görevlilerinin soruşturulmaması sorunu sadece geçmişe ait bir mesele de değildir. Yakın zamanda Roboski’de ve kısa bir süre önce Lice’de sivil insanların ölümü ve sonrasında devletin adli ve idari makamların tutumu, sorumluların adalet önünde hesap vermeyeceklerini göstermiştir. Diyarbakır Barosu olarak sivil-masum insanlara karşı işlenen bu suçların takipçisi olmaya devam edeceğimizin bilinmesini isteriz.” diye konuştu.

CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.